AKP’deki Vahhabiler

Flaş... Flaş...ABD’li bir araştırmacı, "AKP’de üç Vahhabi var" dedi.

"Araştırmacı", üç Vahhabinin adını da verdi:

BİR: Maliye Bakanı Kemal Unakıtan.

İKİ: Başbakan Danışmanı Cüneyd Zapsu.

ÜÇ: TMSF Başkanı Ahmet Ertürk.

"Araştırmacı", bu dikkat çekici iddiasını, ABD’de örgütlü bir düşünce kuruluşunda dile getirdi.

Düşünce kuruluşunda görevli diğer araştırmacılar da "AKP’nin Vahhabilik ve Selefilik’in etkisi altında kaldığını" öne sürdüler.

Evet, çarpıcı iddia bu!

Tepeden tırnağa anti-AKP kesilenlerin ve Amerika eliyle AKP’yi vurmak gibi bir fırsatı kaçırmayacak olanların çok hoşuna gidecek, fazlasıyla kullanışlı bir iddia!

***

Ancak iddianın bir gerçekliği yok.

Çünkü...

Eğer bu iddiaya inanacak olursak...

Şu soruların da yanıtını vermemiz gerekir:

BİR: ’Tarikat terbiyesi’nden geçtiğini çok iyi bildiğimiz "Kemal Abi", nasıl oluyor da tarikat anlayışını küfür gibi algılayan Vahhabi mezhebine mensup olabiliyor?

İKİ: Eşi kadın erkek karışık, üstelik başı açık namaz olayına karışmış bir Cüneyd Zapsu, nasıl oluyor da kadına araba kullanmayı bile yasaklayan bir anlayışın üyesi olabiliyor?

ÜÇ: En son Pink Floyd’un babası Roger Waters konserinde binlerce kişinin arasında sallanan TMSF Başkanı Ahmet Ertürk, nasıl oluyor da, "tef" dışında bir enstrümanı "zinhar küfürdür" diye niteleyen Vahhabi anlayışına sahip olabiliyor?

Kısacası...

Saçmalık, Amerika’dan da gelse saçmalıktır.

***

Peki nasıl oluyor da bir "Amerikan düşünce kuruluşu", böyle bir saçmalığa imza atabiliyor?

Hemen söyleyelim:

Amerika’da örgütlü ve işi "Menfaat temin etme amacıyla bilinçli manipülasyon" olan bir düşünce kuruluşu var.

Kimin hesabına çalıştığı belli olan bu kuruluş, düzenli aralıklarla AKP karşıtı tezvirat yapıyor.

Lütfen "Frank Gaffney Jr." ve "Michael Rubin" isimlerini not alın.

Bir de "Güvenlik Politikası Merkezi" adlı kuruluşu...

İşin içinde bu isimler ve bu merkez varsa, aman, manipülasyona dikkat!

Bir yaz planı

AKŞAMÜZERİ DVD pazarına çıkılır.

Tezgaha yeni düşen "Şark Ekspresi’nde Cinayet" adlı film satın alınır.

Gecenin ilerleyen dakikalarında Agatha Teyze’nin başyapıtından uyarlanan film izlenir...

Filmin en başındaki Kandilli İskelesi’nde otlatılan koyunlar, eski bir Boğaz vapuru, İstanbul’un bozulmamış silueti, Pera Palas’ın lobisi ve Sirkeci Garı gibi görüntülere meftun olunur...

Filmdeki olağanüstü entrika ise işin bonusudur.

Ertesi gün...

Önce Kandilli İskelesi’nde küçük bir keşif çalışması yapılır.

Ardından Pera Palas...

Ve en son Sirkeci Garı...

Garda hálá bozulmamış "Orient Ekspres" adlı gar lokantasında leziz bir akşam yemeği yenir...

İddiaya giriyorum: Sonuç, bir haftalık kafa şişiren Bodrum tatilinden kat be kat daha iyidir.

AKP kampında kim ne dedi

Bu yılki kamp gösterdi ki, partimizin yeni Kürşad Tüzmen’i, Necati Çetinkaya’dır. Üstelik Necati Bey, göbeğini içeri çekmeye de tenezzül etmemiştir. (Adı bizde saklı bir Ankara Milletvekili.)

Allah’tan dünyanın her yanında "uzun şortla denize girme" modası baş gösterdi de "Haşema" sorununu çözdük. (Adının baş harfi B. olan bir milletvekili.)

Otelin en üst katında Papermoon taklidi bir İtalyan lokantası varmış, bu akşam orada yemek yemeye ne dersiniz? (Partinin genç milletvekillerinden biri.)

Vallahi de billahi de bilinçli bakmadım. Bir anda gözüm kaydı. (Havuzda Rus kadın turistlere bakarken paparazzilere yakalanan milletvekili.)
Yazarın Tüm Yazıları