Ayrıca "Haber7.com"da yazılar yazar, hem de çekinmesiz, kaygısız, alabildiğine rahatsız edici...
Esra’nın iki yazısından söz edeceğim size...
Birinin başlığı "Evlenilmeyecek 12 muhafazakár tip listesi"...
Diğerinin başlığı ise "Uzak durulacak 12 muhafazakár kadın tipi"...
*
Esra’nın listesine göre "Evlenilmeyecek muhafazakár erkek"in okey oynamaması gerekiyor.
Neden mi?
Şöyle diyor Esra: "Çünkü bir gün dördüncü sen olabilirsin". Süper espri!
Devam edelim...
Şöyle diyor Esra: "Sana sürekli rüyasında ak sakallı bir amca gördüğünü söyleyen biriyle evlenme! Çünkü bu onun mübarekliğinden değil, Sırlar Dünyası’nı seyredip uyuyakalmışlığındandır".
Vallahi bu da süper!
Neyse... Geçelim diğer listeye...
Bu kez Esra, "muhafazakar kadınlar" üzerine kalem oynatıyor...
Diyor ki: "Seni sürekli üç talakla boşamakla tehdit eden kadına izin ver bitsin bu çilen! Özgürlük kolay kazanılmaz azizim."
İkinci öneri:
"Maranki formülüyle zayıflamak istediğini söyleyen kadının kilosuna razı ol, aksi takdirde sallama çay olabilirsin."
Bir öneri daha: "Enstrüman çalan, bakışı barok, örtüsü gotik kızlarla evlenme, aksi takdirde vurmalı çalgı olabilirsin.".
*
Vallaha ben bayıldım bu yazılara...
Demek ki "türbanlı kadın yazar" olmak, kafa bulmaya engel değilmiş...
Yiğit Bulut nasıl bizim mahalleli oldu
Yiğit Bulut denilince benim aklıma...
"Ulusal şahlanış" gelirdi... "Türkiye ılımlı din devletine doğru gidiyor" tezi gelirdi... "Barzani’yi derdest edip getirelim" fikri gelirdi... "Düşman içimizde" yakınması gelirdi... "MHP lider adaylığı" gelirdi...
Derken bir gün...
Bir de baktım ki Yiğit Bulut, "bizim mahalle"nin en has adamı olup çıkmış...
Neredeyse bir zamanlar "Tuncay Özkan / Mesut Yılmaz" ilişkisine benzer bir ilişki kurmuş Tayyip Erdoğan’la...
O kadar rahat... O kadar gevşek... O kadar senli benli bir ilişki...
Peki nasıl oldu bu iş?
*
Anlatalım:
Yiğit Bulut’un ulusalcı şahlanışının tavan yaptığı günlerde, eşzamanlı olarak Ergenekon’dan sabahın kör vakti ev basıp adam götürmeler de tavan yapmıştı...
Bu durumdan acayip derecede tırsan Yiğit Bulut, "Beni de götürecekler... Beni de götürecekler..." diye sayıklamaya başlamış...
Paranoyası artmış: Silah taşımaya başlamış... Hatta uçaklara bile belinde silahla giriyormuş, "kanka" polislerin himmetiyle...
Ve şimdi sıkı durun:
Ergenekon’dan içeri atılma endişesi o kadar büyümüş ki Yiğit Bulut’un, o günlerde bir süre bir teknede saklanmış...
Eğer bir yakalanma, içeri alınma durumu söz konusu olacaksa, tekneyle uzaklara kaçmak için...
Ve ol hikayenin sonu: Teknenin dümenini açık denizlere kırmaktansa, Yiğit Bulut kişisel dümenini AK Parti’ye doğru kırıp bizim mahalleye iltihak ederek kesin çözümü bulmuş... Helal olsun vallahi...
Mahallenin 3 iyi şairi
CAHİT KOYTAK
"Ya olmasaydın Tanrım", "Asansörde Birden İsa", "Futbol Oynayan Çocuklar" gibi gün aşırı okunması gereken şiirlerin büyük şairi... Tevazuun öbür adıdır o...
ADEM TURAN
Mektep arkadaşım... Ömrünü şiire adamıştır... Tutkusu hiç bitmedi... "Artık Kuşlarını Uçur" ilk şiir kitabıdır... Ezberlenecek, en delikanlı şiirleri o kitaptadır... Sonraki kitaplarında ise bilgi ve hikmete yöneldi...
İBRAHİM TENEKECİ
Kitaplarından birinin adı "Peltek Vaiz". Bir de "Yanık Jandarma" adlı bir şiiri var ki hakikaten müthiştir... Nasıl bir inceliğin şairini olduğunu anlamak için işte ondan iki dize: "Dünya dönüyor işte ispatı / Babamız her akşam dönüyor eve".