Paylaş
Palavracı bir hesap. Her tarafından pislik akıyor. Küfürler, hakaretler, kabalıklar, çirkinlikler falan.
*
Bu hesabın işi gücü Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’la ilgili yalanlar uydurmak.
“Ali Erbaş şöyle dedi” falan diye adamın hiç söylemediği sözler yazılıyor bu hesapta.
*
İşin buraya kadar olanını hiç yadırgamıyoruz.
Çünkü artık şunu anladık:
Sosyal medya, her görüşten ahlaksızın cirit attığı bir yer.
*
Ama bu sosyal medya palavracısının palavrasına sorgusuz sualsiz “doğru haber” muamelesi çekenlerin kimliklerine bakınca...
İnsan şaşırmadan edemiyor.
¡
Kimliklerine bakıyorsun:
- Hepsi çağdaş görünümlü.
- Hepsi okumuş yazmış.
- Hepsi ahlaki yozlaşmadan kaygılı.
- Hepsi cahil cüheladan şikâyetçi.
- Hepsi erdemli olmak konusunda iddialı.
*
Hadi isim de vereyim:
- Mesela Sedef Kabaş...
- Mesela İlhan Cihaner...
- Mesela Metin Uca...
*
Üçü de palavrayı sorgusuz sualsiz benimsedi. Üçü de önüne arkasına bakmaya hiç tenezzül etmedi. Üçü de “Acaba demiş midir” diye zerre kadar merak etmedi.
*
- Hiç söylenmemiş bir söz üzerinden Erbaş’ı linç ettiler.
- Hiç söylenmemiş bir söz üzerinden Erbaş’la alay edip kafa buldular.
- Hiç söylenmemiş bir söz üzerinden Erbaş hakkında teorik hükümler verdiler.
*
İşin daha fenasını söyleyeyim:
Yalanı çoğalttıkları ortaya çıktığı anda...
Utanmaya bile gerek duymadılar.
*
“Önünü arkasını araştırmadan bir palavraya omuz verdik, ne fena!” demediler. “Araştırmaya bile tenezzül etmedik, ne ayıp!” demediler. “Adamın hakkını çiğnedik, ne çirkin!” demediler. “Bir de erdemli, ahlaklı insanlar olacağız, ne kötü!” demediler. Hepsini geçtim...
Şöyle okkalı bir “pardon” bile demediler.
*
Her kesimin kendine özgü bir “utanmaya bile gerek duymama” hali var ya...
Bizi toplum olarak yiyip bitirecek olan işte budur.
EMİNE HANIM’IN EN GÜZEL FOTOĞRAFI
BİZİM Sekter’le yaşamaya başlayınca...
Bambaşka biri oldum çıktım.
*
Sadece kedisever olmadım, “Panter Emel” dozunu yakalamış bir hayvansever oldum çıktım.
*
Sekter’in hayatıma girmesiyle birlikte...
- Her hayvanda Sekter’i görüyorum.
- Her hayvanın başına gelen kötülüğü Sekter’in başına gelmiş kabul ediyorum.
- Her hayvanı Sekter’i sever gibi seviyorum.
Hayvanları severdim ama büyük bir duyarlılık geliştirmemiştim.
Sekter’le birlikte gelişti bu duyarlılık bende.
*
İşte tam da bu nedenle...
Herkesin bir hayvanı sahiplenmesinin...
Hayvanlara yönelik zulmü bitirecek olan yegâne şey olduğunu düşünüyorum.
Öyle böyle değil...
Müthiş bir empati gelişiyor insanda.
*
Emine Erdoğan’ın bir hayvan barınağına gitmesini, orada kedilerle köpeklerle ilgilenmesini, engelli bir köpeği sahiplenmesini, hayvan sahiplenmenin öneminden söz etmesini, hayvan sahiplenme çağrısında bulunmasını...
Bu açıdan çok ama çok kıymetli buldum.
*
“En güzel fotoğraf” dememin biricik nedeni budur.
YİNE ŞEYMA YİNE NUSRET
- ŞEYMA: Korona en çok Şeyma’yı vurdu. Gittiği her partiye “korona partisi” denmesine kafayı takmış. “Bir rahat verin de partileyelim” demeye getiren sözler etmesi bu yüzden. Şeyma ve parti... Müthiş uyumlu... Bir partileme tutkunu Şeyma... Partisiz duramıyor. Hayatın anlamını partilerde buluyor. Sloganı: Vatansız yaşarım, partisiz yaşayamam.
*
- NUSRET: Et konusunda bir numara... Dünya markası olacak kadar. Fakat buna yaslanarak fazla cüretkâr bir tutum almış vaziyette. Mehmet Öz’le pandemi konusunda yaptığı sosyal medya röportajı, bu açıdan ilginç. Nusret’in “asemptomatik” kelimesini telaffuz etmeye çalışırken “esem matematik” falan diye çırpınması karşısında insanın içi sızlıyor.
ERKAN HABERAL’IN ŞOFÖRÜYLE KONUŞMASI GEREKİYOR
MECLİS Başkanvekili Erkan Haberal’ın Hacıbayram Camisi’nde yaşadıkları olayla ilgili tartışmalar var.
*
Görüntüleri baştan sona izledim.
Ulaştığım sonuç şudur:
*
Yaşanan olayın tek sorumlusu Erkan Haberal’ın şoförü...
Erkan Bey, makam aracının durdurulduğu yerde arabasından inip camiye yaya olarak gittikten sonra... Haberal’ın şoförü, “Bizi nasıl durdurursunuz” havasına giriyor. Görevlinin üzerine araç sürmesi falan hep bu hava yüzünden. “Bize ne kadar kaba davranmış olurlarsa olsunlar kurala uyalım, diklenmeyelim” falan demiyor. Erkan Haberal’a söz gelmesin diye bir kaygısı yok.
*
Erkan Haberal’ın makam şoförünü korumak için yaptığı açıklamaları da okudum.
*
Buradan Erkan Bey’e sesleniyorum:
*
“Birlikte çalıştığım çalışma arkadaşımı kollarım” anlayışından çıkın lütfen. Makam şoförünüzle konuşun. Kendisini uyarın. Daha çok onun tutumu nedeniyle tartışmaların ortasında kaldığınızı fark edin.
SOKAKLARDAN BİLDİRİYORUM
MASKE takma işinde bayağı bir ilerleme kaydedilmiş. Sokaklarda maske takma oranı neredeyse yüzde 90’larda... Mesafeli duruşlar konusunda da bir duyarlılık oluşmuş, eski dağınık hava yok. Bir toparlanma söz konusu... Hijyene gelince... Biz o konuda zaten çok iddialı bir milletiz. Ta en baştan beri en iyi olduğumuz alan orası.
Paylaş