Öncelik hayat pahalılığı ve ekonomi

Şimdi özüne dönüş desem, özünden kopmuş muydu ki diyecekler çıkabilir. Hayat pahalılığı ve göçmen sorununda reel politiğe dönüş desem, başka şeyler söyleyenler çıkabilir. Ama isterseniz ben ne gördüğümü dosdoğru yazayım.

Önce ekonomiyle ilgili birkaç anekdot aktarmak istiyorum.

AK Parti MKYK toplantısında, satın alma gücüne göre Türkiye’nin gelişmiş ülkeler arasında çok iyi bir noktada olduğuna ilişkin sunumdan sonra bazı üyeler hayat pahalılığı ve geçim sıkıntısının halkın en acil sorunu olduğunu belirterek itiraz ediyorlar. Erdoğan bu görüşleri dinledikten sonra, “Ben de aynı kanaatteyim. Ekonomi en önemli gündem maddesi” diyor.

AK Parti genel başkan yardımcılarının başkanlığında MKYK üyeleri bir süredir sahayı gezip halkın nabzını tutuyordu. Sahadaki tespitlere ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bilgi veriliyor.

Afgan göçmenler ve ekonomi ilk iki sırada geliyor. “Vatandaş en çok hayat pahalılığından şikâyetçi” deniliyor. Geçen hafta ise ekonomiyle ilgili olarak yapılan bir sunumdan sonra enflasyonun düşürülmesi için çalışılması talimatını vermişti. 

DEMİREL DE ÖZAL DA ‘EKONOMİ’ DEMİŞTİ

Bir süredir anketlerden ekonomiyle ilgili verileri de aktarmaya özen gösteriyorum. AK Parti’nin en büyük rakibi Millet İttifakı değil, “Ekonomi Partisi” diyorum.

Türk siyasetine damga vuran liderlerden biri olan Demirel bunu, “Tencere Partisi” olarak tanımlamıştı. Özal da, Türkiye’de zihniyet devrimini yapan çıkışını ekonomiyle yapmıştı. 12 Eylül’den sonra siyasi partilerin kuruluşu süreci üzerine çalışıyorum. Özal’ın ilk televizyon konuşması yine ekonomi üzerine. Özal, değişmeyen bir gerçeğe işaret ediyor ve “Bilaistisna bütün dertlerimizin ucu ekonomiye dayanıyor” diyor. 

ERDOĞAN: ‘HALK 2022’DE HİSSETMEYE BAŞLAR’

Pandemi sürecinde yaşanan sorunlar bütün dünyada ekonomiyi öncelikli sorun haline getirdi. Pandemi kısıtlamalarının kaldırılmasıyla birlikte hızlı bir büyüme sürecine girildi. Ama zaten zor geçinen geniş kitleler, geçim sıkıntısını çok derinden hissediyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, iş dünyasından bir gruba, “İkinci çeyrekten itibaren yüksek bir büyüme bekliyorum. Ama vatandaş bunu ekonomide iyileşme olarak hissedemez. 2022’de ise halk ekonomideki iyileşmeyi hissetmeye başlar” diye özetlemişti. Geçim sıkıntısını çok derinden hisseden kesimler aynı zamanda AK Parti’nin seçmen tabanını oluşturuyor. AK Parti, seçkinlerden değil, yoksullardan ve orta gelir grubundan oy alıyor.

ANKETLER NE DİYOR?

Güvenilir anketlerden bir süredir ekonomiye ilişkin verileri paylaşıyorum. Konsensus ve Optimar’ın ağustos ayında yaptıkları araştırmada ekonomi ve işsizlik ilk üç sorun arasında çıkmıştı. İkincisi koronavirüs.

Konsensus’un araştırmasında yüzde 40.2’yle işsizlik ilk sırada gelirken, onu yüzde 35.8’le hayat pahalılığı takip ediyordu.

Optimar’ın araştırmasında ise yüzde 44.5’le ekonomi ilk sırada gelirken, işsizlik yüzde 14’le koronavirüsten sonra üçüncü sırada yer almıştı.

PARTİLERE GÖRE

“Sizce Türkiye’nin en önemli sorunu nedir?” sorusuna partilere göre verilen yanıtlara dikkatinizi çekmek istiyorum. Çünkü orada çok önemli bir veri var.

AK Partililerin yüzde 44.9’u, MHP’lilerin yüzde 32.7’si, CHP’lilerin yüzde 52.1’i, İYİ Partililerin yüzde 52’si, HDP’lilerin yüzde 31.6’sı ekonomi diyor. Bu sonuçlar da gösteriyor ki ekonominin bir numaralı sorun olduğu konusunda iktidar ve muhalefet ayrımı yok.

HANGİ PARTİ ÇÖZER

İşte bu noktada muhalefetin şapkayı önüne koyup düşünmesi gerekiyor. Çünkü yaşanan ekonomik zorluklara ve pandemi sürecinin siyasi depremlere yol açan etkisine rağmen Türk halkı bu sorunu CHP ya da İYİ Parti çözer demiyor. AK Parti ve Erdoğan çözer diyor.

Ankete katılanların yüzde 29.2’si AK Parti çözer diyor. CHP çözer diyenlerin oranı ise 19.2’de kalıyor. HDP çözer diyenlerin oranı yüzde 5.6 olurken, İYİ Parti çözer diyenler yüzde 3.6 çıkıyor. MHP çözer diyenlerin oranı yüzde 3 olurken, Ali Babacan’ın partisi çözer diyenler ise 0.8’de kalıyor. Neredeyse Doğu Perinçek’in partisi ile aynı seviyede.

MAZERET DEĞİL, ÇÖZÜM

Erdoğan sahadan beslenen bir lider. Sorunu tespit ettikten sonra mazeretlere sığınmak yerine hızla çözüme odaklanıyor. O nedenle, söz konusu ekonomiyse Erdoğan’ı izlemeye devam edin diyorum.

BAYKAL ÖLDÜ KAMPANYASI

SOSYAL medyada belirli aralıklarla Deniz Baykal öldü kampanyası başlatılıyor. İlginç olanı bunu yapanlar da seküler hayat tarzında olan hesaplar. Ya CHP seçmeni ya da CHP’ye yakın insanlar. Bir zamanlar da usta oyuncumuz Münir Özkul için yaparlardı bunu. Bu ülkede kaç Münir Özkul yetiştiyse...

Twitter’ın buna izin vermemesi gerekiyor. Ama Twitter birkaç tık uğruna insanların hayatıyla oynanmasına göz yumuyor. Hatta teşvik ediyor. İşte sadece bu yüzden dahi olsa sosyal medya yasası gerekli.

Bunu yapanları görünce bazen insanlığın bittiğini düşünüyorum. Bu insanların ailesi yok mu? Bu tür kampanyaların, zaten sağlık sorunları yaşayan insanlar üzerinde yıkıcı etkisi olmaz mı?
Baykal’ın dünya görüşüne karşı olabilirsiniz ama milyarlarca insanın sığdığı şu dünyaya bir Deniz Baykal sığmıyor mu? Bu kadar mı kötücül olduk? Baykal’ı sevmiyorsan oy vermezsin, eleştirirsin ama ölümünü istemek ne demek? Çiçekler, böcekler, hayvan hakları diye yayın yapanların, ekranlarda dünyanın en medeni insanı imajı çizenlerin Baykal söz konusu olunca içlerinden çıkan nobranlığa ne demeli? Demek ki bunlar ekranlardaki gibi medeni değiller. 

ERDOĞAN ÖLSÜN DİYEN DENSİZ

Sadece Baykal için değil, daha geçenlerde bir CHP milletvekili, Cumhurbaşkanı Erdoğan için “Ölsün” demedi mi? CHP Milletvekili Aykut Erdoğdu’yu kastediyorum. Erdoğdu, köpeğiyle yaptığı paylaşımda, Erdoğan için “Gıcık oluyorum adama, ölsün istiyorum” demişti.

CHP NEDEN SESSİZ?

CHP, hem eski Genel Başkanı Baykal konusunda düzenlenen iğrenç kampanyaya sessiz kaldı, hem de Aykut Erdoğdu’ya bir çift söz söylemedi. CHP, Baykal için neden sessiz, Erdoğan için neden suskun?

Bu tür kampanyaları düzenleyip, bu sözleri eden insanlara sadece iğrençsiniz, iğrençsiniz, iğrençsiniz diyor, başka bir şey demiyorum.

ERDOĞAN’DAN ALİ ERBAŞ’A GÜÇLÜ DESTEK

BİR kesimin bir süredir hedefinde olan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan güçlü bir destek geldi. Erdoğan, Diyarbakır’da kanaat önderleriyle toplantı yaptığı sırada Diyanet İşleri Başkanı’nın telefonundan katılımcılara hitap etti.

Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanı’na yönelik saldırılara dikkat çektikten sonra, “Tabii ki bu olaylar beni de ciddi manada üzüyor” dedi. Erdoğan konuşmasının devamında ise “Fakat sizlerin birlik, beraberlik, dayanışma, kardeşlik içerisinde duruşunuz inanıyorum ki o grupların arzuları istikametinde devamına inşallah fırsat vermeyecektir” dedi.

Erdoğan’ı Erdoğan yapan da bu özelliği. Kendisine güvenenleri zor dönemlerde ortada bırakmıyor. Tam aksine arkasında kapı gibi duruyor. Erdoğan’ın desteğinin devamı var.