Paylaş
Bu haber, bu bilgi, bu iddia doğruysa hemen alarm zilleri çalmalıdır.
-
Neden?
Şundan dolayı:
-
Tarikat ve cemaatler:
Hiyerarşik yapılardır. İtaate dayalıdırlar. Tek tip insana yönelirler. Sorgulatmazlar. Manevi önderliği esas alırlar.
-
Askerlik mesleğinde de durum aynıdır:
Disiplin her şeyin başıdır. Hiyerarşi bir numaralı konudur. Emre itaat çok önemlidir. Komutanın mutlak otoritesi vardır. Emirler sorgulanmaz.
-
Cemaat ve tarikat kışlaya girerse doğal olarak...
İki farklı otorite ortaya çıkar. İki farklı hiyerarşik düzen ortaya çıkar. İki farklı emir ortaya çıkar. İki farklı adanmışlık ortaya çıkar. İki farklı disiplin ortaya çıkar.
-
Kısacası bir Nurcu toplantısına herhangi bir kişi katılırsa bir şey olmaz ama bir teğmen katılırsa bunun çok tehlikeli sonuçları olabilir.
-
Bakınız: FETÖ denilen belanın 15 Temmuz kalkışmasıyla biten tüm macerası.
BURAK ELMAS’IN HAKAN ŞÜKÜR YAKLAŞIMI
HAKAN Şükür’le ilgili olarak şöyle demiş Burak Elmas:
*
“Görüşlerimiz farklı olabilir. Herkes hata yapabilir. Onun Galatasaray’a hizmet verdiğini söylemekte bir sakınca yok. Siyasete katılmasını bir hata olarak görüyorum.”
*
Burak Elmas’ın bu yaklaşımıyla ilgili üç şey söyleyeceğim:
*
- BİR: Hakan Şükür’le görüş farklılığından söz edilemez. Çünkü Hakan Şükür’ün sorunu görüşleri değil ki. Hakan Şükür, ülkede darbe yapmak isteyen bir terör grubunun faaliyetlerinde kullandığı bir aparat.
*
- İKİ: Hakan Şükür, bir hata yapmış ve hatasından dönmüş değil ki. Ülke yönetimine el koymaya çalışan terör örgütüne desteğini sürdürüyor. Örgütten uzaklaşmış, etkin ya da etkin olmayan bir pişmanlık içinde değil.
*
- ÜÇ: Hakan Şükür’ün önemli bir futbolcu olduğu bir gerçek. Galatasaray’a önemli katkılar sunduğu da bir gerçek. Bunları ifade etmekte hiçbir sorun yok. Yeter ki kendisinin terörle arasına mesafe koymadığının söylenmesi ihmal edilmesin.
BU FOTOĞRAFI ÇEKEN MUHABİRE ÖVGÜ
MAÇ bitmiş. Kameralar yere konmuş. Fotoğraf makineleri indirilmiş. Ancak Faruk Koca’nın tehlikeli bir şekilde saha içerisinde ilerlediğini fark eden Anadolu Ajansı’nın fotomuhabiri Emin Sansar, anında makinesini kaldırmış. Fotoğrafı çekmiş. Ve üç saniyelik sezgiden ortaya bu müthiş fotoğraf çıkmış.
Anadolu Ajansı Genel Müdürü Serdar Karagöz’den dinledim bu öyküyü. Serdar Karagöz, hemen arayıp kutlamış fotomuhabirini. Bir bilgi daha: Bu etkileyici fotoğraf, sadece Türk basınında değil Times’tan Bild’e dünya gazetelerinde de manşet oldu.
Emin Sansar’ı bu büyük başarı nedeniyle yürekten kutluyorum.
HALİL UMUT MELER RÖPORTAJI OLAY OLDU
DÜN nereyi açsam, nereye baksam Hürriyet Spor Müdürü Mehmet Arslan’ın Halil Umut Meler röportajı vardı. Her yerde manşet. Her yerde gündem.
Röportajın doğurduğu tartışmaları bir tarafa bırakarak söylüyorum: Halil Umut Meler, kendisini çok düzgün ifade eden bir hakemimiz. Tertemiz bir Türkçeyle konuşuyor. Efendiliğinden hiç ödün vermiyor. Bu yönü çok dikkatimi çekti.
İSTANBUL ADAYLARI ÜÇE İNMİŞ DURUMDA
İYİ haber alan kaynaklarıma göre AK Parti’nin İstanbul aday adaylarının sayısı üçe inmiş. Önem sırasına göre değil alfabetik sıraya göre veriyorum üç ismi:
BİR: Ali Yerlikaya.
İKİ: Murat Kurum.
ÜÇ: Tevfik Göksu.
Ali Yerlikaya - Murat Kurum - Tevfik Göksu
ÜÇ ANKARA ADAYINI NEREDE, NASIL GÖRDÜM
MURAT Köse, Turgut Altınok, Hakan Han Özcan. Üçünün de ismi AK Parti Ankara aday adayı olarak geçiyor. Hatta Köse açıkça, Altınok imayla bunu deklare etti.
Üçü de Budapeşte dönüşü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı karşılamaya havalimanına gelenler arasındaydı.
*
“Ne var bunda? Üçünün de görevleri gereği Cumhurbaşkanı’nı karşılamaları gayet doğal. Ayrıca aday adayları olmaları nedeniyle de karşılamışlardır” diyebilirsiniz.
*
Hayır, hayır. İlginç olan burası değil. Şurası:
*
Ben bu üç ismi gördüğümde karşılama bitmişti. Üçü birlikteydi. Yan yanaydı. Dostane bir görüntü veriyorlardı. Üçünün de yüzünde gülümseme vardı. Üçü de birlik beraberlik görüntüsü çiziyordu. Bunu da poz olsun diye değil doğallıkla yapıyorlardı.
*
Ben görüntüde de olsa siyasetin, adaylığın, rekabetin böyle olanını seviyorum.
TATSIZ BİR BOŞANMA GİBİ
İYİ Parti ile CHP’nin ayrılığı nasıl bir ayrılık?
Şöyle bir ayrılık:
*
Aşırı tatsız bir boşanma süreci gibi.
Eldeki tüm olanaklar kullanılıyor, ağza her gelen söyleniyor, barışmaya asla kapı aralanmıyor, çocukların velayetiyle ilgili kanlı savaşlar veriliyor, akrabalar işin içine karıştırılıyor, fotoğraflar ortaya seriliyor, avukatlar aracılığıyla demeç savaşları veriliyor falan.
*
Boşandıktan sonra mahkemeden el ele tutuşarak çıkan Mehmet Aslantuğ / Arzum Onan çiftinden zerre kadar ilham almamışlar.
Paylaş