Paylaş
Başkanların bir kısmı yerini korurken, büyük bir kısmı görevi yeni isimlere devretti.
Bir kez daha güvenoyu alanlar mevcut kadrolarıyla (ya da birkaç değişiklikle) yol haritalarına uygun şekilde hizmet üretmeye kaldıkları yerden devam ediyor.
İlk kez seçilenler ise bir yandan nasıl bir tabloyla karşı karşıya olduklarını anlamaya çabalarken, bir yandan da vatandaşa söz verdikleri projeleri nasıl hayata geçireceklerine dair geceli gündüzlü çalışıyor.
(En azından böyle olduğunu düşünüyor ve buna inanmak istiyorum.)
Tabii, herkes gibi onlar da süper güçlerle donatılmış değil...
Onların da aklı, bilgi birikimi, vizyonu, enerjisi vs. bir yere kadar.
Bunun için de iyi birer ekibe ihtiyaçları var.
‘A Takımı’ diye adlandırılan bu görevlendirmeleri yaparken liyakata mı, yoksa eş-dost, ahbap, siyasi denge üçlüsüne mi dikkat ettikleri çok önemli.
Çünkü onlar başkanların beyni, eli, ayağı, gözü vs. her şeyi...
Ancak duyduğumuz veya şahit olduğumuz birkaç olay bizde bazı şeylerin doğru isimlerle doğru şekilde gitmediği izlenimi yarattı.
Örnekler çok, ama şimdilik ikisiyle yetinelim, sanırım ne demek istediğimiz anlaşılacaktır.
Bir belediyenin özel kalemi, kentin vergi rekortmeni işadamının adını hiç duymamış olacak ki, kendisini “Bayan x” diye arayabiliyor.
Turizmle öne çıkan marka bir belediyenin özel kalemi, sekreteri, basın danışmanı vs. dahil hiçbiri, sadece o görüşme için saatlerce yol kat edip ilçelerine gelen konuklarına, başkanlarının bir son dakika gelişmesi nedeniyle görüşmeyi iptal ettiğini bildirme gereği bile duymuyor.
İster “Pes”, ister “Yok artık”, isterseniz bir başka şey deyin.
Bunların adı her dilde en basit ifadeyle iş bilmezlik ve nezaketsizliktir.
Kentindeki en önemli kişiyi tanımayan, konuklarını önemsemeyen bir belediyeden siz söyleyin ne beklenir?
Gerçekten rahatlayacak mı?
İZMİR Büyükşehir Belediyesi, geçtiğimiz günlerde, Altınyol’un sahil tarafını genişleterek 3 şeritten 4 şeride çıkaracağını duyurdu.
Altınyol kuşkusuz kentin ana arterlerinden.
Özellikle sabah ve akşam saatlerinde (hele de okullar açıkken) inanılmaz bir trafik yoğunluğu yaşanıyor.
Akışı rahatlatmak için vurulacak her neşter bu açıdan çok önemli.
Ve bu kentte yaşayanlara yapılabilecek en büyük iyiliklerden biri.
Açıklamadan öğreniyoruz ki, çalışmalar iki etap şeklinde yapılacak.
İlk önce Naldöken Kavşağı ile Adnan Kahveci Köprülü Kavşağı, sonrasında ise Adnan Kahveci Köprülü Kavşağı ile Bornova ayrımı arasında kalan kısım ele alınacak.
Mühendis değilim, o nedenle İZBAN hattının geçtiği, yaya ve üstgeçitler ile köprülerin bulunduğu alanlarda nasıl bir çözüm üretileceğini bilemiyorum.
Bir de izmirdeniz projesi kapsamında yapılan sahil düzenlemesi daha yeni bitmişken bütünlüğü bozmadan bu 1 şeridin nasıl kazanılacağını merak ediyorum...
Güzergah boyunca kesintisiz şerit genişletmek mümkün mü?
Harcanacak zamana, paraya, yapım süresince çekilecek sıkıntılara değecek mi?
Ben anlamadım, bilmiyorum, öğrenmek için soruyorum.
Yine biz yazdık biz okuduk!
BİR yıllık aranın ardından yeniden başladığım köşemde 7 hafta geride kaldı.
Elimden geldiğince, satır aralarından ve şeytanın ‘Gör’ dediklerinden bir şeyler kaleme aldım.
Gelişigüzel patlatılan havai fişeklerden parkların bakımsız ve güvensiz olduğuna...
Bir zamanlar kruvaziyerde parmakla gösterilen İzmir’in şimdilerde sinek avladığından (Ekoloji İzmir’den yola çıkarak) 365 gün dolu olması gereken fuarizmir’de neredeyse in cin top oynadığına...
Düzenlenen toplantılarda verime değil de katılımcı sayısına bakılmasının yol açtığı kalitesizlikten Meles Deresi’nin havaların ısınmasıyla birlikte hortlayan kokusuna...
Kanaat önderi kabul edilen STK’ların asli görevleri yerine eften püften etkinliklerle uğraşmalarından toplumsal cinsiyet eşitliği ve şiddetle mücadeleye ilişkin yol haritasının neden beach clupta paylaşıldığına...
Adı kadın olan zirveye katılanların yanlarında kaç kadın çalıştırdıklarından hakları risk altındaki kız çocuklarına hizmet vermek için inşa edilen köyün açılışına neden çeşitli yaş gruplarından 346 çocuğa evlerinin ve gönüllerinin kapılarını açan İzmir’deki koruyucu ailelerin davet edilmediğine kadar çeşitli konularda kendimce bir takım eleştirilerde bulundum.
İlgilisini, yetkilisini, etkilisini göreve davet ettim.
Sonuç, kimse üzerine alınmadı.
Evet... Evet, okur dışında tek tepki gelmedi.
Demek ki, onlar bu konularda yanlış bir şey görmüyor.
Dolayısıyla da açıklama yapma gereği bile hissetmiyor.
Zaman değişiyor, ama biz değişmiyorsak sözün bittiği yerdeyiz demektir.
Minik bir not: Eleştiri ve önerileriniz için doğrudan bana ulaşırsanız sevinirim.
Paylaş