Paylaş
O zaman değiştirelim:
*
Bedava ölüyoruz, bedava.
Halk otobüsünde ölüm bedava. Durakta beklerden ölmek bedava. Kadın olup koca tarafından öldürülmek bedava.
Maden ocağında fıtrattan ölmek bedava. Piknik yerinde sele kapılmak bedava.
Üstgeçitte tanker teröründen ölmek bedava. Bedava ölüyoruz, bedava.
Bir Venedik hatırası...
Gondolda tek başıma mırıldandığım cümleler
-Umarım etrafta Türk yoktur. Eğer varsa... Gitti bizim karizma...
-Arya söylemesini iyi kıvıran gondolcudan “Huma Kuşu”nu söylemesini istesem mi acaba?
-Bu gondolun ilk beş dakikası gayet iyi... Ama sonra fena halde bezdirici.
-Tipik Türk soruları geçiyor beynimin kıvrımları arasından: Bir gondolun fiyatı kaç para acaba? Bir gondolcu günde kaç para kazanıyor acaba? Bir gondol en fazla ne kadar hız yapabiliyor?
-Hey gondolcu! “Aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın/Bir âlem-i hayale dalan ab uyanmasın.”
-Bir gün işsiz kalırsam pazarda limon satmak yerine Venedik’te gondolcu olmak isterim.
-Gondola tek başına binmek, sinemaya tek başına gitmekten bile daha kötü.
-“Ama çok turistik bir olay” diye gondoldan uzak duranlara ifrit oluyorum. Mübarekler sanki Venedik Dükü’nün torunları... Peh!
-Şu Japonlara bak! Gondolda da sürekli fotoğraf çekiyorlar. Şeytan diyor al ellerinden makineleri, at Venedik kanallarının kirli sularına.
-Bizim Türkler gondolcu olsa... Kesin hemen tüplü bir motor taktırırlar gondollarına.
Davutoğlu ve Babacan ‘gizli Gezici’ olabilir mi?
BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu diyor ki:
“Dikey mimariden yatay mimariye geçmeliyiz.”
*
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan diyor ki:
“İnşaata abanmaktan vazgeçmemiz gerekir. Üretimi arttırmamız, sanayiye ağırlık vermemiz gerekir.”
*
Durun bir dakika!
Yoksa... Yoksa...
Tayyip Erdoğan’ın kendisi iktidarda, fikirleri ayaklar altında mı?
*
13 yıllık Tayyip Erdoğan döneminde...
-Dikey mimari şahlanmadı mı?
-İnşaat sektörünün biricik sektör olması için el verilmedi mi?
-Beton ve çimento hem iktidar hem muktedir olmadı mı?
-AVM’ler... Rezidanslar... En altın çağlarını yaşamadı mı?
O zaman nasıl yorumlayacağız Davutoğlu ve Babacan’ın yaklaşımlarını?
*
Yoksa... Yoksa...
Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan “kripto Gezici” falan mı?
Eğer değillerse...
Neden böyle tipik bir Gezici gibi konuşuyorlar ki?
Muharrem İnce anlatıyor (2)
‘Çarşamba Sohbetleri’nden kalanlar
MUHARREM İnce ile uzun konuştuk. Konuştuklarımızın tümü “Çarşamba Sohbetleri”nde yer alamadı. “Kalan bölümler”, Muharrem İnce’nin CHP kurultayı öncesi durduğu yerin tam olarak anlaşılabilmesi bakımından önemli. Bu nedenle bugün sıra “kalanlar”da.
Eski Kemal Bey olsaydı ‘Muharrem gel bakalım’ derdi
MUHARREM İnce’ye göre Kemal Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı olduktan bir süre sonra değişti.
Peki nasıl bir değişim bu?
İşte soru ve cevaplarla Muharrem İnce’nin iddiası:
*
SORU: Kılıçdaroğlu koltuğa yapıştı mı?
İNCE: Evet, yapıştı. Benim tanıdığım Kemal Kılıçdaroğlu böyle biri değildi.
SORU: Değişti mi?
İNCE: Kesinlikle değişti.
SORU: Ne yönde değişti?
İNCE: Eskiden koltuk onun için o kadar önemli değildi. Ama şimdi koltukta kalmak için özel bir mücadele veriyor.
SORU: Koltuğa yapıştı mı?
İNCE: Evet. 2002’deki Kılıçdaroğlu olsaydı, dört seçimi başaramadığında ‘Muharrem gel bakalım, sende bir umut var, bir ışık görüyorum sende’ der ve koltuğu gönüllü devrederdi.
SORU: Peki şimdi?
İNCE: Şimdi durum ortada: Ben iktidar vaat ediyorum, o şerefli ikincilik vaat ediyor.
*
Erdoğan “Naber Sebo” dedi.
Ben de “Naber Osman Aga” derim.
MUHARREM İNCE anlatıyor:
“Tayyip Erdoğan yeni genel başkan olmuştu. Kasımpaşa’ya ziyarete gitmiş. Haberlerde veriyor. Sokakta karşılaştığı bir gence Erdoğan şöyle diyordu: ‘N’aber Sebo, babana selam söyle’. Arkadaşlara döndüm dedim ki ‘Yandık, bu adam başbakan olacak’. ‘Selahattin Bey nasılsınız, merhaba! demiyordu. Bu çok önemli bir ayrıntı. Bir anahtar. Sokağın dilini kullanmak. Ben de o dili kullanırım. Yapmacık olarak değil, bütün doğallığımla... “Osman Aga n’aber” derim. Mesela Rize’ye gittiğimde ‘Ula uşaklar, ha bu Alevilerin hakkını yeduk mu, ula size sorayrum, yedik mi’ dedim. Onlar da ‘Ula yeduk’ dedi.”
Soru ve cevaplarla Kemal Bey’in Aleviliği
SORU: Kemal Bey’in Alevi oluşu bir mesele midir sizce?
İNCE: Alevi olması mesele değil. Niye olsun. Mesele bunu gönül rahatlığıyla söylememesi. Gönül rahatlığıyla söylemediği sürece yanlış anlaşılacaktır. Erdoğan’ın elinden bu konunun alınması lazım.
SORU: Nasıl alacak, Alevi olduğunu haykırarak mı?
İNCE: Sen kimsin diyecek. Evet, ben Aleviyim, ne var bunda diyecek. Erdoğan’ın elinden bu konu alınamadığı için Anadolu’nun belirli yerlerinde bu konu Erdoğan’a avantaj sağladı.
SORU: Aleviyim derse, Anadolu’nun belirli yerleri daha da uzaklaşmaz mı?
İNCE: Meydan okursa olumsuzluk söz konusu olmaz, uzaklaşma olmaz.
SORU: Alevi olması bir sorun değildir yani.
İNCE: Hayır değildir. Kesinlikle değildir. Hiçbir sorun olarak olmaz. Ama gönül rahatlığıyla çıkıp söylemesi lazım. Kimliğini ortaya koy, korkma. Kimliğini ortaya koymazsa sorun yaratır. Sanki çekinilecek utanılacak bir şey var gibi olur. Ama meydan okursa hiçbir şey olmaz. Meydan okursa insanlar kabullenir. Kapanırsa içine, o zaman bunu sorun haline getirenler başarılı olur.
Tanrıkulu, Güler, Aygün, Toprak...Nasıl bir arada tutulacak?
SORU: Sizin partide çok farklı görüşler var: Hüseyin Aygün a diyor, Birgül Ayman Güler z diyor. Binnaz Toprak a diyor, Nur Serter z diyor. Ve bunların tümünün aynı parti çatısı altında olması biraz tuhaf kaçıyor.
İNCE: Ben hepsiyle gayet iyi anlaşıyorum. Aygün’le de, Tanrıkulu ile de, Güler ile de konuşup anlaşabiliyorum.
SORU: Öyle mi? Ama anlaşmamanız lazım.
İNCE: Sohbet ediyorum her biriyle.
SORU: O zaman her birinin suyundan gidiyorsunuz.
İNCE: Suyundan gitmiyorum, suyundan gitmediğim grup başkan vekilliği seçiminde hemen seçilmememden anlaşılır. Ben ya ikna ediyorum ya da ikna oluyorum.
SORU: Yani bunların hepsi aynı parti çatısı altında olur diyorsunuz?
İNCE: İkna ederseniz, yeterli diyalog ortamı kurarsanız, bazı şeyleri günlerce tartışırsanız olur.
Paylaş