Paylaş
Yıllardır hep bizlerin kadınların neresine baktığı yazılır çizilir; ama bir türlü kadınların bizim neremize baktığı yazılmaz.
Basın erkeklerin kontrolü altında olduğu içindir ki bu konu hep bilerek ıskalanır. Bakışlar hep kadına dönüktür, erkelere yönelmez.
Karım, kendisi de dahil olmak üzere, birçok kadının belden yukarısına odaklandığını söyledi.
Belden aşağı bakmak için yaşın kemale ermesi gerek gibi bir de komik bulduğum ekleme de bulundu.
Yani kadınlar, bizim gibi belden aşağıdan başlamazmış.
Bilmiyorum.
Tartışılır.
Medeniyetten medeniyete değişir diye düşünüyorum.
Ama bu yaşla beraber belden aşağı bakabilir olma durumu da ilginç bir tespit.
Ben bu yazıları yazmaya başladığımdan beri kadınların; son derece cüretkar, cesur, korkusuz ve kısmen deli olduğuna karar verdim.
Kadınlarda deli cesareti var!
Kadınlar ne istediklerini çok iyi biliyor ve bunu dile getirmekten korkmuyor.
Bu kadınlar için iyi olabilir de, ben bu kadın cinsinden korkuyorum.
Hatta ben bu cins kadınlardan korktuğum gibi, anlam veremediğim bir şekilde rahatsız da oluyorum.
Biz analarımızdan böyle görmedik, belki de ondan. Bizim analarımız “uslu” kadınlardı.
Karılarımızın “yaramaz” olmasını kaldıramıyoruz.
Bizler, kadının çok cengaver olanını hemen basitlikle damgalar, tepesine o mühürle iki üç vurup bastırıp öyle rahat ederiz.
Düşünüyorum da, benim karım çıkıp uluorta cazgır cazgır konuşsa, avaz avaz kahkaha atsa, hemen suratım asılır.
Surat asıyorum da...
Herkesin içinde “açık seçik/belden aşağı” fikirler beyan etmesinden de haz etmediğimi fark ettim.
Karımın “açıklığı” yatak odamızın dışına çıkınca beni tahrik edeceğine, tahrip ediyor.
Sözde ben yontulmuş taş devri adamıyım bir de!
Demek özümüz budur.
Odunluk var.
Yapacak birşey yok.
Yanımdaki kadının hep “yerini bilmesini” ister bir halim var.
Bunu açık açık söylemesem de, hissettirmesini iyi biliyorum.
Karım bu durumdan rahatsız.
Haklı olabilir.
Adam
Paylaş