Teşekkürler

Bana gelen mesajlarınızdan çıkardığım sonuçlar şunlardır:

Okurlarımın yüzde 20’si "cemaat" ekolündendir. Yüzde 15’i "Tayyip en delikanlı abimizdir" hareketindendir. Yüzde 1’i Frankfurt Okulu’na mensuptur. Yüzde 1’i Habermasçı, yüzde 0.5’i Derridacı’dır. Yüzde 28’i "Kim ulan bu Ahmet Arsan" akımındandır. Yüzde 3’ü İHL Sözlük’e bağlıdır. Yüzde 2’si Sezai Bey’ci, yüzde 6’sı İsmet Abici’dir... Geriye kalanlar gruplar üstü entelektüeldir...

Yarısından çok fazlası erkektir... Erkeklerin çoğu sakallıdır... Laik, Kemalist, çağdaş yaşamcı ve kadın okur sayımın durumu hayli acıklıdır...

Bizim mahallede dedikodu, fitne-fesat ve uçkur söylentileri almış başını gitmiş! "Ahmet Arsan Abi! Biliyor musun, falanca milletvekili ile falanca mankenin ilişkisi varmış" diye mesajlar bile aldım... Yani bizim mahallenin fitne fücurları, bana bir tür "İslami kesimin Kenan Erçetingöz’ü" muamelesi yapmaya merak sarmış durumda...

Şaştım kaldım: Ben burada "Bizim Mahalle"yi, "Karşı Mahalle"ye anlatmak üzere konuşlanmış iken, bir de ne göreyim: Meğer ben "Bizim Mahalle"ye, "Bizim Mahalle"yi anlatmak durumunda kalacak imişim... Ertuğrul Özkök, dikkat! Hürriyet okurları içinde çokça İslamcı var...

Ve türbanlılar da detoksu keşfetti

Dr. Mehmet Öz’e sinir olurum. İnsan hayatında "genç kalmak" dışında başka bir ideal olamazmış gibi davranan bu evrensel adamın daha lokal versiyonu olan Dr. Ender Saraç’a da sinir olurum.

Bana gelen dedikodulara göre, "Hiç ölmeyecek gibi yapmak" ideolojisinin yerel gurusu Ender Saraç, ehli dünya kadınlardan sonra şimdi de sözde ahiret ehli olan türbanlı kadınlarımız tarafından keşfedilmiş.

Türbanlı kadınlarımız, Ender Saraç’ın Levent’teki "Hay Güzellik Merkezi"ne gidip, çeşitli detoks ve arınma yöntemleriyle kendilerine geliyorlarmış.

Ender Saraç’ın gelişmiş makinelerine girip vücutlarındaki yağ oranlarının saptanmasını sağlayan türbanlı kadınlar, Saraç gözetiminde sıkı diyetler yapıyorlarmış...

Ben bu hikayeyi bizim mahallenin cami cemaatinden Hacı Hayri Amca’ya anlattım. Gözlerini faltaşı gibi açarak çok yakın gelecekteki bir felaketi haber verdi: "Başımıza taş yağacak evlat".

İslamcılara ve laiklere önerdiğim tek kitap

Resul Tosun, camianın bilinen isimlerindendir...

Hayatı diğer İslamcıların hayatına benziyor:

Tokatlı yoksul bir köy çocuğu iken imam-hatipte okudu... Tokat’ta MTTB’li oldu, Akıncı oldu... İstanbul’a geldi... 70’lerin sonunda Fatih’te Akıncılık yaptı... 80’lerde Medine’de İslami ilimler okudu... Sonra yayıncılığa geçti, haftalık "Yörünge" dergisini çıkardı... En sonunda ise AKP Tokat Milletvekili olarak Meclis’e girdi... Son seçimde aday gösterilmedi... Şimdi Yeni Şafak’ta yazı yazıyor...

*

Birkaç gündür Resul Tosun’un Etkin Kitaplar adlı yayınevinden çıkan "Ne Süleyman’a Esiriz, Ne Selim’in Kuluyuz" adlı kitabını okuyorum...

Ben bu kitabı, hem İslami kesime, hem de laik kesime öneriyorum...

Eğer İslami kesime mensupsanız...

Kitabı okuduğunuzda gençlik yıllarınıza gidecek, "İslami nostalji" yaşayacak, "Nereden nereye" diyecek ve hüzünlü hüzünlü gülümseyeceksiniz...

Eğer İslami kesimden alabildiğine uzaksanız...

Kitabı okuduğunuzda, bugün iktidarda olan etkin isimlerin, hangi mücadelelerden geçtiklerini, hangi sınıfsal tabana yaslandıklarını, nasıl bir eğitim aldıklarını ve nasıl değiştiklerini gayet iyi kavrayacaksınız...

Ne diyelim? Elinize sağlık Resul Tosun...

Eriyip giden üç cemaat

"Cemaat" denilince artık akla sadece "Fethullah Gülen Cemaati" geliyor.

Oysa eskiden böyle değildi.

Mesela "Süleymancılar" vardı... Mesela "Işıkçılar" vardı... Mesela "İskenderpaşa Cemaati" vardı...

"Süleymancılar", liderleri öteki dünyaya irtihal ettikten sonra fetret devrine girdiler. Liderlik çekişmesi, kardeş kavgası falan derken bölünüp etkisizleştiler.

"Işıkçılar", İhlas Finans’ı batırıp TGRT’yi sattıktan sonra neredeyse sıfır noktasına geldiler.

"İskenderpaşa", okulları, hastaneleri ve sayısız şirketleri ile güçlü bir cemaatti. Ancak cemaat, şirketleri özelleştirdi... İSPA, Fuzul Otomotiv, ASFA Okulları, Medipol Hastaneleri, artık cemaat malı değil...

Gitti hadis geldi okey

Eskiden bizim mahallede şöyle bir adet vardı:

Radikal bir hoca bulunur, evlerden birinde toplanılır, demli çaylar eşliğinde "hadis", "tefsir" ya da "siyer" dersleri yapılırdı...

Böylece "malayani"den, yani "boş işler"den uzak durulmuş olunurdu.

Ancak son dönemde mahallemizin erkeklerini "malayani" esir almış durumda...

Artık bizim mahallenin erkekleri, Tophane kahvelerini istila etmiş durumdalar.

İş çıkışı soluğu kahvelerde alan mahallemizin erkekleri, gece yarılarına kadar okey oynuyorlar...

Ne kadar AKP’li gazeteci, belediye meclis üyesi, yayıncı, il genel meclisi üyesi, AKP ilçe teşkilatı üyesi varsa... Hepsi ama hepsi kahvelerde...

Bilmem, Tayyip Bey bu işe ne der?

Bunları biliyor muydunuz

Haşema’nın açılımının "Hakiki Şeriat Mayosu" olduğunu...

Marka ayakkabı giyen yeni dönemin dindar erkeklerinin, camilerde marka görünmesin diye ayakkabılarındaki etiketleri söktüklerini ya da ayakkabılarını korumalara teslim ettiklerini...

Bazı din alimlerinin, içinde büyü var diye Harry Potter’ı haram ilan ettiklerini...

Ömer Çelik’in artık Papermoon’u terk etme kararı aldığını ve bu doğrultuda yeni mekan arayışlarına başladığını...

İnternet ortamında bir araya gelen bazı grupların "Sezen Aksu umreye gitsin" kampanyası başlattıklarını...

İslami kesimde

Modalar Demodeler


DEMODE Taha Kıvanç...

MODA Ahmet Arsan...


DEMODE Kuran kursu...

MODA İngilizce kursu...


DEMODE İbrahim Sadri...

MODA Recep Demirkaynak...


DEMODE Müslüman Gençlik...

MODA Genç Siviller...


DEMODE Balayında umreye gitmek...

MODA Balayında Maldiv Adaları’na gitmek...


DEMODE Yayın organına abone yapmak...

MODA Yayın organını toptan satın almak..
Yazarın Tüm Yazıları