At martini bre Hasan

HASAN Celal Güzel, Radikal gazetesinde peş peşe döktürdüğü "yeniden milli mücadele" makaleleriyle...

Martini atıp, dağları inletmeye son sürat devam ediyor...

"Ceddin Deden / Neslin Baban / Hep Kahraman / Türk Milleti" marşı eşliğinde okunması gereken makalelerinde...

Sözcükleri "tank" gibi diziyor ve "Ermenilerden Özür Diliyoruz" diyen aydınlara saydırıyor da saydırıyor:

"Ciğersiz" diyor... "Sapı silik" diyor... "Aydın bozuntusu" diyor... "Diaspora’nın ellerine tutuşturduğu özür metnini sıkılmadan imzalayanlar" diyor... "Sözde aydın" diyor... "Kendilerini aydın diye takdim eden zavallılar" diyor... "Kompleksli aydın güruhu" diyor... "Aşağılık kompleksi içindeler" diyor...

Tabii "Ordu düşmanı" demeyi de ihmal etmiyor...

Soruyorum:

Yahu bu "Tank Hasan" değil miydi, 28 Şubat’ta Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı aslanlar gibi mücadele veren? Hatta o dönemde "ordu düşmanı" olduğu ithamıyla hapse düşüp mahpus damlarında gün sayan o değil miydi? Aslan kesilmemiş miydi o dönemde? Tabuları yıkmıyor muydu? Ve bu yaptığına "Şanlı Demokrasi Mücadelesi" demiyor muydu?

Peki ne oldu da 28 Şubat’ın "Demokrat Hasan"ı, 2008 Aralık’ının "Bozkurt Hasan"ına dönüşüverdi?

Şimdi de cevap veriyorum:

Bizim "Tank Hasan" gibiler, maalesef sadece sağ muhafazakarlığın hassas olduğu konularda, mesela "başörtüsü" konusunda baskı ortaya çıkınca "aslan demokrat" kesilirler...

Sağ muhafazakarlığın nasırına basılmadığı takdirde ise despotlaşırlar... Küfür kıyamet gırla giderler... Tahammülsüzleşirler... Demokrasiyi, düşünce özgürlüğünü, insan haklarını falan unuturlar...

Yani telaşa mahal yoktur...

Pek aşina olduğumuz bir "kendine demokrat vakası"yla daha karşı karşıyayız...

Hacı Yaşar için iki not

BİR: Eskiden zevk ü sefa içinde ömür tüketen bir adamın, dünya nimetlerinden elini eteğini çekip ihtida etmesi kimseyi ama kimseyi ilgilendirmez... Bu nedenle "Yaşar Alptekin ihtida etmiş" diye övünenlere ve dövünenlere "boşa kostaklanmayın" demek isterim...

İKİ: Eğer Yaşar Alptekin için, "Gözlerine baktım... Ağlıyordu... O halde samimidir" falan gibi laflar edilecekse... Entari giyip kameralar eşliğinde Eyüp Sultan’a gitmesine, bazı gafillere elini kolunu öptürmesine, ekran ekran dolaşıp "hacılık pi-arı" yapmasına bakıp "biraz samimiyetsiz mi ne?" demeye hakkımız olur...

2008 için kişisel döküm

2008’de düşmanlarımın sayısında, "yıllık ortalama düşman artışı"nın üzerinde bir artış kaydedildi...

2008’de Tayyip Erdoğan’dan uzaklaştıkça, tuhaf bir biçimde Deniz Baykal’a yaklaştım... Yine tuhaf biçimde Akif Beki’den uzaklaştıkça Baki Özilhan’a yaklaştım...

2008’de "Türkler ve Sinema Sanatı" konusundaki umutsuz ve karamsar tezlerim, maalesef biraz daha güçlendi...

2008’in son kısmı Hıncal Uluç’suz geçince... Hıncal Uluç’un kadrini kıymetini anlayıverdim ve "Allah başımızdan eksik etmesin" dedim...

2008’de Melih Gökçek’le 7 kere küsüp, 8 kere barıştım...

2008’de de durum değişmedi... 2133. kez "Sen nasıl değiştin birader?" sorusuna muhatap oldum...

2008’de de "Hasan oğlan"ın başbakanın uçağında ağırlandığını görüp, yazdığım yazıların "faydasız yazılar" olduğuna kanaat getirdim...

2008’de ben de "trend" belirlemeye kalkıştım: Kemal Kılıçdaroğlu ile Gürsel Tekin’i "star" ilan ettim...

Çetin Altan’ın paltosu

DOSTOYEVSKİ, "Hepimiz Gogol’ün paltosundan çıktık" diyerek, Gogol’ü Rus edebiyatının babası ilan etmiş ya...

Ben de Çetin Altan’ı, "köşe yazarı" adı verilen tuhaf mahlukların babası ilan etmeyi teklif ediyorum...

Madem Burhan Felek aramızda değil... Bedii Faik ununu eleyip eleğini astı... Necip Fazıl ile Peyami Safa Bey’ler öteki dünyaya göçtü... Cihat Baban artık yok... Ahmet Emin Yalman yok... Hüseyin Cahit Yalçın yok...

O halde durumu belirginleştirelim:

Şu anda yaşayan en epik, en eski, en marka, en lirik, en destansı, en görmüş geçirmiş, en polemikçi, en üslupçu, en bilindik köşe yazarımız Çetin Altan’dır...

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Çetin Altan’a verilen "Kültür ve Sanat Büyük Ödülü"ne bu açıdan yaklaşıyor...

Ve bir "çömez"i olarak, meslek büyüğümüzü kutlayıp uzun ömürler diliyorum...
Yazarın Tüm Yazıları