Paylaş
Yeni ekonomi yönetiminin en büyük şansı Cumhurbaşkanı Erdoğan. Neden? Çünkü arkalarında seçimden zaferle çıkmış, 5 yıllık süre boyunca ülkeyi yönetecek olan güçlü bir lider var.
Ekonomide çok parlak kararlar alabilirsiniz ancak ülkede siyasi istikrar ve bu kararların arkasında duracak güçlü bir siyasi irade yoksa bir yere kadar başarılı olursunuz. Hiç unutmuyorum, Tansu Çiller ekonomik kararlar açıklıyordu. Yabancı ekonomi ajanslarından birinin muhabiri, “Bu hükümetin ömrü ne kadar sürecek? Bu kararları uygulamaya ömürleri yetecek mi?” diye sormuştu.
ERDOĞAN’IN DESTEĞİ
Cevdet Yılmaz, Mehmet Şimşek ya da Hafize Gaye Erkan yabancı yatırımcılarla masaya oturduklarından böyle bir soru ile karşılaşmayacaklar. Önlerinde bir belirsizlik yok. Önlerinde 5 yıllık bir süre ve arkalarından güçlü bir lider var.
İzlediğim kadarıyla Mehmet Şimşek ve ekonomi yönetimi bunu çok iyi değerlendiriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan her fırsatta güçlü bir şekilde desteğini hissettiriyor. En son Merkez Bankası Başkan Yardımcılıklarına yapılan atamalarda olduğu gibi.
GÖMLEĞİN İLK DÜĞMESİ
Mehmet Şimşek, bakanlık görevini devralırken, “Rasyonal zemine dönüş dışında hiçbir seçenek kalmamıştır” deyince, geçişin kademeli ve dengeli olacağının altını çizince, gömleğin ilk düğmesi doğru iliklendi demiştim.
ŞİMŞEK’İN CDS VURGUSU
Mehmet Şimşek’in, Türkiye’nin kredi iflas riskini gösteren CDS’lerin mayıs ayındaki 700 puandan bu hafta 400 puanın altına düştüğü açıklamasını görünce, bunları düşündüm.
Türkiye’nin CDS puanı çeşitli nedenlerden dolayı 700 puana yükselmişti. Mehmet Şimşek’in atanmasıyla birlikte CDS’lerde kademeli bir düşüş başladı. En son 390 puan seviyesine kadar indi. Bu seçimlerle birlikte siyasi belirsizliğin ortadan kalkması, Erdoğan’ın seçim başarısı ve yeni ekonomi yönetimine ile ekonomi politikalarına duyulan güvenin bir sonucu oldu.
NOT ARTIŞI GELECEK Mİ
Sonuçta Türkiye’nin ya da şirketlerinin bir borç alması durumunda CDS puanı ne kadar düşerse ödeyeceği risk primi o kadar düşüyor, yani maliyetler azalıyor.
Bu hafta CDS’lerle birlikte Türkiye’nin risk algısı ciddi şekilde düşmüş oldu. Uluslararası piyasalardaki görünümü normale dönüyor diyebiliriz. Bunun, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının not düzeltmesine gidecek kadar, sonuçlarını da yavaş yavaş göreceğiz diye düşünüyorum.
HAFİZE GAYE ERKAN
Burada Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’a bir parantez açmak istiyorum. Ekonomi yönetimiyle ilgili olarak bir kriterim vardır. Ekonomiden sorumlu bakan ya da Merkez Bankası Başkanı basın toplantısı yaparken dolar, borsa ve faiz oranları başta olmak üzere ekonomiyle ilgili belli başlı göstergeleri not ederim. Toplantı başladığında negatif yönte seyrettiyse piyasalar güven duymadı demektir. Ama eğer pozitif yönde geliştiyse piyasalar güven duydu ve kredi açtı anlamına gelir.
DOĞRU İSİM
Hafize Gaye Erkan’ın basın toplantısına da hem ekonomik göstergeler açısından hem de kişisel özellikler açısından dikkat ettim. İtiraf edeyim, daha çok Türkiye gerçeklerine uygun mu yoksa dünyayı sadece rakamlardan ibaret gören Amerika’da yetişmiş, “Başarılı Türk kızı” mı diye baktım.
Ahmet Hakan 100 üzerinden 90 puan verdi. Ekonomist ve analistlerin birçoğu daha yüksek puan verdiler. Merkez Bankası Başkanı, konusuna hâkimdi. İlk basın toplantısı olmasına rağmen hafif heyecanını bastırabiliyordu. Sorulara dozunda ve net cevaplar verdi, siyasi polemiklerden çekindi ve “Ben işime bakıyorum” mesajını verdi. Özellikle siyasetle arasına koyduğu mesafe yerindeydi. Basın toplantısından sonra ilk değerlendirmem, “Hafize Gaye Erkan, Merkez Bankası başkanlığı için doğru bir isimmiş” oldu. Hafize Gaye Erkan ulusal ve uluslararası piyasalarda güven testini geçti.
GERÇEKÇİYDİ
Bunlar genel gözlemlerim. Bir de açıklamalarına değinmek istiyorum. Merkez Bankası’nın enflasyon tahmininin yıl sonu itibarıyla yüzde 58, izleyen yıllarda yüzde 33 ve 15 olacağını söyledi. Alışkın olduğumuzdan farklı olarak son derece gerçekçi rakamları ortaya koydu. Güvenilirlik açısından önemliydi. Zaten piyasalar da güven testinden olumlu puan verdiler.
MERKEZ BANKASI’NA ATAMALAR
Piyasalar açısından ikinci önemli bir adım daha geldi aynı gün. Para Politikası Kurulu üyeliklerinde değişikliğe gidildi. Osman Cevdet Akçay, Fatih Karahan ve Hatice Karahan yeni başkan yardımcısı olarak atandılar. Özellikle de Hatice Karahan’ı Yeni Şafak’ta çalıştığım yıllardan tanıyor ve yazılarını takip ediyordum. Çok isabetli bir atama oldu. Merkez Bankası’na yeni bir soluk getirecek, büyük düşünce zenginliği katacak, kendilerini ispatlamış isimler. Bu bile birçok anlamda ekonomi yönetiminin güven algısını güçlendirmek için yaptığı hamleler açısından kritikti.
TERSİNE BEYİN GÖÇÜ
Erkan ile başlayan tersine beyin göçü, tanıyanlar bilir, Fatih Karahan ile devam etti. Mehmet Şimşek ile Hafize Gaye Erkan uyumuna şimdi Para Politikası Kurulu da katılmış oldu.
Zor bir haftanın ardından bakarken, Şimşek başta olmak üzere ekonomi yönetimi uluslararası piyasalara “Geri döndük” mesajını vermiş oldu.
EKONOMİDE ÜÇ BAŞLIK
Enflasyonla mücadele ateşin üzerindeki kestaneleri elinizle almaya benziyor. Elinizi yakıyor. Ama ileride daha büyük acılar yaşamamak için gerekli oluyor.
Türkiye’nin ekonomik göstergeleri hızla normalleşirken pürüzlü birkaç noktaya dikkat çekmek istiyorum.
DOLAR KURU NE OLACAK
1- Hafize Gaye Erkan, dolar kuruyla ilgili olarak, “Bir kur seviyesi hedeflemiyoruz. Ancak kurda aşırılıklar görüldüğünde müdahale, aşırılığı ve oynaklığı azaltmak amacıyla Merkez Bankası’nın görev tanımındadır” demişti.
Dolar, Merkez Bankası’nın müdahaleyi bırakılmasıyla girdiği yükseliş seyrinin ardından 27’nin hemen altında beklemeye geçti. Ama piyasalar, fiyatlandırmak için doların tam olarak nerede dengeleneceğini görmek istiyor. Dolar kurundaki belirsizlik piyasaların önünü görmesini zorlaştırıyor.
AKARYAKITTAKİ ARTIŞLAR
2- Akaryakıttaki artış tüm girdileri etkiliyor. Ayrıca birkaç gün arayla gelen artış haberleri toplumun psikolojisini bozuyor. “Daha dün zam gelmişti” diye tepki gösterilmesine neden oluyor.
Öncelikle son yedi yıldır yapılmayan ÖTV güncellemesinin ardından hem kurdaki hem de uluslararası piyasalardaki petrol fiyatlarının etkisiyle bu yükselişlerin olduğunu söylemek gerekiyor.
EMEKLİ MAĞDUR
3- Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendini mağdur hisseden tüm kesimlerin gönlünü mutlaka kazanacağız” dedi. Bu söz daha çok maaş artışını yetersiz bulan emeklilere yönelik bir mesaj olarak algılandı. Ciddi geçim sıkıntısı çeken emeklilerin mağduriyetlerinin giderilmesi gerekiyor.
Burada emeklilerimize, EYT’den gelen emeklilerin eklenmesiyle yıllardır süren bir sorun çözülürken, diğer yandan bunun bütçeye getirdiği maliyeti de ekonomi yönetimi düşünmek zorunda kalıyor.
Paylaş