Asla yerlerinde olmak istemeyeceğim iki kişi

Yerinde olmak istemeyeceğim ikinci kişi ise Kemal Kılıçdaroğlu’nun danışmanıdır.

*

Kemal Kılıçdaroğlu’nun yerinde olmak istemezdim çünkü...

Bütün parametreler kaybedeceğini gösteriyor.

*

Kaybettiği andan itibaren olabilecekler şunlardır:

- 28 Mayıs akşamından itibaren partisinde kıyamet kopacak.

- Partiyi zapt etse bile tabanını zapt edemeyecek.

- Mağlubiyetin yegâne sorumlusu olarak ilan edilecek.

- Anında satışlar başlayacak.

- Gelmekte olanı göğüslemesi mümkün olamayacak.

- Attığı her adım, aldığı her karar sorgulanacak.

- Bol keseden dağıttığı vekillikler yüzünden başı belaya girecek.

*

Tam bir kâbus yani.

*

Kılıçdaroğlu’nun yerinde olmak istemezdim ama tut ki oldum.

Şimdiden şöyle bir plan yapardım:

28 Mayıs akşamı her şeyi bırakıp anında küçük bir sahil kasabasına yerleşme planı.

*

Kemal Kılıçdaroğlu’nun danışmanının yerinde de olmak istemezdim.

*

Çünkü...

Olay, öyle bir noktaya geldi ki...

Bir türlü kurtarmıyor.

*

Bir yeri örtüyorsun, başka bir yer açık kalıyor. Nereye yönelsen yönelmediğin tarafın hatırı kalıyor. Topluyorsun, bölüyorsun, çarpıyorsun, çıkarıyorsun olmuyor. Taktikler, stratejiler falan hiçbir işe yaramıyor.

*

Bu saatten sonra Kılıçdaroğlu’na yapılan danışmanlık, havanda su dövmekten başka bir şey değil.

Yeryüzünün en şanlı, en namlı, en büyük danışmanları bile artık bu olayı toparlayamaz.

AKŞENER’İ DİNLERKEN MIRILDANDIKLARIM

- Sanki CHP ile değil de İttihat ve Terakki ile ittifak yapmış gibi konuşuyor.

*

- Bak yine “istibdat” dedi. Milletin yüzde kaçı bu kelimenin anlamını biliyordur acaba?

*

- Sağ/muhafazakâr seçmene seslenmesini bilmiyor Meral Hanım. Net.

*

- Şevk yok, enerji yok, ateş yok. Sussa daha mı iyi olurdu acaba?

*

- Sanki “Ben yapacağım son şeyi yapayım da günah benden gitsin” der gibi bir hali var.

*

- Ufukta galibiyet görse çok daha ateşli bir nutuk atmaz mıydı?

*

- Muhalefet liderleri, kâğıda mahkûm olmamayı ve prompter kullanmayı ne zaman öğrenecekler acaba?

İŞTE BUNLAR HEP PANİKTEN

CEVDET Nasıranlı isimli bir avukatı, “seçim propagandası” yapmak üzere kendisine başdanışman yapmış Kemal Kılıçdaroğlu.

*

Cevdet Nasıranlı isimli bu şahsın, daha kısa bir süre öncesine kadar Erdoğan’a övgüler düzdüğü paylaşımları ortaya çıktı.

*

Paylaşımlara baktım:

Adam CHP’ye vurdukça vurmuş, Erdoğan’ı da övdükçe övmüş.

*

Sanırım şahsın bu performansını beğendi Kılıçdaroğlu.

*

“Hadi şimdi bizi övdükçe öv, Erdoğan’a da vurdukça vur” demiş midir acaba?

ALİ BABACAN ŞİMDİDEN REİS’E ÇALIŞMAYA BAŞLADI

ALİ Babacan, iki açıklamayla ortalığı karıştırdı:

*

- BİR: “Eğer Cumhur İttifakı, Anayasa değişikliği konusunda ‘Gelin beraber çalışalım’ derse ona hazırız” diyerek muhalefetin ayarını bozdu.

*

- İKİ: “15 milletvekili arkadaşımızın 15’i de hakkıyla seçilmişlerdir. Bu konuda en ufak kaygımız yok” diyerek CHP’lilerin moralini bozdu.

*

Erdoğan’ın işine yarayacak türde açıklamalar yapmak için insan ikinci turun bitmesini ve Erdoğan’ın kazanmasını bekler yahu.

Bu ne acele?

İKİSİNİN YERİNDE OLMAK İSTERDİM

SİNAN Oğan ve Ümit Özdağ.

Nasıl keyifliler. Nasıl eğleniyorlar. Nasıl mutlular. Nasıl içten gülüyorlar. Nasıl stresten, gerilimden uzaklar. Nasıl hafiflemişler.

*

Şu anda yerlerinde olmak istediğim kişiler onlardır.

*

Hiç değilse 28 Mayıs’a kadar keyfini çıkarırdım olayın. Oh mis.

TAYYİP ERDOĞAN’I ÇOK HAFİFE ALDILAR

- Erdoğan’ın bir seçim kazanma makinesi olduğunu unuttular.

*

- Halkla kurduğu bağın tamamen koptuğunu sandılar.

*

- Miting meydanlarında yaptığı konuşmaların gücünü fark etmediler.

*

- Miting meydanlarında gösterdiği “Yaptıklarımız/Yapacaklarımız” videolarına bir göz atmaya tenezzül etmediler.

*

- Deprem bölgesini bir numaralı meselesi haline getirdiğini göremediler.

*

- Kılıçdaroğlu ile HDP arasındaki iletişimi kullanamayacağını zannettiler.

*

- Erdoğan’ı çok hafife aldılar, ona karşı yepyeni bir taktik geliştiremediler.

CÜBBELİ BİLE KAFA BULUYOR

KEMAL Kılıçdaroğlu’nun dört partiye bol keseden milletvekilliği vermesiyle bizim Cübbeli bile kafa bulmaya başlamış.

*

Şöyle demiş Cübbeli:

*

“Bizim sağcılar iyi bir kazık attılar CHP’ye. 2 puanları yok ama 34 milletvekili aldılar CHP’den. Sağcılarda kazık atma huyu gelişmiştir. Bu solcular ne zaman akıllanacak?”

*

Hahahaha!

İlahi Cübbeli. Hiç güleceğim yoktu valla.

AH NURİ BABA AH

ŞÖHRETİNİN ilk evresi siyah beyazdı Nuri Sesigüzel’in.

*

Tanık olanlar anlatırdı: 1960’lı yıllarda Urfa’ya gittiğinde yer gök inlermiş. Adım atamazmış kalabalıktan.

*

Bir tür İbrahim Tatlıses şöhreti...

Erken dönemin İbrahim Tatlıses’iydi Nuri Baba.

*

60’lar, 70’ler... Şöhretinin zirvesiydi. “Kara Kaş Gözlerin Elmas” türküsünü ne de güzel söylerdi. Filmler çevirmişti. Türkülü filmler. “Bir Yiğit Gurbete Gitse” filminin afişini sinemada görmüşlüğüm vardır benim.

Vay be! Amma yaşlanmışız.

*

80’lerde azıcık unutuldu. 90’ların ortasından sonra ise benim de içinde yer aldığım Kanal 7 ekranlarına çıkarak yeniden popüler oldu.

*

Biraz samimi de olduk o dönemde.

Muhabbet ehliydi. İkram etmeyi pek severdi. Kebap işini iyi bilirdi. Kendisine iyi bakardı. Hatıra anlatmayı sevmezdi. Sanat piyasasının dedikodusunu yapmazdı. Bir yazıhanesi vardı. Orada misafir ağırlardı.

*

Epeydir temasım yoktu kendisiyle.

Vefat ettiğini öğrendiğim anda hatıralarımdaki yerini kontrol ettim ve şöyle dedim: İyi bilirdim. İyi bilirdim. İyi bilirdim.