Suçlanan isim Yimpaş Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Uyar, ilk kez canlı yayına çıktı.
Programa Berlin’den Muhammet Demirci isimli bir konuk da katıldı.
Muhammet Demirci kim mi?
Hani Başbakan Erdoğan, Almanya’da sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle bir toplantı düzenlemişti...
O toplantıda bir adam "Bir milyon holdingzede var" diye bağırmıştı.
Bunun üzerine Erdoğan, "Getirin şu sahtekárı buraya" demiş ve bu söz de açık kalan mikrofondan duyulmuştu.
Tarafsız Bölge’ye Berlin’den katılan Muhammet Demirci, Başbakan’ın "sahtekár" dediği adamın ta kendisiydi.
* * *
Muhammet Demirci, Tarafsız Bölge’de Yimpaş Başkanı Dursun Uyar’a yönelik çok ağır sözler söyledi.
Ayrıca...
Programa Ankara’dan katılan "Meclis İslami Holdingleri Araştırma Komisyonu"nun AKP’li Başkanı Talat Karapınar’la da polemiğe girdi.
İşte tam bu noktada AKP’li Karapınar, Demirci’nin kişisel durumuyla ilginç bilgiler verdi.
Karapınar, Demirci’nin bir holdinge yüksek faiz karşılığı para verdiğini, ancak parasını alamadığını söyledi ve ekledi:
"Bunun adı mağduriyet değil, tefeciliktir. Muhammet Demirci’nin yaptığı tefecilikten başka bir şey değildir."
Doğrusu bu suçlamaya Demirci’nin tatmin edici bir yanıt verdiğini söyleyemem.
Yani...
Holdingler konusunda Başbakan’ı ve iktidarı en ağır dille eleştiren Muhammet Demirci, "Tarafsız Bölge"de "tefeci" olarak suçlanmış oldu.
* * *
Ertesi gün...
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın AKP il başkanlarına yaptığı konuşmayı izliyorum.
Konu: Yimpaş bağlamında iktidara yönelik eleştiriler.
Erdoğan medyaya yükleniyordu:
"Nasıl olur da bize leke atmaya çalışırsınız? Tefecileri bulup bize iftira atmaya çalışıyorsunuz. Tefecilerle mefecilerle bize çamur atmaya kalkmayın, tutturamazsınız."
Hemen anladım:
Başbakan Tarafsız Bölge’yi izlemişti.
Muhammet Demirci adlı kişinin "tefeci" olduğunu da programdan öğrenmişti.
Ancak...
İşin ilginç tarafı şuydu:
Başbakan, programdan aldığı bir malzemeyle yine programı vurmaya çalışıyordu.
Yani medya sayesinde ortaya çıkan bir olguyu, "anti medya çıkışı"nın en önemli malzemesi haline getiriyordu.
Oysa...
Başbakan’dan o olgunun ortaya çıkmasına katkıda bulunanlara teşekkür etmesini beklerdik.
Bayram Meral’e kalmak ÇOK talihsiziz çok!
Düşünün: Kamer Genç’imiz gitmiş... Mail Büyükerman’ımız gitmiş... Bu "bin renk, bin çiçek" adamların yerine ise nobran mı nobran bir Bayram Meral gelmiş. Dört başı mamur esprilerin yerini fazlasıyla adapsız ve esprisiz çıkışlar almış.
En küçük bir eleştiri karşısında "p....enkler" diye bağıran bir adam!
Hem de Türkiye’nin en kibar politikacılarını bünyesinde barındıran CHP gibi bir partide görev yapıyor.
Yazık!.. Yazık!..
Ey Mail Baba! Ey Kamer Abi!
Çok özledik sizi çok!
Kimden tarafız
ÖNCE Yalçın Bayer’in dünkü köşesinde yer alan bir okur mektubuna bakıyoruz.
Şöyle diyor okur:
"CNN Türk’te ’Tarafsız Bölge’ programına Dursun Uyar’ın çıkarılması önemli bir yayıncılık olayıydı. Ancak taraflara ne kadar söz verilebildi? Daha çok YİMPAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Uyar konuştu. Geri kalan mağdur ve karşıt görüştekiler ise Uyar’ın konuşmasının ancak dörtte biri kadar söz alabildiler. Yani Uyar’ın konuşmasından kimseye fırsat kalmadı."
Şimdi de Akşam Gazetesi’nin televizyon eleştirmeni Burhan Ayeri’nin yazdıklarına göz atıyoruz:
"Almanya’dan yayına katılanlar, Dursun Uyar’ı mahvettiler. Doğrusu böylesi bir sonuç için acaba kurgu mu diye düşündük. Program CNN Türk’te olduğundan, hani daha önce söz ettiğimiz gibi hükümete saldırının bir başka yolu muydu?"
İşte iki gözlem:
Biri "Dursun Uyar mahvoldu" diyor, diğeri "Hep Dursun Uyar konuştu" diyor.
Benim görüşüm ise şu:
Gerçeğin, sadece gerçeğin ama bütün gerçeğin peşinden koşarsanız, bu tür ikilemler kaçınılmaz olur.