SAHAYA 2-0 kazandığı ilk maçın avantajıyla çıkan Trabzonspor, ilk yarıda hücumu fazla düşünmedi, defans ağırlıklı bir oyun anlayışını sahaya yansıttı.
Doğal olarak, tek amacı bu maçı kazanmak olan rakibine de ciddi pozisyonlar verdi. Bunlardan ikisini Onur’un refleksleriyle savuşturduysa da bu yarının son dakikalarında gelen Djehoua’nın golüne engel olamadı ve ilk yarıyı 1-0 geride tamamladı. İkinci yarıya Ceyhun-Engin değişikliğiyle başlayan Trabzonspor, hücum zenginliğini artıracağına ve gol yollarında etkili olmasını beklerken daha bu yarının ilk dakikalarında Antalyaspor’un yoğun baskısıyla karşılaştı. Öyle ki, bunlardan birisinde Necati’nin şutunda Colman’ın müdahalesi olmasaydı, maç bu dakikadan itibaren Trabzonspor için çok sıkıntılı bir hale gelebilirdi.
Colman renklendirdi
Antalyaspor’un baskıyı artırdığı bu dakikalarda Trabzonspor rakibinin bıraktığı boş alanları kullanma becerisini gösteremedi. Rakipten aldığı topları bir türlü kendi forvet oyuncularıyla buluşturamayınca rakip kalede Engin’in direkten dönen şutu haricinde tek ciddi bir pozisyon bulamadı. Trabzonspor diğer maçlara kıyasla istediği oyunu sahaya yansıtamayan ve oyunun belirli bölümlerinde rakip takımın baskısını savuşturan bir takım görüntüsü verdi. Bu da izlemeye alıştığımız Trabzonspor’dan çok farklı bir görüntüydü. Ancak, Colman’ın gittikçe artan form grafiği ve bu maçtaki mükemmel oyunu Trabzonspor adına gözümüze hoş gelen nadir güzelliklerdendi.
En büyük favori
Netice itibariyle Trabzonspor kendi sahasında attığı goller değil de gol yemememinin vermiş olduğu avantajla kendisine hedef olarak seçtiği Türkiye Kupası’nda finale çıkan takım oldu. Grup maçları başladığı günden beri Trabzonspor’un kupanın en büyük favorisi olduğunu defalarca yazdık. Bu bir kehanet değildi. Şenol Güneş’in gelmesiyle birlikte bu takıma olan inancımızdan kaynaklanıyordu. Eğer Süper Lig, Şenol Güneş’in geldiği günlerde başlasaydı bu takımın hiç çekinmeden şampiyonluğun da en büyük favorisi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirdik.