Atatürk’süz Çanakkale!

Kapital’siz Marksizm’e...

Cehalet övgüsü yapan İlber Ortaylı’ya...

Fatih’siz fethe...

Hırstan arınmış Melih Gökçek’e...

Islatmayan yağmurlara...

Erdoğan’sız AK Parti’ye...

Et yeme diyen Canan Karatay’a...

Cübbesiz Ahmet’e...

Fessiz Kadir’e...

Kahvesiz sabahlara...

Leyla’sız Mecnun’a...

Tipsiz Brad Pitt’e...

Beyazlarla al takke ver külah bir Malcolm X’e...

Saz çalamayan Neşet Ertaş’a...

Ağlatan Cem Yılmaz’a...

Becerikli Kılıçdaroğlu’na...

Fazlasıyla dengeli Trump’a...

İsmet Özel’siz Türk şiirine...

Soğansız menemene...

Barışı bayrak yapmış IŞİD’e...

Sürmeli’siz Yozgat’a...

Rol kesemeyen Şener Şen’e...

Benzer.

Yeter! Zorlamayın kardeşim şu işi!

BİNALİ YILDIRIM OLSAM, MEHMET ÖZHASEKİ OLSAM

KONUYU...

“İstanbul’a kim daha iyi hizmet eder: Binali Yıldırım mı? Ekrem İmamoğlu mu?” diye sınırladığınız andan itibaren...

Avantaj Binali Yıldırım’dadır.

Konuyu...

“Ankara’ya kim daha iyi hizmet eder: Mehmet Özhaseki mi? Mansur Yavaş mı?” diye sınırladığınız andan itibaren...

Avantaj Mehmet Özhaseki’dedir.
 

Ben Binali Yıldırım’ın yerinde olsam...

Ben Mehmet Özhaseki’nin yerinde olsam...

Şu andan itibaren...

Sadece ve sadece...

Konuyu “Kim daha iyi hizmet eder?” konusuyla sınırlamak için...

Var gücümle mücadele ederim.

TEMELLİ NEDEN MANSUR YAVAŞ’A HOP DEMEDİ?

“MANSUR Yavaş seçilmişse bilecek ki HDP oyları yüzünden seçilmiş olacak” diyen HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli’ye Mansur Yavaş’tan cevap geldi.

Şöyle dedi Mansur Yavaş:

“Terör örgütleriyle aralarına mesafe koyamayanlar bizden uzak dursunlar.”

Çok merak ediyorum.

Sezai Temelli, bu açıklaması nedeniyle...

Mansur Yavaş’a...

Neden “hop” çekmedi?

Neden “Öyle mi? O zaman sana oy yok” demedi?

Neden “Sen bana terörist mi diyorsun” diye çıkışmadı.

Neden hiçbir şey olmamış gibi yorganı başının üstüne çekti Sezai Temelli?

Ne iş?

BAKIN VAATLER NASIL DA DEĞİŞMİŞ DURUMDA

AK Parti Ataşehir adayı İsmail Erdem’in seçim broşürü geçti elime...

Evirdim, çevirdim, vaatlere şöyle bir baktım.

Gördüklerim şunlar: Bisiklet yolu, evcil hayvan yaşam merkezi, organik pazar, finans müzesi, sokak kütüphaneleri, seyir terası ve teleferik hattı, opera ve sanat merkezi vs...

Başka adaylarda da görüyorum bu tür vaatleri...

Kıssadan hisse şu: Türkiye’de belediyecilik dediğimiz olgu, artık daha çok yaşam konforuna yönelmiş durumda ve bu çok memnuniyet verici.

BEBEK MAMASI ÇALAN BABA ‘HIRSIZ’ MIDIR?

DİYARBAKIR’da bir marketten bir kutu bebek maması çalarken yakalanan babayı, hırsızlıktan apar topar yakalayıp karakola çekmişler!

Bir kutu bebek maması çalmaya kalkan babaya...

Hiçbir polis, hiçbir savcı, hiçbir yargıç, hiçbir vicdan, hiçbir hukuki norm...

“Hırsız” muamelesi yapmamalıdır.

Böyle bir babaya...

Bütün polisler, bütün savcılar, bütün yargıçlar, bütün vicdanlar, bütün hukuki normlar, elbirliğiyle...

“Hiçbir çaresi kalmamış baba” muamelesi yapmalıdır.

‘BU HALKTAN HİÇBİR ŞEY OLMAZ’ DİYENLERE GELSİN

“BU halktan hiçbir şey olmaz” diyenler!

Attilâ İlhan’dan size gelsin.

Bakın ne diyor Attilâ İlhan:

“Bana 68 kuşağından insanların gelip ‘Bu halkla hiçbir halt olmaz’ dedikleri zamanlar oldu. Onlara cevabım hep aynı olmuştur: ‘Kemal Paşa hangi halkla yaptı?’ Kemal Paşa, bu halkla Milli Mücadele yapabildiyse, kabahati kendinde arayacaksın.”

DİN, SİYASET VE ALET ETMEKLE İLGİLİ İKİ YAKLAŞIM

YAKLAŞIM BİR: Beğenmediği bir siyasetçi camide Kuran okuduğunda “Gitti laiklik! Aha da dini siyasete alet ediyor” diye çırpınan kafa... Kendi tarafındaki siyasetçi camide Kuran okuyunca “Aman Allah’ım! Ne de güzel Kuran okuyor! Kuran işte böyle okunur” diyor.

YAKLAŞIM İKİ: Beğendiği siyasetçi camide Kuran okuduğunda “Elhamdülillah! Bunu da gördük” diye Allah’a şükreden kafa ise... Karşı tarafındaki siyasetçi camide Kuran okuyunca “Ama bunun yaptığı dini siyasete alet etmek... Ama bu pek samimiyetsiz...” diyor.