Paylaş
Sıradışı’nın bu haftaki konuğu Kenan Gökkaya... Ben onu yıllarca İzmir Devlet Senfoni Orkestrası’nda yönetim kurulu üyesi, genel müdür ve tuba sanatçısı olarak tanıdım. Meğer aynı zamanda eski milli futbol hakemi imiş. 21 yaşında milli olmuş. 1984’ten 1999’a kadar yeşil sahalarda koşturmuş. 1, 2, 3’üncü liglerde ve amatör kümede görev yapmış. 6837 lisans numarasıyla Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor’un maçlarında defalarca yardımcı hakem olarak sahaya çıkmış. “Malum, aynı zamanda İzmir Devlet Senfoni Orkestrası’nın yönetim kurulu üyesi, müdürü ve sanatçısıydım. Hepsini birlikte yürütmek mümkün olmadı. Fenerbahçe-Trabzonspor maçına gidemeyince tam zirvedeyken bırakmak zorunda kaldım” diyor. Sonra... Güzel sanatlara yoğunlaşmış. Bakmış İzmir’de bir salon yok. Bütün enerjisini bu konuya vermiş. Ortaya Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi çıkmış. “Bunda payım olduğu için mutluyum, gururluyum. Her yerde de söylüyorum. Söylemeye de devam edeceğim. Ama bu mabed İzmir’in hayaliydi. Oysa İzmir 81 ilden biri. Güzel sanatların hiç gitmediği, hiç sanatçı görmemiş şehirler var. Varımızı yoğumuzu bu kez buna odakladık. Sonuçta ortaya Anadolu Filarmoni Orkestrası çıktı. Ben de kurucu müdürü ve genel sanat koordinatörlüğünü üstlendim. Amacımız; güzel sanatları, başta İzmir olmak üzere Ege ve tüm Anadolu’daki köylere, kasabalara ulaştırmak” diye ekliyor. Hayat mottosunu, “Aldığını topluma geri vermek” olarak özetleyen Kenan Bey, en çok kurufasulye, patlıcan kebabı ve mercimek çorbası seviyor. Tatile yeni başlangıçlar için bir ara dönem diye bakıyor, asla sırtüstü uzanıp yatmıyor. Modayla arası kötü. Alışveriş yaparken, bir şeyler denerken kendini boğuluyormuş gibi hissediyor. Tipik akrep burcu erkeği... Çok duygusal. Sanal iletişimi sevmiyor. Köpeklerden korkuyor. İşte, ayrıntılar...
HAYAT FELSEFESİ
Aldığını topluma geri vermek.
KARİYER
TSK Mızıka Okulu’ndanım
Konservatuvarlarda tuba bölümü olmadığı için Silahlı Kuvvetler Mızıka Okulu’na gittim. Sonradan AÖF İktisat’ı da bitirdim. 1987’de İzmir Devlet Senfoni Orkestrası’nın açtığı sınava girdim ve kazandım. En büyük hayalimi gerçekleştirmiş oldum. 1998’de yönetim kurulu üyesi seçildim. 1999’da müdürlük görevini de üstlendim. Sonra baktım ki bir başka hayalim daha var. İzmir’de bir salon yok. Bütün enerjimi bu konuya verdim. Aklınıza gelen her yerde konserler düzenledik, bu sanatı herkese tanıttık, yaydık.
Rahmetli Ahmet Piriştina bunu gördü ve bu kentin bir konser mabedine kavuşması için kolları sıvadı. Aziz Kocaoğlu da projeye inandı, Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi İzmir’e kazandırıldı. Bunda payım olduğu için mutluyum, gururluyum. Bu mabed İzmir’in hayaliydi. Ama İzmir 81 ilden biri. Güzel sanatların hiç gitmediği şehirler var. Varımızı yoğumuzu bu kez buna odakladık. Sonuçta ortaya Anadolu Filarmoni Orkestrası çıktı. Kurucu müdürlüğünü üstlendim. Amacımız; güzel sanatları, her yere ulaştırmak.
GÜNE BAŞLANGIÇ
Saati kafamda kurarım
24.00’te yatar, 07.45’te kalkarım. Tıraşımı olur, giyinir, çayımı içer ve 08.30’da evden çıkarım. Genelde saati kurmam. Daha doğrusu kafamda kurarım. Ve her gün aynı saatte uyanırım. Yatakta hiç oyalanmam. Gözümü açtığım gibi ayaktayımdır. Nadiren de olsa saati kurduğum olur. O zaman da 1 dakika öncesinde uyanır, çalmasına fırsat tanımam.
BESLENME
Sadece akşamları yerim
Kahvaltı alışkanlığım yok. Güne çayla başlarım. Yanında küçük bir dilim ekmek ve peynir bana yeter. Öğlenleri de pek yemem. Günde tek öğünüm var, akşam...
Genelde sulu yemekleri severim. Kurufasulye, patlıcan kebabı ve mercimek çorbasına bayılırım. Kapuska olmasa da olur.
Mutfağa eşim varken hayatta girmem, işine karışmam. Zaten benim mutfağa girmemem eşimin yararına. Çünkü ortalığı öyle bir dağıtırım ki toplaması saatler alır. Ama girdiğimde aklınıza gelen her şeyi yaparım. Mangal benden sorulur.
MEKAN
Bilmediğim yere gitmem
İzmir’de Köşebaşı ve Tex Mex (Balçova), Gemi (Güzelbahçe), Taka (Narlıdere).
Yurtdışında yerel lezzetler sunan yerler.
Bir mekanı seçerken öncelikle gittiğim kişilerle mutlu olabileceğim yer olmasına dikkat ederim. Mönü zenginliği, lezzet, kalite, hijyene de bakarım. Bilmediğim, daha önce denemediğim yere de kimseyi asla götürmem.
SPOR
Zirvede bıraktım
Eski milli futbol hakemlerindenim. 21 yaşımda milli oldum. En genç milli olan hakemlerdenim. 1984’ten 1999’a kadar yaptım. İzmir’in tanınan, bilinen hakemlerindendim. 1, 2, 3’üncü liglerde ve amatör kümede görev yaptım. 6837 lisans numarasıyla Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor’un maçlarında defalarca yardımcı hakem olarak sahaya çıktım. Aynı zamanda İzmir Devlet Senfoni Orkestrası’nın yönetim kurulu üyesi ve müdürüydüm. Üçünü birlikte yürütmek mümkün olmadı. Fenerbahçe-Trabzonspor maçına gidemeyince tam zirvedeyken bırakmak zorunda kaldım.
Ama spordan hiç kopmadım, kopmaya da niyetim yok. 2010’a kadar haftada en az üç gün idmanımı yaptım. Şimdi haftada bir gün halı sahada maç yapıyorum. Üç ya da dört kez de bir arkadaşımla birlikte dağlara tırmanıyorum.
Ruh ve beden güzelliği yaşamda çok önemli. Olmazsa olmaz iki unsur. Spor beden, güzel sanatlar da ruh güzelliği için gerekli. Bunları çocuklarımıza anlatabilirsek topluma zararlı olmaları mümkün değil.
Çok iyi Fenerbahçeliyim. İzmir takımlarının hepsini destekliyorum ama karşılığını veremiyorlar.
HOBİ
Doğayla iç içe spor terapi gibi
En büyük hobim spor. Adeta içime işlemiş. Yapmadığım zaman kendimi rahatsız hissediyorum. İkinci hobim de sporu doğada yapmak. Terapi aynı zamanda.
Her gün mutlaka bir gazete okurum, en az bir saat ayırırm.
Televizyonda tartışma ve haber programlarını çok seviyorum.
Klasikten sonra en çok sevdiğim müzik, türkü. Özellikle bozlaklar benim için çok önemli.
SOSYAL MEDYA
Sanal iletişimi sevmem
Facebook’ta da Twitter’da da yokum. Sanal iletişimi sevmiyorum. Elektronik alemde sadece maillerime bakarım ama cevapları genelde asistanım verir.
ASTROLOJİ
Çok ama çok duygusalım
Akrep burcuyum. Gazete dışında takip etmem. Çok duygusalım. Karşımdakinin görüşlerine sonuna kadar saygı gösteririm. Ancak, saygı sınırının bittiği yerde acımasızımdır. Geri dönüşüm yoktur.
MODA
15 dakikayı geçirmem
Modayla aramın iyi olduğu söylenemez. Genelde spor giyinirim. Yılda bir kez alışveriş yaparım. Bir yere girer, alır ve çıkarım. 15 dakikayı geçmez. Fazla araştırmam, özenmem. Alışveriş yaparken, bir şeyler denerken kendimi boğuluyormuş gibi hissediyorum.
Takımda koyu renkleri tercih ederim. Gömleklerim beyaz ve mavidir. Uçuk rengim yoktur. Sadece tişörtte kırmızıyı severim.
TATİL
Sırtüstü uzanıp yatmam
Sanatçıların, algılandığı şekliyle, tatilleri olduğunu düşünmü-yorum. Evet, resmi olarak var ve belki birçok insandan çok daha fazla yapıyoruz ama sorumluluğumuz nedeniyle beynimizin sürekli dolu olması yüzünden bunu tatil olarak değerlendirmek doğru değil.
Ben tatilimi Mordoğan’da kayınpederimin yazlığında geçiriyorum. Tatile yeni başlangıçlar için bir ara dönem diye bakıyorum. Yeni fırsatlar yaratma noktasında çok önemli bir zaman aralığı olarak düşünüyorum. ‘İleriye dönük neler yapabilirim’i planlıyorum. Asla sırtüstü uzanıp yatmıyorum.
OTOMOBİL
Hata yapanla inatlaşmam
İlk arabam ikinci el beyaz bir Renault Flash’tı. 1991’de gönlüme hitap ettiği için almıştım.
Şimdi 2007’de 0 kilometre aldığım siyah Honda var.
Trafikte çok sakin, kurallara uyan bir sürücüyüm. Uymayanlara korkuyla yaklaşırım. Hata yapanlarla inatlaşmam. Yol hakkı benim olsa da onlara veririm.
Motordan anlamam. Dolayısıyla bir otomobil alırken önce dizaynına bakarım. Görünüşü, estetiği benim için belirleyici rol oynar.
İki tekerlekli her şeyden korkarım. Fobim var, binemem.
? Sadece kullanıcıyım. Suyu, yağı nasıl değiştirilir bilmem. Lastiği patlasa değiştiremem.
Paylaş