Beni tehdit eden Rahmi Turan’a sesleniyorum... Demek Tan’da yaptıklarını bana da yapacaksın ha!
PAZAR günü... Akşamüzeri... “Mail’lerime şöyle bir bakayım” dedim. Tak diye karşıma çıktı Rahmi Turan’dan gelen mail... Okudum. Canım sıkıldı. Adam resmen, “Hakkımda yazı yazmaya devam edersen sana bel altından saldırırım, sana iftira atarım, sana kara çalarım” diye beni tehdit ediyordu.
*
Önce şöyle dedim: Yahu bu adam geçmişin namlı asparagasçısı, bunu biliyoruz. Son günlerde Türk basın tarihine geçecek çok büyük bir asparagasa imza attı, bunu da biliyoruz. Böyle biriyle tartışmaya girmeye değmez. Bırakayım ne hali varsa görsün.
*
Fakat sonra düşündüm ki... Ben buna cevap vermeyince... “Bak, Nişantaşı falan diyerek tehdit edince nasıl da sustu... İftira atacağımı söyleyince nasıl da korktu... Hahahaha!” falan diyecek. Böyle bir zevki ona tattırmak istemedim.
*
Ben zannediyordum ki... Rahmi Turan geçmişte Tan gazetesinde yaptığı asparagas habercilikten derin bir pişmanlık ve utanç duyuyor! Alakası yokmuş. Tan gazetesinde yaptığı çirkinlikleri her an yapabilecek durumdaymış.
*
Elinden geleni ardına koyma Rahmi Turan! Senin düzeysizliğine, çirkinliğine, pespayeliğine teslim olacak değilim. Seninle sonuna kadar mücadeleye hazırım. Milim geriletemezsin beni.
*
Sanırım bu sorun, sadece benim sorunum değil. Azıcık sıkışınca muhatabını “Sana bel altı vururum, sana iftira atarım, sana kara çalarım” diye tehdit eden bir başyazara sahip olan Sözcü gazetesinin de sorunu. Ben kendi sorunumu kendim hallediyorum. Bakalım Sözcü gazetesi ne yapacak?
İŞTE RAHMİ TURAN’IN GÖNDERDİĞİ MAİL
Konu: Malûm konu!
Ahmet Bey,
Olayı kan davası haline getirdiniz.
Sürekli saldırıyorsunuz.
Beni de saldırmaya mecbur etmeyin.
Mesela;
- Başkasının sevgilisine göz koyduğunuz için fena halde dayak yediğinizi,
- Nişantaşı’ndaki maceralarınızı...
- Hakkınızda abuk sabuk söylenenleri,
- Eski dönemde belediye ile akçeli işler yaptığınız iddialarını, yazmalı mıyım? Bunları tefrika etmeli miyim?
Doğrusu öyle bir şeyi kendime yakıştıramıyorum.
Belden aşağı vurmayı hiç sevmem.
Her şeyi dürüstçe, mertçe yapmayı tercih ederim.
Hakaretleriniz nedeniyle dava açacağım tabiidir...
Fakat beni başka şeyler yazmaya zorlamayın.
Olay daha çirkin bir hale gelmesin!
Hakaret ve sövgüyü ben de en az sizin kadar bilirim. Ancak, kendime yakıştıramıyorum. Büyüklerimizden aldığım terbiye öyledir.
Bilginize... Rahmi TURAN
RAHMİ TURAN’IN TAN GAZETESİNDEN SEÇMELER
AÇILIN, AZICIK CEMAL ENGİNYURT’U ÖVECEĞİM
MİLLETVEKİLLERİNE çakar meselesi çıktığı günden beri... Bir tek milletvekili bile adıyla sanıyla çıkıp da “Bize yönelik eleştiriler haksız, biz çakarı şunun için istiyoruz” falan türü bir açıklama yapmadı.
MHP’li Cemal Enginyurt, bunun tek istisnası oldu.
*
Görüşlerine katılırız katılmayız ama Cemal Enginyurt’un yaptığının yiğitlik olduğunu kabul etmeliyiz.
DAVUTOĞLU: RÜZGÂRI ALDI BABACAN: YİNE SÖNÜK KALDI
CUMHURBAŞKANI Erdoğan’ın Şehir Üniversitesi meselesine yekten girmesiyle birlikte...
Siyasette şöyle bir şey oldu:
- Ahmet Davutoğlu bayağı bir rüzgâr aldı.
- Ali Babacan ise bayağı bir sönük kaldı.
*
Bu tabloya bakınca...
“Acaba Cumhurbaşkanı Erdoğan, Babacan’ı geri plana düşürüp Davutoğlu’nu ön plana çıkarmayı mı amaçladı?” şeklinde saçma bir kuşkuya kapılmıyor değilim hani.
BUNLAR SOSYETEDE ÇOK REVAÇTAYMIŞ
- Hafta sonu evlere kapanıyorlar, hafta içinin en olmaz günleri olan pazartesi ve perşembe geceleri âlemlere akıyorlarmış. Son moda buymuş sosyete arasında.
*
- Bebek’te “yerçekimsiz yoga” dersleri veren bir yer açılmış. Bütün sosyete buraya dadanıp “yerçekimine meydan okuyan asılmalı yoga” dersleri alıyormuş.
*
- Bizim gibilerin nasıl oynandığına bile aklının ermediği buz hokeyine sarmış sosyetemiz. Amerikan buz hokeyi takımlarının fanatik taraftarları bile varmış.
*
- Bizim sosyete bir süredir sapyoseksüel aşklara meyleder durumdaymış... “Benim için beyin ve zekâ önemlidir” diyorlar, başka bir şey demiyorlarmış.
*
- Son zamanlarda sosyetik kadınlarımızda Tomris Uyar öykünmesi baş göstermiş... Hepsi Tomris Uyar tarzı sofistike bir dikkatin merkezi olmak için çabalıyormuş.
