Yerel seçimi neler bekliyor?

Cumartesi günü Meclis Başkanı Binali Yıldırım’la birlikte İstanbul’un ilçe belediye başkan adaylarının da açıklanması hedefleniyor. Bu arada Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Lideri Bahçeli, Binali Yıldırım’ın Meclis Başkanlığı’ndan istifa etmesine gerek olmadığı yönünde görüş bildirdiler. Dikkatinizi çekti mi bilmem ama CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bu konuda hiçbir açıklama yapmadı. Kılıçdaroğlu’nun suskun kalmasının sırrı Binali Yıldırım ile 2 Aralık tarihinde yaptıkları görüşmede yatıyor. Birkaç cılız sesin aksine CHP’den Binali Yıldırım’ın Meclis Başkanlığı’ndan istifa etmesi yönünde güçlü bir çıkış beklenmiyor. Zaten Binali Yıldırım da “İstifa konusu kapanmıştır. Tartışma benim dışımda” diyerek noktayı koydu. Ama bu parantezin ucu açık. Çünkü CHP’nin İstanbul’daki kampanyasında bunu kullanacağı düşünülüyor.

Aslında cumartesi günü ittifakta MHP’ye bırakılan iller ile ilçelerin belediye başkan adaylarının da açıklanması bekleniyordu. Ancak MHP’nin talep ettiği bazı ilçelerle ilgili yeniden anket yapılması nedeniyle açıklamanın gecikebileceği söyleniyor. Bahçeli, “Adana, Mersin ve Manisa’nın...” diye tavrını ortaya koydu. Görüşmelerin perde arkasına baktığımızda da Bahçeli’yi üzecek bir tablo görünmüyor.

Siyasetin yönünü belirlemede usta bir isim olduğu bilinen MHP Lideri Bahçeli, yerel seçimlerde cumhur ittifakının oyunun yüzde 52’nin altına düşmemesi gerektiğini söyledi. “Mahalli seçimlerde cumhur ittifakı yüzde 52’yi sağlayabilirse meşruiyet tartışmalarından kendini kurtarmış olur” dedi. Hatırlarsanız, yerel seçimlerde ittifak için ilk başlama vuruşunu, “Üç büyükşehirde sonuç HDP ile CHP’nin ‘Biz burayı kazandık’ sözü olursa bu takdirde ikinci yapacakları iş hemen o gece ‘Recep Tayyip Erdoğan istifa etsin, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi meşruiyetini kaybetmiştir. Hemen parlamenter sisteme dönelim’ olur” sözleriyle Bahçeli başlatmıştı. Bahçeli ilk hamlesinde başarılı oldu. İkinci hamleyi yaparak ittifak yapılan yerlerde AK Parti seçmeninin MHP adayına oy vermesi için yüzde 52 çıtasını koydu. 

OPERASYON KAMPANYANIN ODAĞINA YERLEŞECEK

Yeni yılla birlikte seçim kampanyaları start alacak. Bizde seçimleri liderler kazanır. Yerel seçim olsa dahi liderlerin performansı önemli olacak. Adayların çalışmaları, açıklayacakları projeler, mevcut belediyelerin başarı/başarısızlık durumları ve sosyal medya, seçmen tercihlerinde etkili olacak. Görünen o ki ekonomik durum sandığı etkileyecek unsurlardan birini oluşturacak.

Bunlara iki başlığı daha ekleyin derim. 

1- Fırat’ın doğusuna yapılacak operasyon seçim kampanyasının odağına yerleşecek. 

2- CHP’nin kanalı olan Halk TV’de Mine Kırıkkanat’tan “Atatürk benim ilahım, tapıyorum” şeklindeki bir çıkış ya da Metin Akpınar’ın, “Her faşizmde olduğu gibi belki liderini ayağından asarlar, belki mahzenlerde zehirlenerek ölür, belki de başka liderlerin yaşadığı kötü sonları yaşayabilirler” sözleri tarzında yapılacak yeni bir yayın, kampanyayı unutturur, tartışmaların odağına yerleşir. Önemli bir sanatçımız olan Akpınar’ın tutuklanmamasına sevindim. 12 Eylül döneminde “Yasaklar” oyununu sahneleyen Metin Akpınar’ın 15 Temmuz travmasının yaşandığı bir dönemde darbe kokan bir çıkışı yapmasına üzüldüm. Ama biz birbirimizi Mussolini gibi bacağından asılmakla, Hitler gibi bir mahzende ölü bulunmakla mı korkutacağız?

Bir Menderes yetmedi mi?

CHP’Yİ BEKLEYEN TEHLİKE

Yakında eski CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt gibi biri çıkar, “Ulan sizi İzmir’e kadar kovalamazsak anamızdan emdiğimiz süt helal olmasın. Sizi de, yedi göbek sülalenizi de, bütün emperyalistleri de yine İzmir’den denize dökeriz” derse, işte o zaman seçimleri altın tepsi içinde Erdoğan’a sunmuş olurlar.

Bu tür çıkışlar nedeniyle biz “Hangi belediye başkanı beldemize daha iyi hizmet eder?”i değil, Mine Kırıkkanat’ı, Metin Akpınar’ı, “Dağdaki çobanla benim oyum bir mi?” diyen Aysun Kayacı’yı oyluyoruz.  

Seçimlere giderken CHP’yi bekleyen en büyük tehlike bu tür tehlikeli çıkışlar olacak. Onlar konuşacak, millet faturayı CHP’ye kesecek.