Paylaş
Her taraftan bin türlü yumruk geldi.
Resmen serseme döndüm vallaha.
*
Lafı çakan çakana:
“Vay! Sen de mi yandaş oldun” diyenler.
“Senin gibi muhalif olmaz olsun” diyenler...
“Dümeni kırdın” diyenler...
Hatta “Dayağı yiyince başladın kıvırmaya” diyenler...
Falan.
*
Bakın, aslan parçaları!
*
Ben eğer gerçekten de iddia ettiğiniz gibi...
Tayyip Erdoğan’a tam yandaş olmak için dümeni kıvırmaya karar verseydim...
Başkanlık sistemini asla ve kat’a savunmazdım.
*
Eğer “dümeni kırıyorum arkadaş, artık tam yandaş olacağım” diye karar verseydim...
“Yaşasın başkanlık sistemi” diye haykırmazdım.
*
Eğer tam yandaş olmaya karar verseydim.
Tayyip Erdoğan’a şunları söylerdim:
Yav ne yapıyorsun Reis’im?
Ne başkanlık sistemi? Elini ayağını öpeyim bırak bu işleri!
Mevcut durumdan daha keka bir durum mu olur?
Sorumluluğun yok, Meclis sende, kabine sende, parti sende, ülke sende...
Ne diye “başkanlık sistemi” falan diyerek... Başına iş açıyorsun ki?
Yok dengeydi, yok frendi, yok mekanizmaydı, yok kuvvetler ayrılığıydı falan. Ne gerek var ki?
Mevcut sistemle muhalefet partileri, sittin sene iktidara gelemez.
Ama başkanlık sisteminde... Ahaliyi senden daha iyi tavlayacak azıcık uyanık birini buldular mı, yandı gülüm keten helva!
7 Haziran’ı hatırla! Eğer başkanlık seçimi yapılıyor olsaydı, resmen gittiydi elden iktidar.
Bizim ahaliye güven olmaz Reis’im.
O yüzden bırak başkanlığı, sistemi falan da... Sen şu muhteşem sistemsizliğin keyfini çıkar kurban olduğum...
*
Yani demem o ki...
Fiili durum göz önünde bulundurulduğunda...
Başkanlık sistemini savunuyor olmak...
Tayyip Erdoğan’a kıyak yapmak değil, önüne taş koymak anlamına gelir.
*
Ama gelin görün ki...
Ne bana laf çakanlar bunun farkında, ne Tayyip Erdoğan bunun farkında, ne Tayyip Erdoğan’ın muhalifleri bunun farkında, ne de Tayyip Erdoğan’ın yandaşları bunun farkında...
Özüm Sünni,köküm İslamcı
AZICIK aykırı laf ettik ya...
Aldığım yığınla tepki arasında en can sıkıcı tepki şu oldu:
Özün Sünni.
Kökün İslamcı.
Senden demokrat aydın olmaz.
*
Doğrudur. Özüm Sünni’dir. Doğrudur. İslamcı çizgiden geliyorum.
Aydın olmak gibi bir iddiam yok. Sadece demokrat olmaya gayret etmek gibi bir çabam var.
*
Belki benden demokrat da, aydın da olmaz ama sırf birazcık aykırı fikir serdettiğim için bana “Senin özün şu, kökenin bu... Senden demokrat aydın olmaz” diyen birinden hiçbir şey olmaz.
*
“Senin özün Alevi’dir, senden hiçbir şey olmaz” diyen kafa ne kadar mezhepçi, ayrımcı bir kafaysa...
“Senin özün Sünni’dir, senden hiçbir şey olmaz” diyen kafa da o kadar mezhepçi, ayrımcı bir kafadır.
Bu iki kafa da ne kadar da bedbaht kafadır! Bu iki kafa ne kadar da akraba kafadır!
Başkanlık sistemini istemeyenlere 5 soru
EZBERİNİZİ bozarak...
Elinizi vicdanınıza koyarak...
Bu zamana kadar size söylenenleri unutarak...
Yeni bir sayfa açarak...
Değişik bir bakış açısı geliştirmeye çalışarak...
İşin mantığını kavramaya gayret ederek...
“Acaba” diyerek...
“Neden olmasın yahu” diyerek...
Şu beş soruya cevap verin lütfen:
*
SORU BİR: Eğer Kemal Kılıçdaroğlu’nun başkan seçilmesi yüzde yüz garanti olsa... Başkanlık sistemini yine de istemeyecek misiniz?
*
SORU İKİ: Bugün statüko değişmiştir. Artık parlamenter sistem, fiili olarak rafa kaldırılmıştır. İstediğin kadar isyan et, sonuç budur. Bu durumda sanki ülkede parlamenter sistem varmış gibi yapmanın ne anlamı var? Ne yani? Bu saatten sonra olmayan bir parlamenter sistemin muhafızlığını mı yapacaksınız?
*
SORU ÜÇ: Demokrasiyi önceleyen, kuvvetler ayrılığını esas alan, denetimi öne çıkaran bir başkanlık sistemi, fiili olarak “tek adam yönetimi”ne dönüştürülmüş olan şu anki sistemden bin kat daha iyi değil mi?
*
SORU DÖRT: Şu anda “başkan gibi” davranan biri tarafından yönetiliyorsun. Buna karşı var mı yapabildiğin bir şey? Yok. Etkisiz elemanlar gibi seyirci kalmak yerine “Getir demokratik bir başkanlık sistemini, biz de evet diyelim” şeklinde ezber bozan bir çıkış yapsan... Çok daha makul bir tutum izlemiş olmaz mısın?
*
SORU BEŞ: Hem sen niye bu kadar özgüvensizsin ki? Nereden biliyorsun ille de Tayyip Erdoğan’ın başkan seçileceğini... Belki de Anadolu’da yiğidin harman olduğu bin yerden birinden bir yiğit çıkar ve o başkan seçilir. Kim bilir?
Putin hakkında 10 tuhaf bilgi
BİR: 35 yaşına kadar azıcık kilolu, fazla pısırık ve sonsuz başarısız bir adam olarak yaşamış.
*
İKİ: İkisi de birbirinden tuhaf, ikisi de birbirinden kötü iki kitap okumuş son on yılda.
*
ÜÇ: Bazı şakrak arkadaşlarının kendisine gösterdikleri komik videolara göz atmasını saymazsak internetle arası iyi değilmiş.
*
DÖRT: Rus Çarı ünlü “Deli Petro” var ya... En çok işte ona imrenirmiş.
*
BEŞ: Geç uyanırmış. Ezanlar okunurken asla kalkmaz, güneşi mutlaka uykuda üstüne doğururmuş.
*
ALTI: Ankara gibi olan Moskova’yı sevmez, İstanbul gibi olan St. Petersburg’a bayılırmış.
*
YEDİ: Kahvaltıda bıldırcın yumurtası yemeye bayılırmış. (Hiç yemedim. Tadı nasıl acaba?)
*
SEKİZ: Buz hokeyi... En sevdiği spormuş. Haftada bir gün halı sahada futbol oynar gibi buz pistinde buz hokeyi maçı yaparmış.
*
DOKUZ: En büyük korkusu zehirlenmekmiş. Çeşnicibaşısı sayısı bilinmiyor.
*
ON: Yakın arkadaşları kendisine eskiden “PATRON”, bugünlerde ise “ÇAR” dermiş.
Kaynak: Hürriyet
Pazar Eki.
Paylaş