Ben bu akilleri çok sevdim

DEVLETTEN emir almadılar.

Haberin Devamı

- Hiçbir güvenceleri yoktu.
- Ateşin içine atılabileceklerini biliyorlardı.
- Göze girmeyeceklerinin farkındaydılar.
- Riskli bir iş yaptıklarının bilincindeydiler.
- Tepki alacaklarından emindiler.
- İktidarın bile kendilerini ortada bırakacağını görüyorlardı.
- İktidar medyasından bile saldırıların geleceğini tahmin ediyorlardı.
Fakat buna rağmen...
Kendi inisiyatifleriyle bir araya geldiler.
Ve hem devlete hem örgüte “çatışmasızlık” çağrısında bulundular.
“Eller tetiklerden çekilsin” dediler.
“Şehit haberleri gelmesin” dediler.
“Barış umudu yeniden yeşersin” dediler.

*

Ali Bayramoğlu’ndan Kadir İnanır’a...
Kezban Hatemi’den Celalettin Can’a...
Bu seferki akilleri ben çok sevdim.
Çünkü bu kez sadece “akil” olduklarını değil, “yürekli” olduklarını da gösterdiler.

*

Haberin Devamı

Ateşin düştüğü yeri yaktığı...
Şehit haberlerinin geldiği...
Kalleş pusuların kurulduğu...
Savaş naralarının atıldığı...
Sivillerin katledildiği...
Böylesine zor bir zamanda...
“Barış” diyenlerin dillerine kurban...

MİLLİ İRADE NEDİR?

- AK Parti’yi tek başına iktidara getiriyorsa... Süperdir, şahanedir, kutsaldır.
- AK Parti’yi koalisyona mecbur bırakıyorsa... Şaşmıştır, olmamıştır, sapmıştır.

İKİ TONLUK SORU

AĞRI’da iki ton bombayla bir traktör ortalıkta öylece gezinirken...
Milli istihbaratımız ne yapmaktadır?
İstihbaratımız, iki ton bombanın izini süremeyecekse, neyin izini sürecektir?


BAROMETRE NOTLARI

- AK Parti’li Ömer Çelik, “Siyasette son nokta konuluncaya kadar barometre olmaz” demiş. Haklı... Ama son nokta konuluncaya kadar “Yolculuk nereye” sorusuna günlük cevaplar aranır.

*

Haberin Devamı

- Dün “Sansasyon olmayacağını bilsem yüzde 99 erken seçim, yüzde 1 AK Parti/CHP koalisyonu derim” diye yazmıştım. İlhan Kesici, rahmetli Demirel’in bir sözünü anımsattı: “Türk siyasetinde yüzde 99, yüzde 1’e eşittir.”

AKİLE LAF ÇAKAN AKP’Lİ

ÇOK kısa bir süre öncesine kadar “hükümetin belirlediği akil insanlar heyeti”ne sadece MHP laf çakıyordu.

*

Ama artık MHP’liler gibi AKP’liler de akillere laf çakmaya başlamış durumdalar.

*

AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, kendi belirledikleri akiller heyeti, kendi belirledikleri çizginin dışına çıkınca...

Başlamış laf saydırmaya.

“Akil heyetin nevzuhur âlimleri” falan türü aşağılamalarda bulunmuş.

*

Demek ki neymiş?

Haberin Devamı

Bunların dediğini dersen “akil insan”, demezsen “nevzuhur âlim” oluyormuşsun.

CHP İÇİN ÖZLÜ SÖZLER

- “YAPICI olmak” ile “enayi olmak” arasında bir fark vardır. Yapıcı olun ama enayi olmayın.

*

- Bir oyunun başrolünü oynamıyorsanız, bilin ki figüranlığını yapmak durumundasınızdır.

*

- Öyle akıllı olmalısınız ki... Kuklayla değil, kuklacıyla muhatap olmalısınız.

*

- Her gün şartlar değişiyorsa... Siz sabit kalamazsınız.

*

- Bazen masaya oturmak yiğitliktir, bazen de masayı devirmek... Hangisini ne zaman yapacağını bilene ise kahraman denir.

DAVUTOĞLU MAKALESİNDEN ÇIKAN ÜÇ ÖNEMLİ SONUÇ

WASHINGTON Post’a yazdığı makalede şöyle diyor Başbakan Ahmet Davutoğlu:

Haberin Devamı

“Çözüm arayışları sona ermedi. Tam tersine yeni bir hükümet kurulunca mantıklı bir çözüm için en hızlı şekilde konuyu ileri taşımaya hazırım.”

*

Bu iki cümleden ben çok önemli şu üç sonucu çıkardım:

- BİR: Çözüm Süreci defteri kapanmadı.
- İKİ: Yeni bir hükümet kurulacak.
- ÜÇ: Davutoğlu, ABD’ye konuşurken “ben” diyor ve iplerin kendi elinde olduğunu vurguluyor.

GELİN DÜRÜST OLUP İTİRAF EDELİM

- HİÇBİRİMİZ David Lynch filmlerinden hiçbir şey anlamıyoruz.

*

- Hepimizin zihninde İsmet Özel’den, Cemal Süreya’dan, Attilâ İlhan’dan, Edip Cansever’den, Ece Ayhan’dan mutlaka bir-iki dize var ama “büyük şair” denilen Fazıl Hüsnü Dağlarca’dan tek bir dize bile yok.

*

Haberin Devamı

- James Joyce’un “Ulysses” adlı başyapıtına hepimiz bayılıyoruz ama hiçbirimiz üç sayfadan fazlasını okumayı başaramadık.

*

- Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Huzur” adlı romanını okurken hepimiz bir parça sıkıldık.

*

- Hepimiz Orhan Pamuk’un, aslında bize değil de bizim dışımızdakilere yazdığının bal gibi farkındayız.

*

- Aslında hepimiz kendimizi “Görevimiz Tehlike”nin şapşal entrikasının içinde görmek istiyoruz.

Yazarın Tüm Yazıları