Ben onu çırılçıplak sevdim

O da beni...

Haberin Devamı

Gerisi kendiliğinden geldi.        

 

Evliliğimizde yaptığımız en akıllıca şey, ailelerimizin ilişkimize müdahale etmesini engellemek oldu.   

 

Biz, birbirimizin hiçbir açığını annelerimize söylemeyiz. Yeri gelir işim yüzünden günlerce evde yemek yapamadığım olur, eşim annesine "Evde fasulye var, pilav var" diye uydurur. Ama aslında dışarıdan yemek söyleyip yemişizdir.

 

Yeri gelir eşimin eksikleri olur, ben asla anneme ya da babama bir tek kelime etmem.

 

Bazen birbirimize gireriz; ama akşam bizimkilere ya da onun ailesine gideceksek tartıştığımızı asla belli etmeyiz. Genelde zaten eve geldiğimizde barışmış oluruz.

Haberin Devamı

 

Zaman zaman adil bir şekilde, ailelerimizin tavırlarını eleştiririz. Birlikte taktik geliştiririz. Ama sorunları hep kendi içimizde çözmeye çalışırız.


Gereksiz kıskançlıklara kapılmayız, ikimiz de kendimize ait bir hayatımızın olması gerektiğini biliriz. Zaman zaman bu hayatlar çakışır, zaman zaman çakışmaz ama ikimiz de birbirimize dayatma yapmayız. Bu, bizim birbirimize sahip çıkmadığımız anlamına gelmez.

En önemlisi, birbirimizin en iyi arkadaşı olmayı becerebilmemizdir.

 

Birlikteyken çok eğleniriz, kimseye söyleyemeyeceğimiz şeyleri birbirimize söyleriz. Bir şey yaşadığımda ilk danıştığım kişi hep eşimdir, fikrine hep saygı duyarım. Bazen benim göremediğim, görünce de kabul etmek istemediğim şeyleri söyler ama bilirim ki, hiçbir zaman kötü niyetle bir şey söylemez. Birbirimize güvenir, söylenen sözleri, fikirleri saldırı olarak algılamayız. Yapılan şakaların altında bir anlam aramayız.

Bu düzeni kurmak, bu güveni oluşturmak kolay ve bir anda olmadı. İkimiz de kusursuz olarak başlamadık ilişkiye, çok sıkıntılar, çok kavgalar gördük, çok gözyaşı döktük.

Haberin Devamı

 

Sonunda yaptığımız tek şey üzerimizdeki kılıfları çıkartıp birbirimizin karşısında çıplak kalmaktı.

 

Ben onu çırılçıplak sevdim, o da beni... Gerisi kendiliğinden geldi.

(E.Ç.)

 

(Yüzyılın cümlesi, eylemi budur, bu olmalıdır! Çok etkileyici Sayın E. Ç. Acaba sizi klonlamak mümkün mü?)

 

***

(E.H)

 

Keşke benim sevgilim de ileride bize kurmayı hayal ettiği hayat için bu kadar çok çaba harcamak yerine, biraz olsun benimle ilgilense ve bütün sorun çözülse!

 

Ben bu ilişkide kendimi sevmiyorum! Bu en büyük aptallığım. (Vay anasını, bunu söyleyebilen kadınlar da var demek!)

 

Önce hep 'O' var. Kendimi hep ikinci planda tutuyorum. (Keşke karım da böyle dese!)

Haberin Devamı

 

Kocamıza saçımızı süpürge edip çocuklara süper anneler olunca, daha çok sevileceğimizi düşünmemiz aptallık! (Doğru...)

 

Sürekli beklenti içinde olmam aptallık!

 

Çiçek bekliyorum, benim için endişelenmesini bekliyorum, sürprizler bekliyorum, bekliyorum da bekliyorum. (Ben yapıyorum da ne oluyor?)

 

Hayatım bekleyerek geçiyor, ben mutsuz oluyorum. (Kadınlarda mutsuzluk hastalığı var.)

 

***

(Ö.E.)

 

En büyük aptallık evlenmek diyeceğim; ama iş işten geçmiş olacak. (Biraz öyle oldu!)

 

Rahat bir aile yapınız, güzel de bir işiniz varsa, biraz da özgür düşünüp etrafa kulak asmayan bir tipseniz neden evlenesiniz ki? (Haydaaa...)

 

Elektirik, doğalgaz, su, telefon, kira ve yiyecek vs. bunları zaten ailen karşılıyorken, sen neden evlenip bunları üstüne alasın? (Oha!)

Haberin Devamı

 

Hem  sevgilin uymazsa kafana, yenisini bulma şansın da var. Hele bir evlen de bak bakalım ayrılabiliyormusun! (Nah ayrılırsın!)

 

Akıllı olmak lazım. (Bak bu doğru...)

 

Evlendiysen bir kere, o zaman kurallara göre oynayacaksın; özgür olacak, özgür bıracak başta saygı, sonra sevgi doğrultusunda çok yargılamadan bir hayat yaşayacaksın. (Şaka mı bu?)

 

***

(S.Y.)

 

Yaptığım en büyük aptallık; evliliğe hazır olmadan, kişiliğim oturmadan evlenmekmiş.

 

Yaptığım en akıllı şey ise; 17 yıllık evlilikten sonra, kişiliğime hiç uygun olmayan o adamdan boşanmakmış.

 

Şimdi, ben leb demeden leblebimi anlayan bi sevgilim var.

 

Akıllılık; hayatı kendin için yaşamaktır, başkaları için değil. (Güzeeel...)

Haberin Devamı

 

***

 

Aynı durumdayız. Aynı!

Sonuç: 5 yıl flört  + 13 yıl evlilik sonucu iki yabancıya dönüşen biz.

 

Benim aptallıklarım:

1. İşimde çok iyi olursam eşimden de çok saygı göreceğim fikri.

2. Kızıma hayatımı adamam.

3. Kendime yeterince bakamamam.

4.Bütün kişilik tahlillerinde “mükemmeliyetçi çıkan” benim, kendim hariç herşeyi düzeltme ve iyileştirme çabam.

5. Kızım doğduktan sonra arkadaşlarımı unutmam.

6. Kızım doğduktan sonra eşime “sevgili” olursam erdemsiz bir anne olacağımı zannetmem.

7. Eşimin evine bağlı, çocuğuna iyi anne bir kadını her halükarda “ iyi eş” olarak hep kabul edeceğini düşünmem.

 

Eşimin aptallıkları:

1. Kendisi inkar etse de, kızım doğduktan sonra bana karşı ilgisizliği.

2. Benim haricimdeki tüm kadınlara nazik ötesi davranıp bana “evdeki inek” muamelesi yapması.

3. Tüm hafta seyahatte olmasına rağmen eve geldiğinde yine dizüstü bilgisayarına gömülmesi.

4. Benimle hiçbir şey konuşmayan adamın, msn de ipsiz sapsız yüzlerce insanla saatlerce yazışması.

5. Bir Alllah’ ın günü arayıp da “Nasılsın?” diye sormaması.

6. İşinin herşeyden önemli olması.

7. Çocuğun okuldan eve nasıl geldiği, kurstan nasıl geldiği, veli toplantısına kimin gittiği vs. gibi konularda hiç bilgisinin olmayışı

8. Evdeki her işe koşan, zor ötesi bir işe sahip olan, çocuğun tüm sorumluluğu üzerine yıkılan, sabah 7 akşam 7 çalışan bir kadının akşamları “Geyşaya dönüşmesi” beklentisi.

 

Yeter mi?

(Böylesi sıkı bir özeleştiri ve farkındalık... Helal olsun!)

 

***

(D.)

 

Yaptığımız en büyük aptallık; ikimizin de işimize çok daha fazla önem verip; evimizi, ilişkimizi, evliliğimizi ikinci plana atmamız, birbirimize zaman ayıramamız oldu. (Al işte!)

 

Akıllıca olan, bunu evliliğimizde birinci senemiz dolmadan anlayıp kendimize gelmemiz... (Bravo!)

 

***

(S.G.)

 

Birbirimize vakit ayırma ve birbirimizle ilgilenme konusunda aptaldık! Bu yüzden ayrıldık.

 

Ben yeterince buluşup konuşamadığımzı düşünüyordum, o da onu fazla bunalttığımı söylüyordu.

 

Sonra barıştık; ama asla sorunlarımızı konuşmadık. Sadece birbirimizi ne kadar sevdiğimizi, her şeyin ne kadar güzel olacağını konuştuk ve aynı sorunlar yine baş gösterdi.

 

Biz sorunlarımızı konuşmadığımız için ayrıldık.

 

Hatamızı anladığımda, o benden çoktan vazgeçmişti. (konuşmak lazım, konuşmak lazım...)


***

(Z.B.)

 

Çok aşık olduğum, bırakmanın imkansız olduğunu düşündüğüm sevgilimin beni gözümün içine baka baka aldatmasına,

 

Beni yatağımda bırakıp başkasına gitmesine,

 

Ve bunu türlü yüzsüzlüklerle, yalanlarla daha da acı duruma getirmesine,

 

Sevdiğim için onsuz yapamayacağımı düşünerek bunları kabul etmem, hayatımda yaptığım en büyük aptallık.

 

Hala kendime yediremiyor  ve hala acı çekiyorum... (Deymez!)

 

***

(D.F.)

 

En büyük aptallığım: gereksiz kıskanç olmam.


Daha küçük aptallığım: Kocam internette dolanıp tahrik olarak bana geldiyse onu reddediyorum. Çünkü kendimi sırf ihtiyaç gidermek için kullanılmış gibi hissediyorum. Halbuki o diyor ki; oradaki kadın değil, yapılanlar onu tahrik ediyormuş... Ayrıca arasıra da olsa, mastürbasyon yapması beni çileden çıkarıyor! 2-3 gün surat asıyorum. (Hem hatayı bilip hem devam etmek nasıl bir saçmalıktır? Benim karımda da bu durum var! Madem öyle, asma surat be kadın!)

 

***

 

İkinci hamileligim esnasında evliliğimizi sona erdirmek isteyen eşimin geçmiş bütün sadakatsizliklerini öğrenip onu yine de kapının önüne koymamak en büyük aptallığımdır!

 

Dünyaya tek başıma çocuk getirmekten ve 2 çocuklu "yalnız anne" olup dünyanın bir ucunda yalnız kalmaktan korktum.

Şimdi boşanma yolunda, bu hatamın acısını daha çok çekiyorum. (Üzülmeyin. Biz erkekler bazen çok puşt oluruz...)

 

***

Yani,

 

Sevişmek yerine savaşmak,

 

En büyük aptallıkmış!

 

Bu mailler üzerine benim anladığım budur.

 

Haklıyım demek ki.

 

Adam

adam@hurriyet.com.tr

Yazarın Tüm Yazıları