Paylaş
“Şayet teröristbaşının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM’de DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse ‘umut hakkı’nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın” dedi.
Bu öneri Türk milliyetçiliğinin siyasi temsilcisi olan MHP’nin Genel Başkanı Bahçeli’den gelince daha da etkili oldu. Bahçeli’nin bu çıkışı yapmasından birkaç saat sonra DEM Parti’nin grup toplantısı vardı. Eş Genel Başkan Tülay Hatimoğulları, konuşma metnini değiştirerek Bahçeli’nin önerisi karşısında süreci destekleyen bir konuşma yaptı.
ALKIŞLANACAK KONUŞMA
Bu sürede neler oldu? TUSAŞ’a PKK tarafından kanlı bir saldırı gerçekleştirildi. 5 şehidimiz, 22 yaralımız vardı. PKK’nın kanlı saldırısı ve İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nun Meclis kürsüsünden urgan atmasına rağmen Bahçeli geri adım atmadı. Hatta Türk-Kürt kardeşliği üzerine alkışlanacak bir konuşma yaptı: “Türklerle Kürtler bin yıllık bir ortak din, ortak tarih ve ortak coğrafya sonucunda maddi ve manevi bakımlardan birleşmişlerdir. Bugün ise ortak düşmanlar ve ortak tehlikeler karşısında bulunuyorlar. Bu tehlikelerden ancak ortak bir kararlılıkla kurtulabilirler. O halde büyük bir inançla diyebiliriz ki Türkler ile Kürtlerin birbirini sevmesi her iki taraf için hem dini hem de siyasi bir farzdır. Kürtleri sevmeyen bir Türk varsa Türk değildir. Türkleri sevmeyen bir Kürt varsa Kürt değildir.”
İMRALI GÖRÜŞMESİNE RAĞMEN
Bahçeli’nin yaptığı çağrıya, 44 hafta sonra Ömer Öcalan’ın İmralı’ya giderek Öcalan’la görüşmesine, Abdullah Öcalan’ın “Tarihi bir sorumluluk üstlenmeye hazır olduğu” mesajını vermesine, TUSAŞ’a yapılan saldırıda şehitler vermemiz pahasına yeni sürece ilişkin geri adım atılmamasına rağmen DEM Parti ne yaptı?
Devlet Bahçeli’nin Türk-Kürt kardeşliğine ilişkin tarihi açıklamalar yaptığı bir günde DEM Parti’den sürece zarar veren bir açıklama geldi. Siyaset sorumlu olmayı gerektirir.
ÜSTENCİ ŞIMARIK VE HIRÇIN
Türkiye’nin yeni bir sürecin kapısını araladığı bir dönemde DEM Parti’ye düşen görev PKK’nın taleplerini gündeme getirmek değil, tam aksine yeni sürece ilişkin bir perspektif sunmak olmalıydı. Ama DEM, üstenci bir dille hırçın, şımarık bir uslupla yaptığı açıklama ile siyaseten güçleneceğini sanıyor. Ama yanılıyor. İradesini Kandil’e teslim ederek yeni sürecin önemli bir aktörü olma fırsatını elinin tersiyle itiyorlar. Hani Öcalan’ın iradesi iradenizdi?
MİSYON ÜSTLENMELİ
Oysa IRA sorununun çözümünde Sinn Fein ve onun lideri Gerry Adams tarihi bir rol oynamıştı. Yine ETA sorununun çözümünde müzakereleri siyasetçiler yönetmişti. Ama DEM Parti bu süreçte tarihi bir rol üstlenmek yerine Kandil’in sözcülüğünü yapmayı tercih ediyor. Oysa barış sürecinde tarihi rol oynamak DEM Parti’nin siyaseten güçlenmesinin yolunu açar. Çözüm sürecinde oynadığı rol HDP’nin 7 Haziran 2015 seçimlerinde yüzde 12.5 oy oranı ve 80 milletvekili ile Meclis’e girmesini sağladı. Ama teröre destek verdikleri zaman yüzde 8’e kadar gerilediler.
DEM Parti’nin açıklamasını görünce ‘biz yanlış yapmışız, meğer PKK değil DEM Parti silah bırakmak istemiyormuş’ diye düşünmeden edemedim.
TUSAŞ SALDIRISININ BİLİNMEYENLERİ
MHP Lideri Bahçeli’nin terörün sona ermesi ve PKK’nın lağvedilmesi için Öcalan’ın Meclis’e gelerek DEM grubunda konuşması önerisinin üzerinden 28 saat geçmeden PKK’nın TUSAŞ’a yönelik kanlı saldırısı geldi.
DEM Milletvekili Ömer Öcalan’ın İmralı’ya giderek 44 ay sonra Öcalan’la görüştüğü, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Cumhur İttifakı ortağı MHP Lideri Bahçeli’nin sarsıcı bir öneri getirdiği sırada gerçekleşen TUSAŞ saldırısı Kandil’in yeni sürece ilişkin yanıtı olarak yorumlandı.
KANDİL İSTESE İPTAL EDERDİ
TUSAŞ saldırısından sonra Türkiye’deki siyasi kadrolar da Kandil’e bunu sormuş. Kandil, “Daha önce planlanmış bir eylemdi” yanıtını vermiş. Peki o zaman son gelişmeler üzerine eylemi neden iptal etmemişler? Teröristler, TUSAŞ saldırısını gerçekleştirmeden önce Kazan’da oturdukları pastanede sürekli olarak telefonla mesajlaşmışlar. Telefonla “iptal” yazmak dahi yeterli olurdu. Ama tam aksine son ana kadar eylemin gerçekleştirilmesi için çaba göstermişler. Zaten PKK, terör saldırısını üstlendi. İki teröristin feda eylemi yaptıklarını itiraf etti. Bu da Kandil’in pozisyonunu göstermesi açısından önemli.
SABAH YAPACAKLARMIŞ
Bu arada kanlı TUSAŞ saldırısı hakkında soruşturma devam ederken yeni ipuçları da ortaya çıkıyor.
TUSAŞ saldırısı 22 Ekim Çarşamba günü gerçekleşti. Teröristlerin 5 gün önceden Ankara’ya geldikleri tespit edildi. Teröristler, Ankara’dan Kazan’a dolmuşla gelmişler.
Teröristler TUSAŞ’a saat 15.26’da silahlı saldırıda bulundular. Ancak iki teröristin öğleden önce kiraladıkları bir taksi ile TUSAŞ’a kadar geldikleri ancak bilinmeyen bir nedenle geri döndükleri ortaya çıktı.
Teröristlerin kahvaltı yaptığı pastanenin sahibi, sabah 09.30-10.00 arası geldiklerini ve bir buçuk saat kahvaltı yaptıktan sonra çıktıklarını söylemişti.
Bu sırada kadın teröristin bir taksi çağırdığı ve sevgili görüntüsü veren iki teröristin TUSAŞ istikametine doğru gittikleri belirlendi. Daha sonra eylemi gerçekleştirecekleri yoldan giden teröristlerin TUSAŞ’a yaklaştıktan sonra geri döndükleri ve yarım saat ile 40 dakika sonra tekrar aynı pastaneye geldikleri tespit edildi.
Teröristlerin TUSAŞ’ın girişindeki güvenlik nedeniyle mi eylemi gerçekleştirmeden geri döndükleri, yoksa bunu keşif amaçlı olarak mı yaptıkları tespit edilemedi.
DİJİTAL VERİLER ÜZERİNDEN
Pastane sahibi, tekrar geldiklerinde teröristlerin üç buçuk-dört saat oturduğunu ve bu sırada sürekli telefonla mesajlaştıklarını anlatmıştı. Eylemden önce üst kattaki tuvalete giden kadın teröristin yarım saat- 40 dakika süreyle kaldığı tuvalette üzerine el bombalarını yerleştirdiği tahmin ediliyor.
Teröristlere yardım ve yataklık eden, terör örgütüyle bağlantılı şahıs ya da şahısların daha önce TUSAŞ’ın Kazan’daki yerleşkesi hakkında istihbarat toplayıp keşif yaptıkları üzerinde duruluyor. Ancak saldırıyı gerçekleştiren teröristlerin dijital veriler üzerinden saldırı planını yaptıkları üzerinde duruluyor.
SURİYE’DEN GİRMİŞLER
PKK-YPG’nin Suriye’de suikast için yetiştirdiği “ölümsüzler taburu”nda eğitim gören iki teröristin eylemden birkaç gün önce Suriye’de PKK-YPG’nin kontrolündeki bölgeden giriş yaptıkları düşünülüyor.
Paylaş