‘Alçak’ ve ‘şerefsiz’ demenin etkisine dair

AMERİKAN gizli belgelerinde bir iddia yer alıyordu.

Haberin Devamı

Buna göre:
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, uluslararası bir toplantıda “Doğan Grubu’nun işi bitiyor, hisselerini satın” anlamına gelen bir laf etmiş.
Nereden baksan dört dörtlük bir skandal...
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, konu gündeme gelir gelmez bir açıklama yaptı ve iddiayı yalanladı.
Ancak...
Bakan Şimşek yaptığı açıklamada “İspatlamayan alçaktır” demedi, “İftirayı atan şerefsizdir” demedi, “gürültü” çıkarmadı.
Sonunda ne oldu?
Ne olacak?
Bakan’ın açıklaması, “etkili” bulunmadı, “inandırıcı” bulunmadı.
Hatta bazı meslektaşlarımız Şimşek’in açıklamasının hafifliğine dikkat çekerek “iddia”nın doğru olma ihtimalinin yüksek olduğunu bile yazdılar.
* * *
Açıklamasının yarattığı etkinin hayli düşük kaçtığını gayet iyi bir şekilde kavrayan Bakan Mehmet Şimşek, tuttu yeni bir açıklama yaptı.
Bu kez Başbakan Erdoğan’dan ders almış gibiydi:
“Söylenenlerin alayı iftira” dedi.
“Bu iddiayı ortaya atan alçaktır” dedi.
“İspatlarsanız koltuğumda bir gün bile durmam” dedi.
“Doğan Grubu’na karşı özel bir husumetimiz yok” dedi.
* * *
Gelelim kıssadan hisseye...
Demek ki neymiş?
Bu memlekette inandırıcı ve etkileyici olmak için, “İspatlayamayan şerefsiz ve alçaktır” çekmek bir zorunlulukmuş.

Haberin Devamı

Taraf’ın matbaa borcu

TARAF Gazetesi her durumda askere karşı, bazı durumlarda da Başbakan’a karşı dik duruş sergiliyor.
Özellikle gazetenin başındaki ismin yazıları, bir tür “rest çekme destanı” gibi. “Askere de posta koyarız, Başbakan’a rest çekeriz” türü fiyakalı yazılar...
* * *
Ama “Gazeteciler.com”da Cenk Öz imzalı bir yazıda verilen bir bilgi ve sorulan sorular, bu fiyakayı bozacak cinsten.
Cenk Öz önce şu bilgiyi veriyor:
“Taraf Gazetesi bugüne kadar hükümetle yakın ilişki içinde olan büyük medya gruplarının tesislerinde basıldı”.
Ardından da Ahmet Altan’a soruyor:
-  Taraf Gazetesi’nin matbaa işlerinden dolayı bu gruplara borcu ne kadar?
-  Bu borçları tahsil etmeye çalışan medya gruplarına karşı bizzat Ahmet Altan, Taraf’ın sürdürdüğü yayın politikasını bir pazarlık aracı olarak kullanmış mıdır?
-  Alacaklarını tahsil edemeyen medya gruplarına, ‘Bir el devreye girdi/Taraf’ın basımını engelledi’ türü tehditlere yeltendi mi?
Bu soruların cevaplanması gerekiyor.
Çünkü bu sorular cevapsız kalırsa, Taraf Gazetesi’nin hükümet yanlısı medyayı, “Bizden alacaklarınızı isterseniz biz de sizi ‘Taraf’ın basımını engelleyen karanlık el’ olarak itham ederiz” diye tehdit ettiği ithamı ortada kalmış olur.

Haberin Devamı

AK Parti’ye düşen görev

İSRAİL’DE büyük yangın çıkmış. 40’tan fazla kişi yanarak can vermiş. Hükümet İsrail’e yardım eli uzatmış...
Ve bu bilgiler, hükümete yakın bir internet sitesinde haber olarak yayınlanmış.
Buraya kadar her şey normal...
Ama bu haberin altına yazılan okur yorumları, hiç de normal değil.
* * *
Kimi “Yanarak ölen Yahudilere hiç üzülmedim” diyor.
Kimi “Başbakan yardım talimatı vererek yanlış yaptı” diyor.
Kimi “Bir hayvan dahi acı çekse üzülürüm, buna üzülmem” demiş.
Kimi, “Bırakın tatlı su Müslümanlığını artık. Kâfire karşı izzetli, mümine karşı merhametliyiz” demiş.
Kimi “Bu Allah’ın İsrailoğullarına verdiği bir afettir. Sonun başlangıcıdır. Tarihte tüm azgın kavimler bir biçimde helak olmuştur” demiş.
* * *
Bunlar apaçık ırkçı yorumlar.
Yeni 6-7 Eylül olaylarını tetikleyecek potansiyele işaret eden tehlikeli yorumlar.
AK Parti hükümetinin İsrail politikasının, taraftarlarından bir kısmında böylesi ırkçı sapmalara yol açtığı görülüyor.
O zaman AK Parti hükümetine bu sapmalarla mücadele etme görevi düşmektedir.
“İsrail’e çakarak puan kazanma”nın tadı, bu tür sapmalarla mücadele etmeye engel olmamalıdır.

Haberin Devamı

Şu üç cümleyi artık duymak istemiyorum

1- Çincede kriz ve fırsat sözcükleri aynıdır: Gerçekten de Çincede kriz ve fırsat aynı sözcükle mi ifade ediliyor? Bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey varsa o da şudur: Ekonomik krizin başımıza bela ettiği bir cümledir bu... Krizi fırsata çevirmek isteyenleri gaza getirmek için o kadar çok kullanıldı ki, artık sadece olumsuz etki yaratıyor.
2- Duran saat bile günde iki kere doğruyu gösterir: Beklemediği kişiden işittiği doğru karşısında kendisini rahatlatmak isteyen cingözlerin tutundukları cümle... “Adam haklı beyler” demeyi kendilerine yediremeyenler, “duran saat” benzetmesiyle durumu idare etmeye çalışıyorlar. Bu nedenle hakkaniyetsizlerin sığınağı gibi...
3- Abdestimden şüphem yok ki namazımdan şüphem olsun: Bir kere söylense enteresan bulunabilir, iki kere söylense idare edilebilir... Ama her defasında hep aynı deyime başvurulursa en başta deyime haksızlık edilmiş olur. Mesela arada “Çiğ yemedim ki karnım ağrısın” dense...

Haberin Devamı

İsimleri karıştırmışım

DESTURSUZ magazin bağına giren bir yazarın başına ne gelirse, benim de başıma o geldi.
Magazin dünyasının ünlü isimlerinin çocuklarının adını karıştırmışım.
Dünkü yazımda Ali Sadi’yi, Cem Özer/Nurgül Yeşilçay çiftinin oğlu olarak yazdım.
Oysa Ali Sadi, Mehmet Ali Erbil/Tuğba Coşkun çiftinin oğlunun adıdır.
Cem Özer/Nurgül Yeşilçay çiftinin oğlunun adı ise Osman Nejat’tır.
Düzeltip özür diliyor, hem Ali Sadi’ye, hem de Osman Nejat’a uzun ömür diliyorum.
Bu arada dersimi aldım, ediyorum ezber:
Gülben Ergen/Mustafa Erdoğan çiftinin oğlunun adı Atlas’tır, Deniz Akkaya’nın kızının adı Ayşe’dir, Okan Bayülgen’in kızının adı İstanbul’dur, gerçi büyüdü ve kimse karıştırmıyor ama ben yine de yazayım Hülya Avşar’ın kızının adı Zehra’dır, Kaya-Feraye çiftinin oğlunun adı Kaya’dır...

Haberin Devamı

Bir film, üç yorum

Müjdat Gezen’in başrolde yer aldığı “Memlekette Demokrasi Var” filmi hakkında şu üç yorumu peş peşe okuyalım:
-  BİR: “Senaryo son derece başarılı... Karakterler büyük bir ustalıkla seçilmiş, sanatçılar da müthiş bir doğallığı yakalamış oldukları için zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz”. (Ruhat Mengi. Vatan Gazetesi)
-  İKİ: “Ortaya ne çıkmış? Televizyon filmi tadında son derece demode bir yapım... Klişe diyaloglar, abartılı oyunculuklar, akmayan bir hikâye”. (Uğur Vardan. Radikal Gazetesi)
-  ÜÇ: “Neresinden tutsanız elinizde kalacak kadar içi boş. Recep İvedik’in gaz çıkarması ne kadar komikse, bu filmde de o türden komiklikler var”.
(Ali Koca. Zaman Gazetesi)
* * *
Biri “övgüye boğan”, biri “soğukkanlı eleştiren”, diğeri ise “yerin dibine batıran” bu üç yorumu okuyunca şöyle dedim:
Allah sadece tek yoruma maruz kalan sinema seyircisine acısın. İyi ki memlekette demokrasi var.

Yazarın Tüm Yazıları