Paylaş
Çünkü referandum sandığı 16 Nisan’da önümüze geliyor.
Referanduma gidilirken bölgeye yönelik iki çalışma yürütülüyor.
1- Sandık güvenliği.
Seçimlere OHAL ortamında gidileceği neredeyse netleşti. Oy kullanılan yerlerde sandık görevlileri ve seçmenlerin dışında kimse olmayacak. Böylece örgütün bölge halkının oylarına ipotek koymasının önüne geçilecek. PKK militanlarının oy kullanılan mahallerde seçmenlere baskı yapmaları engellenecek.
2- Bölge halkının iradesinin PKK baskısı olmadan sandığa yansıması.
PKK, köylerde halkı tehdit ederek başka partilere oy verilmesini engelliyor, küçük yerleşim yerlerinden halkı organize bir şekilde sandığa getirip oy kullanmalarını sağlıyordu. Referandumda buna imkân tanınmayacak. Uzak yerleşim yerlerinden oy kullanmak için şehir merkezlerine gelecek olanlarla ilgili organizasyonu devlet üstlenecek. İlgililerle konuştum, yönelttiğim sorular ve aldığım cevaplar şöyle:
Meydanlara yüz binleri toplayan HDP’nin milletvekilleri tutuklanırken bölge halkının tavrını nasıl okumak lazım?
Sürpriz bir durum değil. Şehir savaşlarının mağduriyetinin örgütten kaynaklandığını görüyor, halk tepki veriyor. Örgüt kurulduğu günden bu yana en büyük oy kaybını yaşıyor. Devletin çözüm için sivil enstrümanları devreye soktuğunu, bunda samimi olduğunu ama buna rağmen örgütün savaşı seçmesinden dolayı tepkili. Milyonlarca oy alan partinin genel başkanı tutuklanırken bölge halkı tepki vermeyerek, örgüte mesaj veriyor. Şiddeti seçen örgüt sonucuna katlansın diyor.
Oysa 90’lı yıllarda DEP’lilerin Meclis’ten alınıp cezaevine koyulması tepkiye neden olmuştu. 90’lı yılların yanlışları da eklenince PKK, ikinci büyük sıçramasını o dönemde yapmıştı. Bu kez neden aynı şey olmuyor? Çünkü bölge halkı çözüm sürecinin nimetlerinden yararlandı. Devletin sivil çözümden yana samimi olduğunu anladı, örgütün çözümü değil savaşı istediği gördü. Irak ve Suriye tablosunu ise bölge halkı iyi değerlendiriyor.
Peki son ölçümlere göre bölgede HDP ne durumda? HDP’den uzaklaşan kitleler AK Parti’ye döndü mü?
HDP, yüzde 10 civarında görünüyor. Parti de yüzde 6-8’lik marjinal bir kesim var. Halk PKK’ya mesafeli, yaşanan olumsuzluklardan örgütü sorumlu tutuyor ama AK Parti’ye karşı da flu.
Neden flu?
Son ölçümlerde, şehir savaşlarından sonra yerleşim yerlerinin inşasında yavaş hareket edilmesinden dolayı iktidara mesafeli duruyor.
Bu aşamada bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. HDP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılması ve OHAL süreci ile yeni bir iklime girildi. Türkiye’nin beka mücadelesi verdiği bir dönemde bazı uygulamalar anlayışla karşılanabiliyor. Ancak Kürtlerin bunların farkında olmadığı söylenemez. Dama taşı gibi HDP’lilerin biri alınıp biri bırakılmaya, Ahmet Türk gibi diyaloğa açık bir insan şehir şehir, hapishane hapishane dolaştırılmaya devam ederse bu rüzgâr tersine döner.
Ankara’daki hava ne yönde?
İzlenimim, bu iklimin bir süre daha devam edeceği yönünde. Suriye’deki gelişmeler ile içerideki terör eylemleri süreci zehirliyor. O nedenle PKK ve HDP’nin sürekli baskı altında tutulması hedefleniyor.
Anayasa değişikliğinin AK Parti-MHP damgasını taşıması Kürt oylarını çok daha önemli hale getirdi. AK Parti, şimdiye kadar Kürtlerin desteğini alamadığı hiçbir seçimi kazanamadı. Bunun farkındalar. AK Parti teşkilatları 1 ay süreyle bölgeyi tarayıp, hazırladıkları raporları Teşkilat Başkanı Mustafa Ataş’a sundular. İklim uygun ama bakalım AK Parti HDP ile arasına mesafe koyan kitleyi yanına çekebilecek mi?
OHAL sürecinin yıl sonuna kadar devam edeceği anlaşılıyor. Çözüm sürecinde IRA barışının mimarlarından Jonathan Powell’ın bisiklet örneği verilirdi. Bisiklet örneği bu kez OHAL için veriliyor.
“Hem terörle mücadele edeceğiz hem 15 Temmuz travmasını aşacağız. Bisiklet gibi sürekli olarak pedalı çevirmezsek düşeriz.”
Paylaş