Andımız

“Andımız” tartışmasının üzerinden öyle uzun zaman geçti ki...

Siyasi pozisyonlar allak bullak oldu.

*

İşte tam da bu nedenle...

“Andımız” konusunda...

Siyasi partilerin konuşma zamanı.

*

Mesela “Dostlarımız”, ne diyorlar bu konuda?

- CHP ne diyor?

- HDP ne diyor?

- Babacan ne diyor?

- Davutoğlu ne diyor?

- İYİ Parti ne diyor?

- Bekaroğlu ne diyor?

- Cihangir Bey ne diyor?

Birer minik açıklama yapsalar da öğrensek.

*

Tabii atlamayalım...

İktidar cephesi...

Yani AK Parti... Yani MHP...

Onlar ne diyorlar acaba?

Onlar da minik bir açıklama yapsalar da öğrensek.


KÖTÜ GÜNLERİ GERİDE BIRAKTIK

AŞIYI bularak hepimizin gururu olan Uğur Şahin Hoca, bir açıklama yapmış.

Dediği şu:

*

“Korona, akla gelebilecek en kötü salgın değil. Bizi daha yıkıcı salgınlar bekliyor”.

*

Aklıma hemen bir internet geyiği geldi:

*

“Çok şükür kötü günleri geride bıraktık. Şimdi sırada daha kötü günler var”.

DİKENE TİKEN DEDİĞİ ANDA TAMAM DEDİM

ERKAN Petekkaya’nın övgüme mazhar olacak tarafları çok az.

Çünkü çabuk parlıyor, öfkesini kontrol edemiyor, inişleri ve çıkışları arasındaki mesafe biraz fazla devasa falan.

Bir ara bana karşı da bir çirkinleştiği olmuştu.

Neyse...

*

Dediler ki...

Dizisinde bir türkü söylüyor, öyle böyle değil.

Açtım, baktım.

Hem çalıyor hem söylüyor:

*

“Yollar seni gide gide usandım / Ayağıma diken battı gül sandım”.

*

Çok güzel, çok içten, çok efkârlı söylemiş gerçekten de... Hele “diken” kelimesini “tiken” diye telaffuz ettiğini duyunca... “Tamam” dedim, “İşte budur”.

BEN DE ÇEKTİM

DÜN minik bir alışverişe çıktım Nişantaşı’nda.

*

Vitrinlere bakarak ilerlerken...

Baktım, karşı kaldırımda kadınlı erkekli kalabalık bir grup, telefonlarıyla benim olduğum bölümün fotoğrafını çekiyorlar.

*

“Neler oluyor? Tarkan mı geçiyor yanımızdan yöremizden? Nedir bu patırtı” derken...

Kafayı bir kaldırdım ki...

Rengârenk ayıcıklarla dolu bir apartman!

*

- Racona ters olduğunu bildiğim halde...

- Delikanlıyı bozacağını düşündüğüm halde...

- “Ya biri görürse” diye kaygılandığım halde...

Hemen attım kendimi karşı kaldırıma...

Ben de fotoğraf çekenler kervanına katıldım.

*

Bu ayıcıklı apartmanı oluşturan deterjan markasını kutluyorum:

Hakikaten iyi iş çıkarmışlar.

Fotoğraf çekmeden geçmek imkânsız!

BÜNYEM KALDIRMAZ

- Yeni bir restoran ve kafe kapatmasını...

- Yeni bir Ercüment Ovalı vakasını...

- Yeni bir “Çinli dolandırıcılar” haberini...

- Yeni bir Şeyma Subaşı rüzgârını...

- Yeni bir Deniz Çakır skandalını...

Bünyem kaldırmaz.


YILDIZ TEYZE AÇIKLAMASI

DÜN yazdığım “Torununa süt alamayan viskici teyze” başlıklı yazım üzerine CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba aradı.

*

Veli Ağbaba’nın söyledikleri şunlar:

*

“Yıldız Hanım’ın konuştuğu toplantı, bizim emekliler toplantısıydı. Yıldız Hanım da bir emekli. 2 bin 600 lira maaş alıyor. Gerçekten geçim sıkıntısı yaşıyor. İki oğlu var, ikisi de işsiz. İçtiği içki de en ucuz içki... Özel bir günde oğluyla beraber hediye bir viski içmiş. Bu durum onun geçim sıkıntısı çektiği gerçeğini değiştirmez”.

*

Tarafsız yayıncılık ilkesi gereği...

Veli Ağbaba’nın bu açıklamasını yansıtmayı görev biliyorum.

*

Bu arada...

Şunu da vurgulamakta yarar var:

*

Benim eleştirdiğim şey, Yıldız Hanım’ın viski içmesi değildi. İnsanların yaşam tarzı, asla eleştiri konusu olmaz, olmamalı.

Benim eleştirdiğim şey, “Toruna süt alamamak” ile “Viski içmek” arasındaki çelişkiydi. Dikkat çekmek istediğim şey buydu.

*

Yıldız Hanım’a “yaşam tarzı” üzerinden, “alkol” üzerinden saldırı yapılmasını asla doğru bulmam, bulamam, bulmuyorum.