Ben aşağıda imzası olan

TEK kişilik bildirimi açıklıyorum:

*

-PKK, başlattığı teröre derhal son vermelidir.
-Devlet, yeniden müzakere sürecini başlatmalıdır.
-Bundan böyle tek bir damla kan akmasın diye İmralı’nın devreye sokulması dahil her türlü adım atılmalıdır.
-HDP, ısrarla ve inatla PKK’ya “Terörü bırak” diye çağrıda bulunmalıdır.
-Devlet, öldürerek terörü bitiremeyeceğini yeniden fark etmelidir.
-“Şehit cenazeleri kime yarıyor” şeklindeki bir konu, yeryüzünün en aşağılık ve en alçakça konusu ilan edilmelidir.
-Hiç vakit kaybetmeden yeniden çatışmasızlığa dönülmelidir.
-Galeyana gelmiş hamasetten vazgeçilmelidir.
-“Eller tetikten çekilsin” diyenlere “hain” diyenlerin, gerçek bir ihanet içinde oldukları ifşa edilmelidir.
-“Kim başlattı” tartışması bir tarafa bırakılıp “Kim durduracak” sorusuna cevap aranmalıdır.
-Sağcısı, solcusu, İslamcısı, komünisti, okumuşu, okumamışı, zengini, fakiri... Bir milyonluk bir miting düzenleyip “Dursun artık akan kan” diye haykırmalıdır.
-Politikacılar ortamı daha da germekten vazgeçmelidir.
-Terör örgütünü bir tarafa bırakıp HDP’ye yüklenmekten vazgeçilmelidir.
-HDP’nin barış için atacağı adımlara şans verilmelidir.
-Şahinler susmalı, güvercinler konuşmalıdır.

Barometre notları

-HARBİYE taraflarında yürüyordum. Üç genç, arkamdan seslendi: “Ahmet Abi, barometrede son durum ne?”
-Döndüm ve şöyle dedim: “Saray’dan gelen yüksek basınç nedeniyle yeniden yüzde 1’lere indi.”
-“Peki ama Ahmet Abi, bir ‘Saray’, bunu başarabilir mi?” dediler. “Hem de nasıl” dedim. Arkasından da ekledim: “Patrona Halil mezarından kalkıp gelse Gürcistan’a kaçmak zorunda kalır.
O derece yani.”
-Yüzüme şöyle bir baktılar. Sonra da “Sizin işiniz de zor be abi” deyip inceden uzadılar.

Canan Karatay Teyzemizin inadına

CANAN Karatay teyzemiz...
Yüzme şampiyonasına katılacak olanların bile günde 3 saat yüzmediği bir dünyada, biz sıradan gariplere “Günde 3 saat yüzün” diye öğütler veriyor ya...
İşte sırf bu yüzden...
İnadına...
Ayağımı suya değdirmek bile istemiyorum.

*

Canan Karatay teyzemiz...
Bin bir türlü mis kokulu ekmeklerin piyasaya çıktığı ve ekmek yapma makinelerinin mutfaklarımızı sardığı bir dünyada, bizlere “Sakın ekmeğe elinizi bile sürmeyin” diyor ya...
İşte sırf bu yüzden...
İnadına...
Fırından yeni çıkmış mis gibi taze ve kocaman ekmeğin içine tahinli helva doldurup mideye indirmek istiyorum.

*

Canan Karatay teyzemiz...
Birbirinden güzel yaz meyvelerinin hepimize merhaba dediği şu günlerde, “İki kiraz, üç kayısı yersen en az 10 kilometre koşacaksın” diyor ya...
İşte sırf bu yüzden...
İnadına...
Karpuz, kavun, kiraz, kayısı, şeftali falan yiyip tek bir adım bile atmamak istiyorum.

Bir TV programı önerisi

SEVGİLİ televizyon yöneticilerimiz...
Yeni yayın dönemi hazırlıkları yaptığınız şu dönemde kafamdaki bir televizyon programı önerisini dikkatlerinize sunmak istiyorum:

*

-Program adı: Fırıldak...
-Süre: 45 dakika...
-Yayın periyodu: Günlük...
-Yayın zamanı: Gece yarısına doğru.
-İçerik: Ergenekon, barış süreci, Zekeriya Öz, hükümet, Tayyip Erdoğan, Cemaat, Fethullah Gülen, Türk Silahlı Kuvvetleri, Abdullah Öcalan gibi konularda... Bir takım kanaat şeylerinin kısa süreler içinde yaptıkları çarkları anlatan videolar.
-Format: Sunucu çıkar... “Bakın bir Şebelek ne diye böğürüyor sayın seyirciler” der. Tam bu sırada “Şebelek”in, “Zekeriya Öz’ün heykeli dikilmelidir, o büyük bir kahramandır” dediği video ekrana gelir. Kamera yeniden sunucuya döner. Sunucu, bu kez, “Bakın aynı Şebelek, şimdi nasıl böğürüyor” der. Ve bu kez de Şebelek’in “Zekeriya Öz derdest edilip getirilmelidir, Zekeriya Öz alçak bir haindir” diye böğürmesinin videosu yayınlanır.

*

Sevgili televizyon yöneticileri...
Reytingi, eğlencesi, mavrası garantili böyle bir programı yeni yayın döneminde yayınlamaya başlasanız da...
Memleketimizden şebelek manzaralarını izlesek.
İbretle.

‘Sandık ağlaşması’ yaparsanız fena olur

SİZE dedik ki...
-Seçime gitmeyin, sonuç değişmeyecek.
-Oyunuz artmayacak, hatta muhtemelen azıcık azalacak.
-7 Haziran’daki sonucu bile mumla arayacaksınız.
-Siyasi mühendislik yapma kapasitenize güvenmeyin.
-Bu işler mühendisliğe gelmez.
-Kurun koalisyonu, konjonktürün değişmesini bekleyin.

*

Anladım ki...
Kulak asmayacaksanız ve seçime gideceksiniz.

*

Şimdiden uyarıyorum:
Seçime gidip de evdeki bulgurdan olursanız...
Sakın “nankör millet” falan diye ağlaşmayın.
Çok fena bozuşuruz.

MUHTAR

VALLAHA ben onu bunu bilmem.
Eğer herhangi bir muhtar, burnunu evimin içinde ne olup bittiğine sokmaya kalkarsa...
Levyeyi kaptığım gibi...
“Muhtar, muhtar... Git kendini dövdürmeden muhtar” diye
haykırırım.

Sevdiğim 10 manasız şey

-BİR: Haşlanmış mısır kokusu.

*

-İKİ: Tükenmezkalemin kâğıt üzerinde yağ gibi kayışı.

*

-ÜÇ: Sinemada aksiyon izlerken çıkarılan patlamış mısır yeme hışırtısı.

*

-DÖRT: Şirketin düzenlediği “arama konferansı”nın “atölye kısmı”ndan kaytarış.

*

-BEŞ: Yandaş kanallarda gecenin bir yarısı ekrana gelen tartışma programlarına bakıp biraz kafa bulmak.

*

-ALTI: Doğum gününde pastadaki mumları üflemek...

*

-YEDİ: Bir top kaymaklı dondurma ve sade Türk kahvesinin aynı anda masaya gelmesini istemek.

*

-SEKİZ: Yozgat’ta elektro bağlamayla yapılan sokak düğünleri...

*

-DOKUZ: Tavanda dönen pervane.

*

-ON: Süs eşyası olarak kullanılan ve eskiymiş gibi yapan daktilo.