Paylaş
Özel uçak, donanımlı helikopter, son model cipler falan kullandı.
*
İstanbul’daki padişaha bayrak açmak için de çıkmadı Samsun’a.
Çünkü kendisi epeydir Edirne’den Kars’a kadar bu mülkün sultanı.
Yani İstanbul’un da padişahı...
*
On iki yıldır vatanı tek başına kendisinin idare ettiğini göz önünde bulundurursak...
Ve altı aydır oradan oraya sürdüğü “paralelci memurları” saymazsak...
Samsun’a bir “kurtarıcı” olarak çıktığını da söyleyemeyiz.
Çünkü “kurtarıcı” olmak için önce kurtarılmayı gerektiren bir durum olması gerekir.
Ki artık Isparta’nın kuytu köylerinde bile “Kurtar bizi baba” diye inleyen bir tek âdemoğlu ya da âdemkızı yok.
*
Üstelik Bandırma Vupuru’yla Samsun’a çıkanlara bayıldığı, onlar için “sarı saçlım, mavi gözlüm nerdesin nerde” diye türkü yaktığı, İstanbul/Samsun arasında gerçekleştirilen deniz yolculuğunu pek “kutlu” saydığı, Samsun’da isyan ateşini yakanları “önder” bellediği de söylenemez.
*
Madem öyle selvi boylum, sırma saçlım neden çıktı Samsun’a?
Ve neden topluyor durup dururken Erzurum Kongresi’ni?
*
Ve neden bütün ömürlerini Samsun’a çıkışı büyük bir ihanet ve komplonun başlangıcı olarak göstermeye adamış olan cümle Vahideddin Han’cı kardeşimiz, “Biz de tıpkı Gazi Mustafa Kemal gibi çıkıyoruz Samsun’a” diyen liderlerine “Sen nasıl olur da bizim ihanet yolculuğu olarak gördüğümüz yolculuğa bin selam yollarsın?” diye sormuyor, soramıyor?
*
Düşünün:
Ekmeleddin İhsanoğlu alsaydı yanına Kemal ve Devlet yoldaşlarını...
Çıksaydı Samsun’a...
Ve deseydi ki:
“Yeni bir kurtuluş savaşı başlatıyoruz.”
Ardından da ekleseydi:
“Erzurum’da kongre toplayacağız, Amasya’da tamim yayınlayacağız.”
Nasıl bir kızılca kıyamet koparırdı “Sultan Vahideddin Han Hazretleri” hayranı kardeşlerimiz?
-Başlamazlar mıydı gazete köşelerinden “Vay statükocu Kemalist vay” diye laf sokmalara?
-Başlamazlar mıydı “Sen kimi kimden kurtarıyorsun birader, sen kimsin” diye çemkirmelere?
-Başlamazlar mıydı “Mehmet Akif’e yoldaş olmuş babandan utan” diye haykırmalara?
-Başlamazlar mıydı “Yavaş çık Samsun’a da saçın başın dağılmasın” diye alay etmelere?
*
Dalkavukluk böyle bir şeydir işte:
Samsun’a çıkan Ekmel değil de “Bizim Reyiz” olunca...
Dillerini hemen çevirirler ve başlarlar “Bir daha gel, gel Samsun’dan” diye türküler attırmaya.
*
Dalkavukluk böyle bir şeydir işte:
“Bizim Reyiz”, hızını alamayarak Kastamonu’ya da gitse ve orada “Efendiler! Bu serpuşun ismine şapka denir, bundan kelli hepiniz şapka giyeceksiniz” dese...
“Bize şapka giydirdiler” diye 90 yıldır ağlaşanların kahir ekseriyeti kuzu kuzu takarlar şapkalarını...
Şapkanın üstüne “Vur de vuralım/öl de ölelim” yazmayı ihmal etmeyerek.
*
Dalkavukluk böyledir işte:
“Bizim Reyiz”, İstiklal Savaşı’nı tamamlar tamamlamaz İstiklal Mahkemeleri’ni kursa...
Ve başlasa darağacında adam sallandırmaya...
Bunlar başlarlar “Şunu da sallandır, bunu da sallandır” diye müzevirlik yapmaya.
*
Bunların tek adam eleştirileri, “tek adamlık eleştirisi” falan değildir.
Bunların meselesi...
“Tek adam neden bizim adam olmuyor ki” meselesidir.
Paylaş