Paylaş
İzmir doğumlu olan, çocukluğunun büyük kısmını Söke’de geçiren Tuntaş, dedesinin hayat hikayesini kaleme aldığı Zor Yıllar’la çok konuşuldu. Nalan Tuntaş, şu sıralar aşkla ilgili yeni kitabı için yoğun mesai harcıyor. “İlk defa aşkla ilgili bir eserim olacak. Bir kadının gerçekten çok sevmesini anlatıyor. Bütünüyle kurgu. İsmi ise henüz belli değil” diyen Tuntaş, yazmaya saat 23.15’te başlıyor, 02.00’den önce yatmıyor. Abur cubura bayılıyor. Araba kullanmaktan hoşlanmıyor. Yürümekten, kayaktan ve dans etmekten büyük keyif alıyor. Modayla arası oldukça iyi olan yazar, kendi ifadesiyle yaşından genç giyiniyor.
HAYAT FELSEFESİ
Çok çalışmak.
OTOMOBİL
Çok da meraklısı değilim
* İlk arabam mavi renkte bir Şahin’di. 1980’de almıştım. Şu an bana ait bir araç yok. En son Alfa Romeo vardı.
* Otomobil kullanmaktan hiç hoşlanmıyorum. Merakım da yok. Park yeri büyük işkence.
* Çocukların arabaları var. Gerekirse onlarla gidip geliyorum. Taksi kullanıyorum.
* Kötü bir sürücü değildim ama dalgındım.
BESLENME
Abur cubura bayılıyorum
* Çok iyi beslendiğimi söyleyemem. Etten hoşlanmam. Ağırlıklı sebze tercih ederim.
* Sabah erkenden çalışmaya başladığım için kahvaltıyı çok çabuk yaparım. Ballı bir dilim kepek ekmek yerim. Bir de çay içerim.
* Öğleni bazen atlayabiliyorum.
* Akşam üstüm çok yoğun. Çayı çok seviyorum. Yanında bir şeyler yemekten de keyif alıyorum. Genelde gevrek ve peynir olur.
* Akşam sebze tüketirim. Yağlı yemem. Beyaz ekmek de almam.
* Hayatta en çok sevdiğim şey tatlı ve abur cubur. Onlar da kendime verdiğim ödül. Fakat iradem güçlü. Kilo sorunum pek yok.
* Bol yoğurtlu kızartma, patates kızartması, makarna severim. Her gün yiyebilirim.
* Her gün girmekle birlikte mutfakla aramın çok iyi olduğunu söyleyemem. Yemek işini abartmayı sevmem. Pratik şeyler yaparım.
MEKAN
Balık lokantası seviyorum
* İzmir’de Veli Usta, Deniz, Yengeç, Blanc. İstanbul’da Bebek Otel’in restoranı Les Ambassadeurs.
SPOR
Kültürpark’ta yürüyorum
* Haftada en az beş gün Kültürpark’ta yürüyorum. Bazen bir, bazen iki tur oluyor. Eve gelince de birkaç pilates hareketi yapıyorum.
* Spora çıkamadığım günlerde ise müziği açıp 10-15 dakika dans ediyorum. Dans tutkunuyum, çok seviyorum.
* Kayak yapmayı da seviyorum. Benim için bambaşka bir şey. Uludağ’ı tercih ederim.
* GS’liyim. Meraklıyım. Eşim bilmez ben bilirim. Pazartesi günleri TV’den iyi kötü seyrederim. Fanatik olmasam da GS yenildiğinde üzülürüm.
TATİL
İstanbul ve Milano bambaşka
* Genelde çocuklarla giderim. Bazen de işleri müsait olursa eşimle... Yurtiçinde İstanbul’u tercih ederim. Yılda 2-3 kez de yurtdışına çıkarım. En çok sevdiğim yer Milano. Sayısını hatırlamıyorum bile. Hiç bıkmadım.
HOBİ
Okumak, yazmak, kayak, dans
* Okumak ve yazmak benim için hem iş hem de en sevdiğim hobi.
* Türk ve yabancı yazarları eşit şekilde okurum. Oğuz Atay, Yaşar Kemal, Oya Baydar, Cemil Kavukçu, Nabokov, Kafka, Marquez, Dostoyevski severim.
* Koleksiyona girerse çok büyük bir kitaplığım var. Tıklım tıklım dolu. Eskiden çok verirdim, kalırdı. Şimdi kimseye vermiyorum. Bin kadar kitap vardır.
* Yayıntıdan hoşlanmam o yüzden biriktirme özelliğim yok. Ama gazetelerin birinci sayfalarını bir süreliğine saklarım.
* Kayak kaymaktan, yürümekten hoşlanırım.
* Müziği seviyorum. Ama arabesk dinlemem. Sanat Müziği çok ağır ve hüzünlü geliyor. Beni melankolik yapıyor. Eski Türkçe sözlü pop şarkılarını çok seviyorum. Yabancı hafif müzikten hoşlanıyorum. Ritmik, dans edilebilecek parçalar keyif veriyor. Kültürpark’ta yürürken mp3 dinlerim.
* Dans da hobim. Tangoda başarılıyım. Zamanım olsa ders almak isterdim. 45 dakika yorulmadan dans edebilirim.
* Evde dört televizyon var. Mutfak, salon, yatak ve dinlenme odasında. Üçü her an açıktır. 23.15’e kadar haber programlarını kaçırmam. Sonra oturup 02.00’ye kadar çalışırım.
KARİYER
6 kitabım var, yenisi yolda
* İzmir Amerikan Kız Lisesi’ni bitirdim. 19 yaşında evlendim, üniversite okuyamadım. Ama eşim, “Sen evde birkaç üniversite bitirdin” der.
* Evlendikten sonra da okuma isteğim hiç bitmedi. Ufak çapta çeviriler yaptım. İtalyanca dersi almaya başladım. Derneklerde görev üstlendim.
* Otellerimiz var. Bir süre orada çalıştım. Ama çok da fonksiyonel olmadığımı düşünüp ayrıldım.
* Sonra en sevdiğim işi yaptım, yazmaya başladım. 1990’lı yıllarda öyküler kaleme aldım. Birkaç edebiyat dergisinde çıktı. Sonra bunları toplamaya karar verdim. Ondan sonra gerisi geldi. İlk öykü kitabım 1995’te çıktı.
* Roman yazmadan duramıyorum. Şu an altı tane var. Yedincinin hazırlığı sürüyor. İlk defa aşkla ilgili bir eser kaleme alacağım. Bir kadının gerçekten çok sevmesi. Bütünüyle kurgu. İsmi henüz belli değil.
GÜNE BAŞLANGIÇ
Gece daha rahat çalışıyorum
* 02.00’den önce yatamıyorum. Gece çok rahat çalışıyorum. Zihnim daha açık oluyor. Dolayısıyla 10.00’dan önce de kalkamıyorum.
* Hastalık derecesinde programlı biriyim. Bir şeyler yedikten sonra hemen evi toplar, giyinir ve sokağa çıkarım. Bir kafeye giderim. Çayımı içip gazeteleri okurum. Dışarıdaki işlerimi hallettikten sonra tekrar eve dönerim. Bir süre çalışırım. Akşamüstü spora çıkarım. Gelince çay saatim olur. Ardından yemek yaparım. Sonra önce evle, sonra kendimle ilgilenirim. Bir sonraki gün giyeceğimi hazırlarım. 23.15’e kadar televizyondan haber programlarını seyrederim.
MODA
Yaşımdan genç giyiniyorum
* Modayla aram iyi. Beni çok kişi modist sanır. Tarzım biraz spora kaçar. Beden problemim yok. Biraz yaşımdan genç giyiniyorum.
* Alışverişe genelde kızımla birlikte gideriz. O çok yenilikçi. Klasik şeyler aldığımda bana engel olur.
* Kotu severim. Slash giyimden hoşlanırım. Sabah giydiğimle bir yemeğe gidebilirim.
* Renk uyumuna dikkat ederim. En fazla üç renk kullanırım. Ayakkabı ve çanta dahil. Eskiden çok kahverengi, siyah giyerdim. Artık canlı renkler de giyiyorum. Sporda kırmızıyı çok severim. Elbisede ise hoşlanmam.
* Çok düzenliyim. Giymediğimi evde tutmam.
SOSYAL MEDYA
Tercihim karşılıklı iletişim
* Facebook’ta varım, Twitter’ta yokum. Ama Facebook’umla benim yerime kızım ilgileniyor. Bana biraz vakit kaybı gibi geliyor. Telefon ve internet özürlüyüm. Karşılıklı iletişimi severim.
SEVİMLİ DOSTLAR
Oğlumun kedisine bakıyorum
* Yıllar önce köpeklerimiz vardı. Biri ‘Biber’, diğeri ‘Pıtırcık’. Ne yazık ki ikisini de kaybettik. Şimdi bir kedim var. Çok sevimli. Ama kendi isteğimle almadım. Oğlumundu. Bakamadı, bana getirdi. ‘Matruşka’ adını verdim.
Paylaş