“Bizim Mahalle”ye açılmak istiyorsunuz, bunu anlıyorum...
Fakat maalesef bizim mahallenin kodlarını bilmediğinizden hep yanlış yerlerde kulaç atıyorsunuz... Yanlış insan, yanlış mekan...
Mesela Yaşar Nuri’yi aldınız partiye... “Dine karşı değiliz, bizde hoca var” falan diyebilmek için... Ama ne oldu? Sıfır etki bile yaratamadınız... Hatta daha kötüsü ters etki yarattınız. Çünkü... Yaşar Nuri Hoca’nın İslami kesim açısından neye tekabül ettiğinden haberiniz yoktu... Şimdi de tutmuş, öyle ya da böyle Cüppeli Ahmet Hoca ile bir temas kurmuşsunuz... “İnsani diyalog” falan diyerek olayı yumuşatmaya kalksanız da... Yine yanlış yapmışsınız... Çünkü... Cüppeli Ahmet Hoca’nın İslami kesim açısından neye tekabül ettiğinden de haberiniz yok... Kısacası Sayın Baykal... Yaşar Nuri olmaz, çünkü mahallede ciddiye alınmaz. Zekeriya Beyaz olmaz, çünkü mahallede gülmece konusudur. Cüppeli Ahmet olmaz, Cem Yılmaz etkisi yapar...
Sayın Baykal... Eğer bizim mahalleye şöyle küçük bir dalış yapacaksanız... İslam’ı sol değerlerle mezceden İhsan Eliaçık’la bir temas kurun... Engin bilgisiyle tebarüz eden Mustafa İslamoğlu ile bir sohbet gerçekleştirin... Sağcılığı bir aydın sapması olarak nitelendiren Ali Bulaç’la teşriki mesai yapın... İslami kesimin vicdanı bir Abdurrahman Aslan var, onunla görüşün... Dücane Cündioğlu ile bir yarım saat görüşün... Yakın tarihi İsmail Kara’dan dinleyin... Hakan Albayrak’la Ortadoğu’yu konuşun... İnsan haklarını Cevat Özkaya ile yorumlayın... Kültür dünyasını size Ömer Lekesiz anlatsın...
Tabii derdiniz gerçekten anlamaya çalışmak ise bu isimlerle temas kurabilirsiniz... Yok, eğer “şovmenler dünyası”na açılmak istiyorsanız... O zaman doğru yoldasınız...
STV bastırıyor Zaman ılımlı
Bazen Samanyolu Televizyonu’nda haber izliyorum... Tam bir “darbe karşıtı propaganda bülteni” gibi... Her haber, bir biçimde potansiyel darbecilere getirilip dayandırılıyor... Ses kayıtları yayınlanıyor, isim verilerek sert eleştiriler gündeme getiriliyor... Mesafesiz bir dil, haber üslubuna yakışmayacak bir tarafgirlik... STV’nin kardeşi Zaman Gazetesi de benzer bir duyarlılığa sahip ama daha dengeli... Acaba Ekrem Dumanlı kardeşimiz, STV’deki kardeşlere “Haber dilindeki mesafe anlayışı” başlıklı küçük bir jenerik seminer mi verse?
Bravo Ahmet Davutoğlu
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na “Yurtdışı gezilerine köşe yazarlarını değil, diplomasi muhabirlerini götürün” diye bir çağrıda bulunmuştum... “Babıâli” diliyle söyleyecek olursam: Yayınım ses getirdi.
Ahmet Davutoğlu, İngiltere’de düzenlenen “Afganistan İçin Londra Konferansı”na giderken özel uçak kaldırdı, tüm televizyon ve gazetelerin diplomasi muhabirlerini geziye davet etti... Geziye katılmak isteyen muhabirler 500 dolar uçak parasını ve iki günlük konaklama için otel parasını ödediler... Fiyatlar gazeteciler tarafından uygun bulundu. Davutoğlu’nun Londra gezisinin dönüşünde AKPM Başkanlığı’na seçilen Mevlüt Çavuşoğlu’nu kutlamak için Strasbourg’a uğraması diplomasi muhabirleri için tam bir sürpriz oldu. Gezide diplomasi muhabirlerine yardımcı olmak için elinden geleni yapan isim ise eski bir diplomasi muhabiri olan Bakan’ın basın danışmanı Osman Sert idi... Geziye katılan muhabirlerin çalıştıkları kuruluşlar şöyle: Hürriyet, Sabah, Habertürk, Hürriyet Daily News, Star, Zaman, Akşam, TRT, TV Net, Habertürk TV, Reuters ve BBC. Ne diyelim? Teşekkürler Ahmet Davutoğlu... Teşekkürler Osman Sert...
Meğer bizimkiler grev sevmezmiş
Tekel işçilerine destek için yapılan “bir günlük iş bırakma eylemi”nin ardından “bizimkilerin gazeteleri”ne şöyle bir baktım: Manzara-i umumiye şöyle:
ZAMAN: Bir cevvallik göstermemiş... VAKİT: Tek satır yer vermemiş... YENİ ŞAFAK: Grev kırıcılığına soyunmuş... STAR: Tayyip Bey’i üzmemeye çalışmış... SABAH: İdare-i maslahat yapmış... BUGÜN: Görmezden gelmiş...
Köşe yazılarında da durum aynı... Fehmi Koru CHP’ye, Taha Kıvanç Ertuğrul Özkök’e çakmış... Ahmet Taşgetiren duygu dolu bir işçi yazısı yazacağına, duygu dolu bir türban yazısı yazmış... Gülay Göktürk işçilere “Uzlaşın” demiş... Neyse... Neyse... Uzatmayayım... Kısaca durum şu: Kulakları duymamış, gözleri görmemiş, dilleri söylememiş... Duyan, gören ve söyleyen de işçiye bindirmiş.
Hey gidi Ali Şeriati... Hey gidi Ebu Zer... Hey gidi Seyyid Kutup... Kemikleriniz sızladı mı? “İşçinin hakkını alın teri kurumadan veriniz” düsturuna ne oldu? Eskiden “Nerede gariban görse safını seçiverenler” şimdi “Bu işçiler de çok oldu” mu diyorlar? Vay benim köse sakalım...
Harvard’lı Suna’nın yeni misyonu
Davos’ta bir Ortadoğu Paneli... Panelin konusu “Ortadoğu’da Değişen Güç Dengeleri”. Panel bitiyor ve soru / cevap bölümüne geçiliyor. Bir parmak kalkıyor... Parmağı kaldıran Suna Vidinli... Parantez açalım: Bu Suna Vidinli, ilk kez bir televizyon programında “Ermeni sorunu konusunda Fransız parlamenterlere haddini bildiren Harvard’lı milliyetçi Türk kızı” olarak kendini göstermişti... Gün geçti, devran döndü... Suna Vidinli bu kez “Arap ülkelerinin yöneticilerine ders veren Müslüman Türk gazeteci” olarak arzı endam ediyor. Türklüğü ve Müslümanlığı kendisine ama bu Suna’nın gazetecilik faaliyeti nedir, nerede ne yapmaktadır bilmiyorum. “Patron asistanlığı”, gazetecilik faaliyeti kapsamına girer mi, onu da bilmiyorum... Neyse... Vermiş veriştirmiş Suna Arap liderlerine... “Kısır tartışmalar yapıyorsunuz” demiş. Sonra da bir ayet okumuş: “Kendi durumlarını değiştirmeyenlerin durumunu Allah da değiştirmez”. Hey gidi hey! Fransız’a haddini bildiren milliyetçi kızımız, şimdi de Araplara haddini bildiren Müslüman kızımıza dönüşmüş...
İmamlar sendikası öksüz kaldı
Ahmet Yıldız vefat etmiş... Kimdi Ahmet Yıldız? Türkiye’de ilk imam sendikasını kuran kişi... İmamların hakkını aradı... “Sendika”yı camiye soktu... Diyanet-Sen aracılığıyla mücadele verdi... Allah rahmet etsin...
İslami kesimde Modalar Demodeler
DEMODE Yaşar Nuri Öztürk... MODA Cüppeli Ahmet Hoca...