Paylaş
Seçim propagandası yapmaya kalkışanlar var.
Rakı reklamı üzerinden...
Cumhuriyet övgüsü yapmaya kalkışanlar var.
*
O gün geldiğinde rakıya vuracaklarmış kendilerini.
Siyasi bilinçlerini, resmen rakıya indirgemiş durumdalar.
*
“Bu saçmalığa kim esaslı biçimde işaret edecek acaba?” derken...
Bergüzar Korel, ak tolgalı beylerbeyi edasıyla yürüdü bu saçmalığın üstüne üstüne.
*
Hiçbir siyaset bilimcinin becerip de söyleyemediğini söyledi. Hiçbir Millet İttifakı taraftarının düşünüp de ifade edemediğini haykırdı. Hiçbir siyasetçinin yapmayı aklından bile geçirmediği uyarıyı yaptı.
Üstelik kusursuz biçimde.
Tek bir yanlış kelimeye yer vermeden.
*
İşte Bergüzar Korel’in konuyla ilgili muhteşem yaklaşımı:
*
“Laikliği rakıya indirgeyen, barlarda sarhoş bir şekilde 10. Yıl Marşı söylemeyi vatanseverlik sayan ve tüm bu saçmalıkları da Cumhuriyet’e bağlayanlar. İkiyüzlülüğünüze tahammül kalmadı artık.”
*
Son günlerin delirmiş siyasi ortamında...
Bir sağduyu abidesi gibi yükseldikçe yükseldi Bergüzar Korel.
Vallahi bravo, billahi bravo!
BİR AVUÇ SEÇMENİ VAR, ONU BİLE İKNA EDEMİYOR
ALİ Babacan, katıldığı televizyon programında şöyle demiş:
*
“Partimizin seçmeninin sadece bir kısmını Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermeye ikna edebiliriz.”
*
İlahi Babacan.
Zaten bir avuç seçmenin var. Ne yani? Onları bile belli bir hedef doğrultusunda harekete geçirmekten aciz misin? Bu nasıl liderlik Allah aşkına? Bir avuç seçmenini kendi doğrularına ikna edemiyorsan tüm toplumu kendine nasıl ikna edeceksin?
*
Siyasi parti örgütlenmesi, bir tür dava arkadaşlığıdır ve ortak hedefe kilitlenmektir. Bu nasıl particilik? Lider dediğin kişi, en başta kendi tabanını kendi hedeflerine ikna edebilmelidir. Bu nasıl liderlik?
*
Seçmeninin sadece bir kısmını Kılıçdaroğlu’na oy vermeye ikna edebiliyorsan...
Bari bu eksikliğini ve başarısızlığını bir marifet gibi televizyon ekranından tüm kamuoyuna ilan etme.
*
Davutoğlu’nun siyaset bilmediğini anlamıştım.
Meğer Babacan hiç bilmiyormuş.
DOĞRU KARAR
BENİM eski kanalımda programa çıktı Erdoğan. Canlı yayında sağlık sorunu yaşayınca bir an herkesi korkuttu. Neyse ki ekrana yeniden çıkarak endişeleri gidermiş oldu.
*
Bir ara “Programlarına aynen devam edecek. Ankara-Sivas Hızlı Treni’nin açılışına katılacak. Kırıkkale, Yozgat ve Sivas’ta miting yapacak” diye bir şey işitince...
“Eyvah” dedim.
*
Neyse ki bundan vazgeçilmiş. Doktorlarının tavsiyesiyle dinlenmeye çekilmiş Erdoğan. Doğru karar. Kendisine geçmiş olsun diyorum ve bir kez daha hatırlatıyorum: Her şeyin başı sağlık.
*
Bu arada bir güzelliğe işaret etmek istiyorum:
Sosyal medyanın insanlıktan çıkmış şirretleri, bu konuda yine insanlıktan uzak şeyler yaparken... Başta Kılıçdaroğlu olmak üzere tüm muhalif siyasiler, şahane bir tutum alarak Erdoğan’a geçmiş olsun mesajları yayınladılar.
Onların bu tutumları herkese, hepimize örnek olsun.
SOYLU BİR EKSİKLİĞİ GİDERİYOR
ERDOĞAN hariç AK Parti’nin sahadaki sözcülerine bakıyoruz:
Çoğu icraatçı isimler. Genel anlamda siyasi mesajlar vermiyorlar. Bakanlık görevlerini yürüttükleri için daha çok kendi alanlarındaki icraatı anlatıyorlar.
Kuşkusuz bu icraat anlatımının yararı çok ama seçim meydanında siyasi mesajlara da ihtiyaç var.
Bu konunun sadece Erdoğan’ın omuzlarına terk edilmemesi gerekiyor.
*
Süleyman Soylu, işte tam da bu anlamda büyük bir eksikliği gideriyor.
*
Soylu, gençliğinden beri siyasetin içinde. Siyasetle yoğrulmuş bir isim. Siyasi mesaj vermesini biliyor. Ahaliyi etkileyecek mesajların farkında.
*
AK Parti’nin İstanbul’daki etkinliklerini izleyen bir arkadaşım, Soylu’nun sahada ilgi gören bir isim olduğuna dikkat çekiyor. Soylu’nun yaptığı semt buluşmalarının bir anda kalabalık toplantılara dönüştüğünü söylüyor. Bu gözlem de Soylu’nun seçim sürecindeki yeni işlevinin ne olduğunu ortaya koyuyor.
*
Kılıçdaroğlu, özellikle İmamoğlu ve Yavaş gibi isimleri sahada değerlendirirken... AK Parti’nin de Soylu gibi bir ismi sahada değerlendirmesi kendisi açısından çok isabetli bir yaklaşım.
ALİ EKBER ÇİÇEK BİR DERYADIR
“AĞLAMA Gözlerim Mevlam Kerimdir”, “Haydar Haydar”, “Derdim Çoktur Hangisine Yanayım”, “El Vurup Yaremi İncitme Tabip”, “Gönül Kalk Gidelim Sılaya Doğru”, “Gafil Gezme Şaşkın”.
*
Bu şahane deyişlerin, türkülerin hepsinin arkasında Ali Ekber Çiçek var.
Ali Ekber Çiçek’i çıkardığın anda...
Bir çoraklık kaplar bu toprakları.
*
Vefatının yıldönümünde saygıyla ve rahmetle anıyorum bu büyük sanatçıyı.
MİTİNGLER BİZE NE SÖYLER
ERDOĞAN’ın bir mitingini görüyorum: Süper kalabalık. Kılıçdaroğlu’nun bir mitingini görüyorum: O da kalabalık. Bazen bakıyorum, bir lider bir şehirde yeterince kalabalık toplayamamış.
*
Bütün bunlara olağanüstü anlamlar yüklenebilir mi?
*
2018 cumhurbaşkanlığı seçimini hatırlayalım:
O seçimde “kurtarıcı” olarak peşine düşülen Muharrem İnce, destansı kalabalıklar toplamamış mıydı?
*
Sadece İzmir, İstanbul, Ankara mitingleri değil, Kayseri mitingi bile müthişti İnce’nin. Adıyaman’da acayip bir kalabalık toplamıştı. “Kayseri, Adıyaman böyleyse, bitmiş bu iş” diyenler vardı.
Sonucu biliyorsunuz.
*
Mitingler önemlidir. Gövde gösterisi yapmanın bir anlamı vardır. Bunları inkâr edecek değilim. Ben sadece mitinglerin tek belirleyici olmadığını söylemek istiyorum. Hem iktidar hem muhalefet açısından.
‘TERÖR BARONLARI’ DİYE BİR VİDEONUN VAKTİ GELMEDİ Mİ
MANSUR Yavaş, üstün körü biçimde “Teröre geçit vermeyiz” falan diye mesajlar veriyor. Belli ki ittifak içinde bu tür mesajları verme görevini o üstlenmiş.
Bu yeterli olmaz. Asla olmaz.
*
Sadece dün Bese Hozat, “Kılıçdaroğlu kazanamazsa içsavaş çıkar” falan diye tehdit savurdu. Yetmedi, yine dün Sabri Ok isimli terör baronu, “Faşizm bizi İYİ Parti’yle aynı çizgiye getirdi” dedi.
*
Bu baronların yarattığı iklimi, Mansur Yavaş’ın düşük tonlu mesajlarıyla yıkmak mümkün değil. Kılıçdaroğlu’nun bu terör baronlarına, “Siz kimsiniz ya? Biz iktidara gelince günyüzü göreceğinizi mi sanıyorsunuz?” demeden bu iklimi sarsmak mümkün değil. Kılıçdaroğlu, acilen “Terör Baronları” diye bir video çekmeli.
Paylaş