Paylaş
Milletvekilleri, Kılıçdaroğlu ile 27 Ekim’de de görüşmüşler, 10 Aralık’ta yayınladıkları mektupta yer alan rahatsızlıklarını açık bir dille anlatmışlardı. Milletvekilleri, Kılıçdaroğlu’yla görüşmelerinden, “Bu durum böyle devam ederse müsaade isteriz” diyerek ayrılmışlardı.
Ama CHP milletvekilleri belli ki bir ilerleme sağlanmadığını gördükleri için, 10 Aralık’ta 3 sayfalık mektubu yayınlamışlardı.
Mehmet Ali Çelebi ile daha önce yaptığımız görüşmede, bunun bir süreç olduğunu belirterek, 24 Haziran 2018 seçimlerinden bu yana yaşananları bir kronoloji içinde sıralamıştı. Ayrıca yayınladıkları mektupta rahatsız oldukları noktaları net bir şekilde ortaya koymuşlardı. Mektupta, “2020 kurultayı, bu marjinal 2. Cumhuriyetçi unsurların oyun alanı haline getirilmiş, 29 Ekim ruhu 10 Aralık zihniyetinin hedefi olmuştur” deniliyordu. Atatürk’ün partisi CHP’de “Atatürk’e Atatürk diyemeyenlerin varlığından duyulan rahatsızlık” dile getiriliyordu.
NE OLACAK?
CHP milletvekilleri Kılıçdaroğlu ile görüşmede rahatsızlıklarını ikinci kez net bir şekilde aktardılar. Milletvekilleri bu aşamada istifa etmek yerine, yeni bir süre tanıdılar. Eğer Kılıçdaroğlu rahatsız oldukları konuları düzeltme yolunda bir çaba içerisine girerse, üç milletvekilinin istifasını önleyebilir. Ama yine sorunları halının altına süpürüp, “dostları” ile yol yürümeye devam ederse, milletvekillerine istifa etmekten başka bir seçenek sunmamış olacak.
ÜÇ MİLLETVEKİLİ İSTİFA EDER Mİ?
CHP’deki rahatsızlıklarını meşru zeminlerde dile getiren üç milletvekili, bu süreçte diyalog kanallarını kapatmadılar. Kılıçdaroğlu ve Özgür Özel ile iki kez, Oğuz Kaan Salıcı ile bir kez görüştüler. O nedenle CHP’den istifa ettikleri takdirde kimse onlara neden görüşmediniz diyemeyecek.
DOSTLARINI SEÇTİ
Kılıçdaroğlu, tercihini yapmış durumda. CHP’nin eski genel başkanları araya girmesine rağmen Muharrem İnce ile görüşmedi. Milletvekillerinin dile getirdiği rahatsızlıkları gidereceği ve partide işlerin düzeleceği yönünde bir beklenti yok. O nedenle milletvekillerinin CHP’den kopması sadece bir takvim sorunu olarak görülüyor.
ERKEN SEÇİM VAR MI?
MUHALEFET her zaman erken seçim ister. Böylece hem tabanını diri tutar, hem de seçim beklentisiyle milletvekillerini bloke eder.
Ancak başkanlık sisteminde erken seçim istemekle seçime gidilmiyor. “Giyotin” ismi verilen ikili bir mekanizma var.
Ya Meclis ya da Cumhurbaşkanı erken seçim kararı alabiliyor.
YA MECLİS GÖTÜRÜR...
Anayasa’nın 116. maddesine göre Meclis’te erken seçim kararı alınması için 360 milletvekilinin oyu gerekiyor. AK Parti ve MHP’nin milletvekili sayısı 337 ediyor. Muhalefetin erken seçime götürecek yeterli sayısı bulunmuyor.
CUMHURBAŞKANI NEDEN GİTSİN?
İkinci bir formül, Cumhurbaşkanı’nın erken seçime götürmesi. Bu durumda Cumhurbaşkanı’nın görev süresi tamamlanmış oluyor. Erdoğan henüz 2 yılı varken, ülke pandemi nedeniyle zor bir süreçten geçerken neden erken seçime gitsin? Ama muhalefette bu beklenti var. Hatta 2020’de erken seçime gidilecek diye iddiaya girip, takım elbise kaybeden CHP yöneticileri oldu.
‘KAPIDA BEKLERSİN’ MESAJI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, erken seçim konusuna son noktayı koydu. “Yatıp kalkıp erken seçim diyorlar ya, size buradan ekmek yok. Sabrın varsa Haziran 2023’e kadar kapıda bekleyeceksin. Bizim daha yapacak çok işimiz var” dedi.
REFORMLAR GELİYOR
MECLİS 1 ay sonra tekrar çalışmalara başlayınca bakanlarla, milletvekilleriyle görüşme imkânı doğdu. AK Parti grubu nedeniyle Meclis’te adeta bakanların resmi geçidi yaşandı. Reform sürecine girilmesi nedeniyle Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün morali yerindeydi. Bir gün önce yapılan AK Parti MYK’da Adalet Bakanı Gül ile Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, reformlarla ilgili olarak kapsamlı bir sunum yapmışlar. Reform paketi olumlu karşılanmış. Adalet Bakanı Gül, “Güzel bir toplantı oldu” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da konuşmasında reformlara güçlü bir şekilde destek verdi. “Türkiye’yi temel hak ve özgürlüklerden ekonomide güven ikliminin güçlendirilmesine kadar geniş bir alanda geleceğe hazırlayacak bu reform sürecine hep birlikte sahip çıkacağız” dedi.
ÜÇÜNCÜ İTTİFAK MI?
SEÇİMLERE 2 yıldan uzun bir süre var ama ittifak tartışmaları gündemden düşmüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk’ü ziyaret etmesi, fay hatlarını harekete geçirdi. Erdoğan ile Asiltürk’ün görüşmede sadece ittifak konusunu değil, hizmet ve siyaset meselesini de konuştukları söyleniyor. “Gönül diliyle konuştular” deniliyor. Zaten Asiltürk de Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanı forsunu bir kenara bırakıp geldiğini, ağabey-kardeş olarak sohbet ettiklerini söylemişti. Oğuzhan Asiltürk ile Erdoğan arasında geçmişe dayanan sağlam bir dostluk var. Asiltürk, Refah Partisi’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için Ali Coşkun’u aday göstermek istediği sırada Erdoğan’ın adaylığına destek vermiş. Ayrıca Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılması üzerine de Erdoğan’ı arayıp tebrik etmiş. Bu arada Asiltürk’le sadece Erdoğan görüşmemiş. Kısa bir süre önce AK Parti’nin iki önemli ismi Asiltürk’ü ziyaret etmiş.
Saadet Partisi, bir bölünmeye meydan vermemek için ittifak konusunu derin dondurucuya kaldırdı. Saadet Partisi ne yapar bilmem ama görünen o ki 2023 seçimlerinde üçüncü bir ittifak daha kurulacak. Sadece Fatih Erbakan’ın açıklaması üzerine bunu söylemiyorum. HDP ve CHP ile bir araya gelmek istemeyen partiler şimdiden üçüncü ittifakın hazırlıklarına başladılar.
Paylaş