Kabine değişikliğini nasıl okumalı

Erdoğan böylece yeni bir sınıfı siyasete taşımış oldu. AK Parti 21 yıldır iktidarda. Bu seçimlerde en çok karşılaşılan talep değişim oldu. Erdoğan AK Parti’nin 21 yıllık birikimini koruyarak, partiyi yeniliyor. Ancak kabinedeki değişim biraz farklı. İbni Haldun, “Coğrafya kaderdir” demiş ya, Meclis’te de milletvekili sayısı aynı şey. AK Parti’nin milletvekili sayısı açık ara farklı olsaydı kabinenin bir kısmının devam edeceği kesindi. Bir defa bakanlar başarısız olduğu için değişmedi. Seçimden sonra Erdoğan’a verilen raporda Meclis’te bıçak sırtı bir denge olduğu, muhalefetin yeni bir grup kurması durumunda komisyonlarda zorlanılacağı belirtildi. O nedenle milletvekili olan bakanlar istifa ettirilmedi.

BAKAN YILMAZ TUNÇ’LA

Cumhurbaşkanlığı’ndaki törene Yılmaz Tunç’la birlikte gittik. Araçta sohbet ettik. Hatta kabineyi konuştuk. En ufak bir şey hissettirmedi. Benim de “Siz bakan oldunuz mu?” diye sormak aklıma gelmedi. Kabine listesi açıklanıp Yılmaz Tunç’un Adalet Bakanı olduğunu görünce kendi halime güldüm. Ama onun için sevindim. Çünkü Yılmaz Tunç çok isabetli bir isim oldu.

CEVDET YILMAZ İÇİN DE DEMİŞTİ

Mehmet Şimşek ekonomi yönetimi için Cevdet Yılmaz’ı istediğinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, “O bana lazım” demişti. Bir göreve gelmesini bekliyordum ama neresi olacağını bilmiyordum. Demek ki Erdoğan Cevdet Yılmaz’ı kendisine yardımcı olarak seçmiş.

MEHMET ŞİMŞEK BİR MARKA

YAZININ başlığını Mehmet Şimşek bir marka koydum ama o aslında uluslararası bir marka. Ekonomi yönetimini üstlenmesi dahi ulusal ve uluslararası piyasalar açısından önemli bir referans oldu. Mehmet Şimşek’le sohbet etme, onu yakından tanıma imkânım oldu. Türkiye için bir kazanç. Mehmet Şimşek’in ilk mesajı piyasalar tarafından çok olumlu karşılandı. Gömleğin ilk düğmesi doğru iliklenmiş oldu. Şimşek, “Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönmek dışında bir seçeneği kalmamıştır” diyerek piyasaların beklediği mesajı verdi.

Hazine ve Maliye Bakanlığı görevini devreden Nureddin Nebati ise çok zor bir dönemde görev üstlendi. Doların füze hızıyla çıktığı bir dönemde elini ateşin içine soktu. Pandemi, ekonomik zorluklar, EYT ve depreme rağmen direksiyonu sağlam tuttu. Trenin raydan çıkmasını önledi. “Oh” çekmesi o açıdan anlamlıydı.

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun devir teslim töreninde Yavuz Sultan Selim’in “Halis niyetimiz rızayı ilahidir” sözünü hatırlatması o kadar önemliydi ki. Söz konusu millete hizmet davası olunca makamların önemi yok.

Süleyman Soylu, terörle mücadelede tartışmasız olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin en başarılı bakanıydı. Eğer milletvekili sayısı izin verse görevine devam edecek isimlerin başında geliyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan son kabine toplantısında bakanlara teşekkür ettiğinde Soylu söz alıp teşekkür etmişti. Soylu, AK Parti’de siyasi görevler üstlenecek. İçişleri Bakanlığı görevini üstlenen Ali Yerlikaya’nın ise görevi devralırken yaptığı, “Temel referansımız hukuk ve insan haklarıdır” vurgusu çok önemliydi.

FİDAN’A ÖZEL BAŞLIK

Mevlüt Çavuşoğlu’nun diplomaside yukarıya taşıdığı çizgiyi ancak Erdoğan’ın “Sır küpüm” dediği Hakan Fidan taşıyabilirdi. O nedenle Dışişleri Bakanlığı’na getirilmesi yerinde bir tercih oldu. Çünkü Hakan Fidan zaten gölge dışişleri bakanı gibi çalışıyordu.

AKAR VE GÜLER

Halef selef olarak 15 Temmuz’da aynı kaderi yaşayıp aynı mücadeleyi verdiler. Hendek savaşlarında PKK’yı kazdığı çukurlara gömdüler, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekâtları ile Amerika’nın planını bozup sınırlarımızda kurulmak istenen PKK garnizon devletini tarihin çöp sepetine attılar. Gün geldi, Hulusi Paşa bayrağı Yaşar Paşa’ya devretti.

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI

Seçim sürecinde Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’le sohbet ederken, eğitimle ilgili bir konu açıldığında tarihe referans verip, “İkinci Mahmut dönemi olursa” derdi. Ben de bu ihtiyatlı tutumuna şaşırırdım. Çünkü çok başarılıydı. Okul öncesi eğitim ile teknik ve mesleki eğitimde bir zihniyet değişimine imzasını attı. Bir dost olarak ise yeri ayrı. Milli Eğitim Bakanlığı görevini devralan Yusuf Tekin ise zaten daha önce müsteşarlık yaptığı kuruma döndü. Yusuf Tekin 17-25 Aralık süreci başta olmak üzere FETÖ’ye karşı amansız mücadele verenlerdendi.

MURAT KURUM ÇİZGİSİ

Çevre Bakanlığı’nı devreden Murat Kurum, Türk siyasetinin geleceğinde mutlaka olması gereken bir isim. Bakanken gösterdiği performans, Kurum’u başka bir yere taşıdı. Görevi tecrübeli isim Mehmet Özhaseki’ye devrederken arkasında çok başarılı tablo bıraktı.

SPOR EMİN ELLERDE

Mehmet Muharrem Kasapoğlu Türk sporuna çok şeyler kattı. Osman Aşkın Bak ise bayrağı daha yukarılara taşıyacak bir isim. Türk sporu emin ellerde olmaya devam edecek.

ÖMER BOLAT DEYİNCE

Bakanları tek tek yazmam mümkün değil. Ama birine özel bir yer ayırmak istiyorum. O da Ticaret Bakanı Ömer Bolat. Eski MÜSİAD Başkanı, üniversitede ticaret hukuku hocası, özel sektörün içinden gelen birisi. Ama her şeyden önemlisi, adam bir zarafet abidesidir.Türkiye için bir değerdir.

MAHİNUR ÖZDEMİR’İN BAŞÖRTÜSÜ MÜCADELESİ

AİLE Bakanlığı görevini üstlenen Mahinur Özdemir Göktaş’ı, Avrupa’nın ilk başörtülü milletvekili olarak Belçika Parlamentosu’nda tanımıştım. “Ben başörtülü olarak Brüksel Parlamentosu’nda görev yapabiliyorum ama ülkemde başörtülü olduğu için genç kızlarımız üniversitelere sokulmuyor. En büyük üzüntüm bu” demişti. Mahinur Özdemir her zaman Türkiye’deki başörtüsü mücadelesine destek verdi. Tam bir vefa ve dostluk insanı olan Derya Yanık’tan devraldığı görevi başarıyla sürdüreceğinden eminim.

CHP, HDP’NİN PEŞİNE TAKILDI

CUMHURBAŞKANI Erdoğan’ın yemin töreni için Meclis’e giderken sicim gibi yağmur yağıyordu, ardından dolu başladı. Sanki aracın tavanını delecek. Meclis’e, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne giden yollara Türk bayrağı ve Erdoğan posterleri asılmıştı. Bir anlamda Erdoğan’ın siyasi hayatının özetiydi. Darbe girişimi, cezaevi, siyasi yasaklı olduğu dönemler başta olmak üzere, hayatı hep çetin mücadelelerle geçti.  

MİLLİ İRADEYE SAYGISIZLIK

Cumhurbaşkanı Erdoğan yemin etmek üzere Genel Kurul Salonu’na girdiğinde Yeşil Sol Parti ve CHP’liler ayağa kalkmadı. Milletvekili yemin töreni için Meclis’e geldiğinde de Kılıçdaroğlu ayağa kalkmamıştı. Erdoğan’ı Biden, Macron bile tebrik etti ama şu ana kadar Kılıçdaroğlu tebrik etmedi. Ne hazımsızlıkmış böyle!

MİNİ BM TOPLANTISI

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yemin töreninde Türk devletlerinin devlet başkanlarını görünce yazımın başlığını “Türk dünyasının yemin töreni” diye yazmayı düşündüm. Töreni hemen konuşma kürsüsünün yanında izliyordum. Tören bitti, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile karşılaştım. Aliyev’in ekibi geçerken Venezuela Devlet Başkanı Maduro heybetli bir şekilde kalabalığın arasında ilerliyordu. Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’i gördüm. Gabon Cumhurbaşkanı Ali Bongo ile bir süre birlikte yürümek durumunda kaldım. Soluma döndüm, Ermenistan Başbakanı Paşinyan ile karşılaştık. O zaman yazımın başlığını, “Küçük bir Birleşmiş Milletler toplantısı” koymayı uygun buldum.