Bilderberg’in ruhuna fatiha

BU memleketin "İslamcı, milliyetçi ve mukaddesatçı kesimleri", işin en kolay yolunu bulmuş durumdalar.

Başlarına bir bela mı geldi?

Sorumlu bellidir: Masonlar!

Ellerindeki iktidarı mı kaybettiler?

Nedeni açıktır: Siyonistler!

"İktidar"
olup da "muktedir" mi olamadılar?

Sorumlunun adresi ortadadır: Sabatayistler!

Ve bu listeye, son zamanlarda yeni bir unsur daha eklenmiş durumda:

Bilderbergciler!

* * *

Peki bu komploya yatkınlık nedendir?

Neden bütün sorumluluk, "Taşların arkasına gizlenmiş ve her şeye muktedir" gizli düşmanlara yüklenmektedir?

Neden olacak?

Olup bitenlerin sorumluluğu, "gizli düşmanların muazzam komploları"yla açıklanmalı ki...

Bireylerin aklına, "İslamcı, milliyetçi ve mukaddesatçı kesimler"in ağababalarının çapsızlıkları, dar görüşlülükleri, beceriksizlikleri gelmesin.

Bütün sorumluluk masonlardan bilinmeli ki...

Lider kadroların sütten çıkmış ak kaşık havası devam etsin.

Mesela...

28 Şubat mı oldu?

Darbeye maruz kalanların hatalarının gözden kaçırılması için ne yapmak gerekir?

Tabii ki bütün sorumluluğu şöyle okkalı bir gizli düşmana yüklemek gerekir.

O halde gelsin masonlar, gitsin Siyonistler!

Mesela...

Üç buçuk yıldır "el bebek, gül bebek" giden iktidarın, birdenbire eleştiri oklarına maruz kalması karşısında nasıl bir açıklama biçimi bulunmalı?

Tabii ki "Düğmeye basıldı" denilmeli, tabii ki akla hayale gelmeyen "komplolar" devreye sokulmalı.

Böylece hiç kimse, aklına "iktidarı elinde tutanların beceriksizlikleri" meselesini getirmemeli.

* * *

Olup bitenlerin arkasında "Mason komplosu", "Siyonist parmağı" ya da "Sabatayist dümeni" olduğunu düşünenler, son zamanlarda bir de "Bilderberg tezgáhı"na kafayı takmışlardı.

Onlara göre "tezgáh" şöyle bir şeydi:

Dünyanın en etkili politikacıları, işadamları, gazetecileri ve düşünce adamları, yılda bir kez, gizli toplantılar yapıp çeşitli kararlar alırlar.

"Salvador’da darbe", "Şili’de yönetime destek", "Türkiye’de dindarların önünün kesilmesi" gibi kararlar, o yıl içinde devreye sokulur.

Dikkat! Dikkat!

Bilderberg tezgáhı artık çökmüştür.

Çünkü konuyu yazdığı sayısız makaleyle gündeme getiren ve "milliyetçi mukaddesatçı İslamcı" kesime, "Seni gidi Bilderbergci seni!" diye sağa sola sataşma imkánı sunan gazeteci Fehmi Koru, bu toplantıların konuğu olmuştur.

Böylece ortaya iki sonuç çıkmıştır:

BİR: Bilderbergciler, yazdığı sayısız makaleyle kendilerini eleştiren bir gazeteciyi aralarına alarak, gizli işler çevirmediklerini kanıtlamışlardır.

İKİ: Fehmi Koru bu toplantıya katılmaya karar vererek, daha önce bu toplantılara katılanların ayıp bir şey yapmadıklarını göstermiştir.

Kısacası:

"Bilderberg komplosu", artık "kullanışlı bir komplo" olma özelliğini yitirmiştir.

İş kazası mı?

MEHMET Ali Erbil, canlı yayında, yanındaki elemanının pantolonunu indirmek suretiyle bir skandala neden oldu.

Erbil, kendisini, "adamın pantolonunun altına iç çamaşırı giymediğini nereden bilebilirdim ki" diye savunuyor.

Bu savunmaya göre olay bir "iş kazası"ndan ibarettir, büyütülmemelidir.

Yani hepimiz, "canlı yayında pantolon indirmeyi", gayet olağan bir espri yapma gayreti olarak değerlendirecekmişiz.

Pantolonun altından bir şey çıkarsa, "Ha! Ha! Ha!" diye gülecekmişiz, bir şey çıkmazsa "Ne olacak canım, altı üstü bir iş kazası" deyip geçecekmişiz.

Oysa benim daha iyi bir fikrim var:

"Bu skandal, Mehmet Ali Erbil tarzı esprilerin meşruiyetinin sorgulanmasına yol açsa" diyorum.
Yazarın Tüm Yazıları