Paylaş
Osman Kavala, 18 Şubat 2020’de Gezi davasından tahliyesine karar verildiği halde, alelacele 15 Temmuz’dan dolayı tutuklama kararı verildiği için cezaevinden çıkamamıştı. Anayasa Mahkemesi dün Kavala’nın bireysel başvuru talebini görüşerek Genel Kurul’a sevk etti. Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 15 üyeden oluşuyor.
BERBEROĞLU KARARI UYGULANMAMIŞTI
Anayasa Mahkemesi’nin Enis Berberoğlu hakkında verdiği ihlal kararı İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından uygulanmamıştı. Anayasa Mahkemesi’nin verdiği ihlal kararlarının yerel mahkemeler tarafından kabul edilmemesi gece yarısı yargı krizine neden olmuştu. Anayasa Mahkemesi üyesi Engin Yıldırım’ın, darbe dönemlerini çağrıştıran “Işıklar yanıyor” tweet’i üzerine ise tartışma farklı bir noktaya kaymıştı.
AYM KARARI UYGULANACAK MI?
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, en son Meclis’teki bütçe görüşmeleri sırasında Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararlarının bağlayıcı olduğunu belirterek, “Anayasa mahkemesinin kararları herkes için bağlayıcıdır, tüm kişileri, kurumları bağlar ve kararlarının gereği yapılır” demişti.
REFORM SÜRECİNİN GÜNDEMİNDE
Anayasa Mahkemesi’nin verdiği ihlal kararlarının yerel mahkemeler tarafından yerine getirilmemesi, yargıda yetki krizine yol açınca, yeni yasal düzenleme yapılması talebi gündeme gelmişti. Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanacak reform paketleri arasında Anayasa Mahkemesi’nin verdiği ihlal kararlarının yerel mahkemeler tarafından zorunlu olarak uygulanmasına dönük düzenlemenin yer alması bekleniyor.
KAVALA KARARI UYGULANACAK MI?
Yaşanan gelişmeler nedeniyle Anayasa Mahkemesi’nden Kavala hakkında ihlal kararı çıktığı takdirde gözler bir kez daha yerel mahkemeye çevrilecek. Karar uygulanacak mı, uygulanmayacak mı? Yerel mahkemenin tavrı bir anlamda içine girdiğimiz reform sürecinin de ilk olarak test edilmesi anlamını taşıyacak. Ama kararın bir başka yüzü daha olacak. Yeniden reform sürecini başlatıp yönünü AB’ye çeviren Türkiye’nin önüne çıkan en önemli engellerden birini Kavala’nın tutukluluğu oluşturuyor. Türkiye, Kavala kararıyla birlikte Batı’ya yönelik bir adım atacak mı? Her yönüyle kritik bir kavşaktayız.
CHP’NİN MİLLİ DURUŞU
AMERİKAN yaptırımlarının açıklandığı sıralarda Meclis’te Dışişleri Bakanlığı bütçesi görüşülüyordu. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, “CHP olarak hükümete diyoruz ki: Onları elinizin tersiyle itin, hadi oradan deyin. Zerre taviz vermeyin, minnet etmeyin” dedi.
Alkışlanacak bir tavırdı. Türkiye Cumhuriyeti’ni kurma iddiasındaki Atatürk’ün partisine de bu yakışırdı. O nedenle Engin Altay’ı tebrik ediyorum.
Dışışleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da “Sayın Engin Altay’a ABD yaptırımları konusunda verdikleri destek için çok teşekkür ediyorum. Biz de hemen bakanlık açıklamamızı yaptık. Sizin dediğiniz gibi elimizin tersiyle de ittik. Bu milli meselede hepimiz dik duruşu, onurlu duruşu göstereceğiz” diye karşılık verdi.
Daha önce başka açıklamaları nedeniyle eleştirdiğimiz Ünal Çeviköz de “ABD’nin yaptırım uygulama kararı almasını derin bir endişeyle karşılıyor ve bu kararı şiddetle kınıyoruz” diye tepki gösterdi.
Çeviköz’ü bu milli tavrından dolayı kutluyoruz.
Doğruya doğru. Yanlışa yanlış.
HDP’NİN YANLIŞI
Meclis’te 4 parti Amerikan yaptırımları konusunda ortak bir bildiri yayınladı. Türkiye’nin gücü burada yatıyor. Ancak HDP, her milli meselede olduğu gibi bu bildiriye de katılmadı. Türkiye’yi değil, ABD’yi tercih etti. Bu yüzden HDP, Türkiye partisi olamıyor.
DEMİREL’İN TAVRI
1974 Kıbrıs Barış Harekâtı nedeniyle ABD, Türkiye’ye yönelik silah ambargosu uyguladığında başbakan, ‘Kıbrıs fatihi’ Ecevit’ti. Ondan sonra Demirel başbakan oldu. İlk işi Amerikan yaptırımlarına karşılık Türkiye’deki Amerikan üslerini kapatmak oldu.
Söz konusu Türkiye olunca Amerika teferruattır.
AŞI KONUSUNDA AKIL TUTULMASI
MÜMKÜN mertebe alanım olmayan konulara girmemeye çalışıyorum. Girersem de mutlaka uzmanına danışıyorum. Müsaadenizle iki konuda kuralımı ihlal edeceğim.
Bütün dünya aşıya ulaşmaya çalışırken Halk TV’de akıllara ziyan bir tartışma izledim. Yok efendim, daha nitelikli olan Pfizer-BioNTech aşı elitlere, Çin aşısı ile halka uygulanacakmış.
Yok efendim, nitelikli aşı önce AK Partililere yapılacakmış. Zaten iktidara yakın siyasilere bu aşının uygulanmasına başlanmış.
Açık toplum demokrasinin güvencesidir. Açık toplumda her şey tartışılır. Ancak Nobel ödüllü bilim adamımız Aziz Sancar’ın “Türkiye’de olsam sıraya girip aşı olurdum” dediği bir dönemde CHP’ye yakın kanalda yapılan bu tartışmayı izlerken, bunlar aklımıza hakaret ediyor diye düşündüm.
İsim vermiyorum çünkü maalesef CHP’ye yakın medyada bu tür örnekler o kadar çok ki. Yine maalesef Kılıçdaroğlu, Aziz Sancar’ı değil, bu kafadakileri tercih ettiği için CHP bir türlü topluma güven vermiyor.
ÖZÜR DİLE CAN ATAKLI
TAM 1 hafta belki özür diler diye bekledim. Kimi bekledim? Tele-1’de program yapan Can Ataklı’yı. CHP’deki cinsel taciz olaylarını yorumlarken, skandal ifadeler kullanıyor.
CHP’yi savunayım derken, cinsel tacize uğrayan kadın hakkında içinde “yollu” gibi iğrenç bir tanımlamanın geçtiği bir cümle kuruyor.
“Buraya kadar geldik, herhalde bu biraz yollu diye düşünmüş” diyor. Mağdur kadınların tacize uğraması yetmiyormuş gibi bir de ekranlardan hakarete uğramaları mı gerekiyor?
Can Ataklı, tecrübeli bir gazetecidir. Bu lafı etmesine üzüldüm. Geç de olsa özür dilemelidir. Ataklı özür dilemeden bu ayıptan kurtulamaz.
Tabii “Cinsel tacizler için tavır konulsun. Bunlar Atatürk’ün partisine yakışmıyor” diyenler değil, “yollu” ifadesini kullananlar el üstünde tutulduğu için CHP cinsel tacizlerle anılmaya devam ediyor.
Paylaş