Başbakan olunca mimar da olursun

PARAN çoksa...

Haberin Devamı

Mimarların yaptığı projeleri “bu değil, bu değil, bu hiç değil” diye fırlatıp atacak kadar özgüven sahibi olursun...

*

Başbakan olursan...

Tıpkı paran çokmuş gibi davranma lüksüne sahip olabilirsin.

-  Çamlıca’ya cami yapacağım diye tutturabilirsin.

-  Proje yarışması açarsın...

-  Selatin camileri taklit eden bir projeye birincilik verirsin.

-  Birinci gelen o projeyi önüne koyup kafana göre düzenlemeler yaparsın.

-  Kubbeleri yumuşatır, revakları kaldırır, kapıları büyütürsün...

-  Kendini bir Mimar Sinan kadar yetkin hissedersin.

Denklem basittir çünkü:

Başbakan olunca otomatikman “mimar” da olmuş olursun.

*

Bu ülkede...

Paran çoksa ya da başbakansan...

-  En uzağa sen gidersin, en yakından sen dönersin.

-  En iyi ekonomist sen olursun...

-  Uzay teknolojisinden de sen çakarsın, nüfus planlama hareketlerinden de...

-  Sosyolojiye sen vâkıfsındır, tıbbı hekimlere öğretirsin.

-  Pedagojik formasyon alanında kimse eline su dökemez...

-  En iyi yönetmen sensindir, en iyi tiyatrocu sen...

-  Sanat eleştirmeni olursun, heykellerden süper anlarsın...

-  İlber Hoca da kim oluyormuş, en iyi tarihçi sensindir...

*

Haberin Devamı

Ben şunu bilir, şunu söylerim:

Bu ülkede rahat etmek istiyorsan...

Ya paran olacak ya da iktidarın...

İkisi olunca her şey olursun...

İmralı’ya gidecek üç isim, üç portre

1- ALTAN TAN: Her şeyden önce İslamcı... Refah Partisi’nin garibanlık günlerinde partinin içindeydi... Sonra koptu hareketten... Bir ara Aydın Menderes hareketine meyletse de “bağımsız İslamcı aydın” olarak kalmayı tercih etti... Mehmet Metiner’in en yakın dostuydu... BDP’ye girdi... Metiner’le düşman oldu. Ama İslamcı kimliğinden vazgeçmedi. Şimdi BDP içinde “İslami duyarlılığı” temsil ediyor. Hem İslami konulara hâkimdir, hem de Kürt tarihine...

2- SIRRI SÜREYYA ÖNDER:
Her şeyden önce sosyalist... 80 sonrası hapislerde yatmıştır... Hapislik anıları, hapishanede yattığı zaman diliminden bile fazladır... Geçmişinde Nurculuk vardır... Risale-i Nurlara egemendir... Modern İslamcılık terminolojisini bilmez ama geleneksel İslami terminolojiyi bilir. İslami kavramlara hâkimiyetiyle İslamcı gençleri, sosyalist fikirleriyle de sosyalist gençleri etkilemiştir. BDP’ye geçince İslamcı gençler inceden uzaklaştılar kendisinden... Ama o da Kürtlerle telafi etti açığı...

3- PERVİN BULDAN
: Kürt hareketinin içinden geliyor... Eşi Savaş Buldan Kürt siyasi hareketinin önemli isimlerindendi... Faili meçhul bir cinayete kurban gitti... Faili meçhule kurban gidenlerin sembol ismi oldu... Pervin Buldan ise eşini kaybettikten sonra kolları sıvadı. Yakınlarını Kaybedenler Derneği YAKAY-DER’i kurdu... Son seçimde de BDP milletvekili seçildi... Ağırbaşlı, dikkatli ama ödünsüz bir isim... Parti içinde saygı duyuluyor ama çelik çekirdekten değil.

Haberin Devamı

‘Kaba Türkçe’ imiş

CHP’li Haluk Koç, BDP’li milletvekillerinin “kaba bir Türkçe” ile konuştuklarını söylemiş.

O kaba Türkçeleriyle konuşuyorlar” demiş.

Doğrudur...

BDP’liler biraz “kaba Türkçe” konuşur.

*

Madem Haluk Koç, BDP’li milletvekillerinin Türkçesine not verebiliyor...

O halde BDP’li milletvekillerinin de Haluk Koç’un Kürtçesine not verme imkânını elde etmeleri gerekir.

Bu nedenle...

-  Önce Haluk Koç’a “zorunlu Kürtçe eğitimi” verdirilmeli...

-  Ardından da “Konuş bakalım Kürtçe” denilmeli...

-  Haluk Koç’un konuştuğu Kürtçeye bakan BDP’liler, “kaba Kürtçe” mi, “kibar Kürtçe” mi konuştuğu konusunda not vermeli...

Haluk Koç, ancak bu sınava tabi tutulduktan sonra BDP’lilerin konuştukları Türkçe hakkında ahkâm kesebilir.

Aksi takdirde yaptığı en kibar ifadeyle “ayrımcılık” kapsamına girer.

Haberin Devamı

Bu adamı hangi otele yerleştirdiniz?

GÜNEY Kore’nin Atilla Taş’ı, “Bay Gangnam Style”, İstanbul’a gelmiş.

Onca otel varken adamı Kasımpaşa’ya bakan bir otele yerleştirmişler.

O da sabah pencereyi açar açmaz çekmiş manzaranın fotoğrafını ve Twitter’daki binlerce takipçisiyle paylaşmış.

Ortaya çıkan fotoğraf karesi, “çarpık kentleşmenin çirkinleştirdiği şehirler” kategorisinde ilk üçe oynar.

Adamın bir suçu yok, pencereyi açıp fotoğraf çekmekten başka...

Bütün suç pencere açıldığında güzelim Boğaz görüntüsü yerine, bu çarpık kentleşme görüntüsüyle karşılaşılmasına yol açanlarda...

Eskisi/yenisi

-  ESKİSİ: Uluslararası maçlarda Türk takımını desteklemeyene “vatan haini” olarak bakmak...

-  YENİSİ:
Uluslararası maçlarda da “takımcılık” yapmayı caiz ve helal kapsamında yorumlamak.

*

Haberin Devamı

-  ESKİSİ: Siyaset dünyasında Ahmet Kaya’nın ya da Yılmaz Güney’in adını ağza bile almamak...

-  YENİSİ
: Ne kadar demokrat olunduğunun bir nişanesi olarak Ahmet Kaya ile Yılmaz Güney’in Paris’teki mezarında fotoğraf çektirmek...

*

-  ESKİSİ: Devlet Tiyatroları’na ait oyunları büyük bir huşu ile seyredip asla tartışmamak...

-  YENİSİ
: Devlet Tiyatroları’na ait oyunları “muhafazakârlığa aykırı bir şey yakalasam da ihbar etsem” güdüsüyle izlemek...

Ergenekon ağzı

DANIŞTAY Başkanı diyor ki:

-  Polis olmuş savcı...

-  Bilirkişi olmuş hâkim...

-  Mübaşir olmuş yazıişleri müdürü...

-  Sonra da adalet diye bağırıyoruz.

-  Yok ya? Böyle şey olmaz. Mümkünatı yok olmaz.

Çok değil, altı ay öncesine kadar böyle şeyler söyleyenlere “Ergenekon ağzıyla konuşuyor” denmez miydi?

*

Haberin Devamı

O zaman soralım: “Ergenekon ağzı” diye bir şey vardı, ne oldu ona?

Bıkmadık mı?

-  Seren Serengil’in “giyim kuşam değerlendirmesi” yapan yazarlara açtığı savaştan...

-  Bülent Ersoy’un kürkünün, çantasının fiyatını açıklamak için yanıp tutuşmasından...

-  Orhan Pamuk’un “Ben bizim ailenin aptalıydım ama Nobel aldım” diye verdiği on bininci demeçten...

-  Show TV’nin dibe vurdukça eski dizilerin tekrarlarına abanmasından...

-  Fatih Terim’in Sabri Sarıoğlu ısrar ve inadından?

Yazarın Tüm Yazıları