Paylaş
Rus Büyükelçi Karlov suikastında, Mevlüt Mert Altıntaş’ın neden sağ olarak yakalanamadığı yönünde ciddi bir tartışma yaşandı. Rus Büyükelçi’nin bir an önce hastaneye yetiştirilme çabası ve suikastçının çatışmaya girmesi bir ölçüde anlaşılabilir ama sağ olarak ele geçirilmeli ki bağlantıları ortaya çıksın. Eylem talimatının ne zaman geldiği, talimatı kimin verdiği, kimlerin lojistik destek sağladığı, eylem sırasında içeriden destek alıp almadığı, kaçtığı süre içinde kimin sakladığının ortaya çıkması açısından sağ olarak yakalanması önemliydi. Başarıldı. Çok büyük bir moral oldu.
İzmir Adliyesi’ne saldıran PKK’lı teröristler, polis memuru Fethi Sekin’in canını verme pahasına verdiği mücadele sonucunda etkisiz hale getirildi. Böylece büyük bir katliam yapmalarının önüne geçilmiş oldu. Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’ne saldıran kişi vurularak öldürüldü. Kayseri’de 14 askerimizin şehit olduğu saldırı aydınlatıldı. Reina saldırganının yakalanmasıyla İstanbul polisi büyük bir başarıya imza attı.
İstanbul gibi bir metropolde adeta iğne ile kuyu kazmak suretiyle bu başarıyı sağladılar.
BİR KADIN İHBAR ETMİŞ
“Parayı ve kadını takip et, o seni katile götürür” diye bir kural vardır. Reina saldırganı yakalandığında yanında 197 bin dolar çıktı. Saldırgan kaçmak üzereyken yakalandı. Karısı eylemden bir süre sonra gözaltına alınmıştı. O da çok iyi yetiştirilmiş bir DAEŞ militanı olduğundan kocası için “IŞİD’e sempati duyduğunu bile bilmiyordum” dedi. Ama burada kadının takibi farklı.
Reina saldırganı Esenyurt’taki lüks siteye 3 gün önce getirilmiş. Ancak son 12 gün Esenyurt bölgesindeymiş. Yakalanmamak için üç günde bir ev değiştirmiş. Aile havası vermek için kadınlarla birlikte aynı evde kalmalarına özen gösterilmiş. Birkaç kez çok yaklaşılmış. Ancak son anda aranılan adresten kaçırıldığı tespit edilmiş.
Bir kadının ihbarı Emniyet’in işini kolaylaştırmış. Son gün 5 ayrı yer için operasyon düzenlenmiş, birinde ele geçirilmiş. Reina saldırganının ele geçirildiği operasyon 20 dakika sürmüş. Çok kısa bir sürede tamamlanabilirdi. Ama o zaman da öldürülüp etkisiz hale getirilirdi. O durumda sadece bir terörist öldürülmüş olurdu, şimdi Reina saldırısının aydınlatılmasını sağlayacak kişi elimizde.
Reina saldırganına ilişkin ilk üç gün karanlıkta. Reina’daki katliamdan sonra nasıl kaçtı, nerede saklandı, İstanbul’da bir yerden diğerine kimler tarafından ve nasıl götürüldü? Sorguda bunlar ortaya çıkacak. Terörist, DAEŞ’in askeri birimi içinde özel olarak yetiştirilmiş, suikast timinden. Sadece Türkiye açısından değil, uluslararası camianın yürüttüğü DAEŞ’le mücadeleye önemli katkı sağlayacak çapta bilgiler alınabilir.
SIM KARTINI DA BIRAKMIŞ
DAEŞ militanı Reina’dan kaçarken montunu bırakıp, kılık değiştirmişti. Orada sadece montunu bırakmamış, montunun cebinde SIM kartı kalmış. Bu SIM karttan önemli bağlantılara ulaşıldı. Ancak DAEŞ, ‘patates hat’ dediğimiz hatları kullandığı için birçok numara kullanılmıyor çıkmış. Ama bu arada İstanbul polisi teröristin seri hat kullandığını tespit etmiş. Her gün bir numara ile görüşüp, o hattı yok etmiş.
6 gün önce teröristin, Çanakkale üzerinden yurtdışına kaçırılacağı ihbarı alınmış. Ancak Reina teröristi oğluyla birlikte kaçmakta ısrar edince, DAEŞ’in yurtdışına kaçırma planı ertelenmiş.
İstanbul Havaalanı ve Reina saldırısı ile birlikte Özbek, Uygur, Kırgız ve Çeçen kökenli teröristler, en büyük zararı gönül coğrafyamıza verdiler. Bu ülkelerden gelen insanlara karşı pozitif ayrımcılık tanınıyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığında 2 Ocak 2017 tarihinde yapılan Bakanlar Kurulu toplantısında, göç politikamız ile vize ve geçici ikamet konusunun gözden geçirilmesi gündeme geldi.
Paylaş