Yeni siyasi tablo

AK Parti birinci parti oldu.

Cumhur ittifakı yüzde 52’nin üstünde kaldı.

MHP yüzde 7.31 oranında oy aldı. 12 ilde belediye başkanı çıkardı.

İYİ Parti yüzde 7.45 oranında oy aldı. Ancak sıfır çekti.

Bu seçimde AK Parti’nin de CHP’nin de MHP’nin de kendini başarılı gösterebileceği sonuçlar ortaya çıktı.

AK Parti birinci parti olma özelliğini korudu.

CHP 25 yıl sonra Ankara’yı kazandı, bu yazı yazıldığında ise İstanbul’da burun farkıyla öndeydi.

MHP ise belediye başkanlığı sayısını arttırdı.

CHP de olağanüstü kurultayın kapısını kapattı.

AK Parti-MHP ittifakına yüzde 52 destek verilmesi erken seçimin önünü kesti.

DSP ile Saadet Partisi hiçbir yerde kazanamadılar ama bazı yerlerin kaybettiren partileri oldular.

Bu listeyi daha fazla uzatmak istiyorum.

31 Mart yerel seçimleriyle yeni bir siyasi denge ortaya çıktı.

BALKONDAN DEĞİŞİM ÇIKTI

Millet, cumhur ittifakını yüzde 52’nin üstünde tutarak siyasi istikrarı korudu. Ama güçlü bir mesaj verdi. O açıdan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın balkon konuşmasında verdiği mesajlar çok önemli.

Erdoğan, değişim yönünde güçlü bir mesaj verdi. “Ben dahil hiç kimse değişmez değildir” dedi. Millet sandıkta mesajını verdi. Erdoğan bu mesajın alındığını ifade etti. Söz bitti, artık bundan sonra icraat dönemi. Ekonomiden AK Parti yönetimine, kabineden siyaset dilimine, güvenlikçi politikalardan özgürlükçü yaklaşımlara kadar Erdoğan’ın önünde bir tercihler listesi duruyor. Hangisini tercih ederse AK Parti’nin kaderi ona göre şekillenecek.

Bu seçimlerin 1989’da ANAP’ın İstanbul ve Ankara’yı kaybettiği seçimlere benzer tarafları da var, ayrışan yanı da. O seçimlerde ANAP yüzde 21.75’e düşmüştü. Bu seçimde ise AK Parti birinci parti olma özelliğini, cumhur ittifakı yüzde 52’yi korudu.

26 Mart 1989 yerel seçim sonuçlarını ANAP’ın Necatibey Caddesi’ndeki genel merkezinde izliyordum. ANAP Genel Başkan Yardımcısı Oltan Sungurlu’nun odasındaydık. ANAP açısından ağır bir hava vardı. O sırada TRT’de “İcraatın İçinden” programı başladı. Özal kendi kullandığı araçla Boğaziçi Köprüsü’nden geçiyor, yanındaki koltukta oturan Semra Hanım’a neşeli bir şekilde, “Semra, koy bir kaset dinleyelim” diyordu. Belli ki ANAP’ın seçimi kazanacağı hesabına göre hazırlanmış bir programdı. ANAP yöneticileri telefona sarılıp “İcraatın İçinden” programının yayınını durdurmaya çalıştılar.

Seçim sonuçlarını sorduğumuzda Oltan Sungurlu, “Üzerimizden silindir geçti” demişti.

ERBAKAN’IN MUTLULUĞU

1994 yerel seçimlerini ise Refah Partisi Genel Merkezi’nde izlemiştim. Çalıştığım HBB TV, seçimi nasıl olsa kazanamaz diye Refah Partisi’nin önüne canlı yayın aracı göndermemişti. Başka bir partiye kurulan canlı yayın aracı gece yarısı apar topar RP’nin Balgat’taki genel merkezinin önüne getirildi. Çünkü RP, o seçimde Ankara ve İstanbul’un da aralarında bulunduğu 5 büyükşehiri kazanmıştı. Erbakan hoca ile o gece canlı yayın yapmıştım. Ankara’da Melih Gökçek kazanmıştı ancak İstanbul’da Erdoğan’ın durumu belli değildi. Erbakan’ın “İnşallah İstanbul’u da alacağız” derken yüzündeki mutluluğu hiç unutmuyorum.

ANAP, 89 seçimlerinden çıkan mesajın gereğini yerine getirmedi. Erbakan ise 1994’te önce yerel yönetimleri kazandı, sonra 1995 seçimlerinde birinci parti olarak çıkıp sancılı bir sürecin sonunda DYP ile hükümet kurdu.

Seçimlerle birlikte yeni bir siyasi tablo oluştu.

Her partinin kendini başarılı ilan etmek yerine, sandıktan çıkan mesajı doğru okuması gerekiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 16 Nisan referandumunda tebrik için kendisini arayanlara “Önemli olan 2019 seçimleri” demişti. Yeniden AK Parti Genel Başkanı seçildiği kongrede “metal yorgunluğu”ndan söz etmiş, değişim mesajı vermişti. Erdoğan değişimi bazı belediye başkanları ve teşkilatlarda uyguladı. 2023 seçimlerini kazanabilmek için daha köklü bir değişim gerekiyor.

AK Parti’nin en büyük şansı güçlü bir lidere sahip olması. Erdoğan bu seçimden de yüzde 52’yi koruyarak çıktı. Şimdi bütün gözler Erdoğan’ın üzerinde olacak. Erdoğan AK Parti’yi fabrika ayarlarına döndürecek mi, döndürmeyecek mi? İşin püf noktası burası.