Paylaş
Kaos ortamları siyasi cinayetler üzerinden başlatıldığı, darbe süreçlerinin başlama vuruşu siyasi cinayetlerin üzerinden verildiği için bu süreçte Kılıçdaroğlu’nun tanıklığı önemliydi. İYİ Partili Koray Aydın savcılığı bilgilendirdi ama Kılıçdaroğlu iddiasının arkasında durmadı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurup önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesinin alınmasını talep etti. Anayasa’nın 105. maddesinde cumhurbaşkanının nasıl ifade vereceği yer alıyor. Parlamenter sistemde cumhurbaşkanı, vatana ihanet suçu haricinde yargılanamıyordu. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilince, bu madde değiştirildi, icrai sorumluluğu da olduğu için cumhurbaşkanının cezai sorumluluğu genişletildi. Ancak bunun bir mekanizması var. 301 milletvekilinin imzasıyla soruşturma talep edebiliyorsunuz. 360 milletvekilinin oyuyla soruşturma açılmasına karar veriliyor, 400 milletvekilinin oyuyla Yüce Divan’a sevk edilebiliyor.
Bu durumda cumhurbaşkanı nasıl ifade verecek? Kılıçdaroğlu bu düzenlemeyi benden daha iyi biliyor.
ERDOĞAN’IN TEPKİSİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan da Afrika dönüşü gazetecilere yaptığı açıklamada, “Her şeyden önce ana muhalefetin başındaki zatın bu açıklamaları tamamen deli saçması. Ya siyaseti öğrenecek ya siyaseti öğrenecek. Bunun başka çıkışı yok. Siyasi cinayet dediğin zaman senin yapman gereken bir şey var. Nedir o? İspat edeceksin. Böyle bir ispat söz konusu değil. Adeta bir deli bir kuyuya bir taş attı, 40 akıllı çıkaramadı. Bu da böyle. Bunu neye göre söylüyorsun? Çünkü hukuktaki kaide çok açık net ortada: ‘Müddei iddiasını ispatla yükümlüdür.’ Senin bunu ispat etmen lazım. İspat etmediğin sürece sana yapışıp kalır” dedi.
SORUŞTURMAYI TIKADI
Kılıçdaroğlu ifade vermeye yanaşmadığı gibi soruşturmanın derinleşmesini engellemeyi amaçladığı gözleniyor. Ama savcılığın güvenlik ve istihbarat birimleri nezdinde gereken araştırmayı yaptığı anlaşılıyor. Oysa Kılıçdaroğlu’nda kendisine gelen bir istihbarat varsa ya da bir takım kuşkular taşıyorsa vereceği bilgiler ışığında savcılık emniyeti, Jandarma’yı ve MİT’i harekete geçirebilir. Bu ülkede ara rejimlere giden yollar siyasi suikastler üzerinden döşendi. Kaos ortamları siyasi cinayetler üzerinden tertip edildi.
NE OLACAK?
Kılıçdaroğlu’nun sistemi kilitlemesi hukuki soruna dönüştü. Kılıçdaroğlu’nun başvurusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatları savcılığa başvurma gereği duyarlar mı? Ya da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Kılıçdaroğlu’nun talebinin reddine karar verip ifadesinin alınması için bir çağrı çıkarır mı? Bekleyip göreceğiz.
MERAL AKŞENER’İN CHP’Yİ ZİYARETİ SIRASINDA İLGİNÇ DİYALOGLAR YAŞANIYOR
AKŞENER, iyileştirilmiş parlamenter sistemle ilgili önerilerini daha önce diğer partilere de götürdüklerini söylüyor. Akşener, “Onlarla da görüştük” diyor. Temel Karamollaoğlu ve Gültekin Uysal’la, Fatih Erbakan’la, Ali Babacan’la ve Ahmet Davutoğlu ile yaptığı görüştüğünü anlatıyor. “Sistem önerimizi size de bizzat getirmek istedim” diyor.
MİLLET İTTİFAKI’NA KATILACAKLAR MI?
Bu sırada CHP heyetinden, “Onlar ne diyor, onların düşüncesi ne? Millet İttifakı’na katılacaklar mı?” sorusu geliyor. Akşener, “Sistemle ilgili önerimizi ilettik. Onların sistemle ilgili düşüncelerini aldık. Parlamenter sisteme dönüş konusunda bizimle benzer düşünceler taşıyorlar” diyor. CHP heyetinin onlar da Millet İttifakı’na dahil olacak mı sorusuna yanıt aradığının farkında. “Bu aşamada Millet İttifakı’na katılıp katılmayacaklarını sormam söz konusu olmadı” yanıtını veriyor.
CHP, Erdoğan karşıtı bir cephe oluşturmayı arzu ediyor. Altı partinin temsilcilerinin yeni sistem üzerindeki çalışmalarını uzattıkça uzatmaya çalışıyor. Şu ana kadar 4 toplantı yaptılar. Aralık ayında nihai metnin hazırlanması bekleniyor. Bu ekip parlamenter sisteme göre bir Anayasa hazırlamıyor. Yol haritasını oluşturuyor. Bu heyetin yarım saatte yapacağı işi aylara yayıyorlar, böylece hem gündemde kalıyorlar hem de muhalefeti bir arada tutma taktiğini izliyorlar. CHP, Millet İttifakı’nın tabanını genişletmek için acele ediyor. Ama İYİ Parti ise henüz ittifak konusunun konuşulmasının erken olduğu kanaatinde.
TAKTİK SAVAŞI
Millet İttifakı’nda her partinin, her liderin ayrı ayrı taktiği var. Babacan ile Davutoğlu parti tabanlarını genişletmeye çalışıyorlar. Davutoğlu’nun Millet İttifakı’na girme konusunda verilmiş bir kararı yok. Cumhur İttifakı’nda olmayacak ama üçüncü bir ittifakın kurulması için çaba gösterebilir.
KILIÇDAROĞLU’NUN STRATEJİSİ
Kılıçdaroğlu ise cumhurbaşkanlığı hedefine kilitlenmiş durumda. O nedenle iktidara karşı sertleştikçe sertleşiyor. Artık tehdit ve hakaret dilini kullanıyor. CHP liderinin bu tarzı muhafazakâr seçmeni tedirgin ederken, Millet İttifakı’nın ortağı İYİ Parti tarafından da dikkatle izleniyor. İYİ Parti’nin de Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığını kabul ettirmek için sertlik stratejisi izlediği düşünülüyor.
AKŞENER FAKTÖRÜ
Peki Kılıçdaroğlu bu yöntemle sonuç alır mı? Şu ana kadar ilerleme sağladı. Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nu geriletti. Akşener’in cumhurbaşkanı adayı olmadığını açıklamasını sağladı. Ama bu Millet İttifakı’nın ortak adayı olacağı anlamına gelmiyor.
Maç 90 dakika ve bu maç Akşener bitti demeden bitmez.
‘ALİS HARİKALAR DİYARINDA’
MİLLET İttifakı’nın parlamenter sisteme dönüş önerisinin önünde çok ciddi belirsizlikler var. 2023 seçimlerine giderken muhalefetin önündeki en önemli engel bu olacak.
Parlamenter sisteme dönebilmek için Millet İttifakı’nın 2023 seçimlerinde hem cumhurbaşkanlığı seçimini kazanması hem de Anayasa’yı değiştirebilmek için en az 360 milletvekili çıkarması gerekiyor.
HEP EVET Mİ OLACAK?
1) 360 milletvekili çıkarabilmek için oyların yüzde 62’sini almaları gerekecek. Referandumsuz bir Anayasa değişikliği hedefliyorlarsa 400 milletvekili çıkarmaları gerekecek. Onun için de oyların yüzde 69’unu almaları zorunlu.
2) 2023 seçimlerini kazanıp 360 milletvekili çıkardılar diyelim. O zaman da 2 yıl içinde Anayasa’yı değiştirip referanduma gidecekler.
Referandumda halkın evet demesi gerekecek.
3) Referandumda da kabul edildi diyelim. O zaman yeni sisteme göre aynı yıl içinde yeniden seçimlere gitmeleri gerekecek. 2 yıl içinde bu üçüncü seçim olacak.
Eğer geçici bir madde koymadılarsa yeni Meclis önce cumhurbaşkanını seçecek, sonra hükümet kurulacak.
4) Meral Akşener’in başbakan olması için seçimlerden birinci parti olarak çıkması gerekecek.
Hesap bu. Muhalefet ne isterse halk hep evet diyecek. Ya bunlardan biri gerçekleşmezse ne olacak? Bu seçimlerden birinde muhalefetin istediğinin tersi çıkarsa ne yapacaklar? Muhalefetin bu hesabı dikkate almasında ve halkın beklentilerine uygun olarak daha gerçekçi hedeflere yönelmelerinde fayda var. Yoksa bu ‘Alis Harikalar Diyarında’ masalı gibi bir durum olur.
Paylaş