Paylaş
Erdoğan harekâttan önce Rusya Devlet Başkanı Putin’i de aramış ve “Gireceğiz” demişti. İzin istememişti.
Erdoğan, Menbiç için de aynı dili kullandı. “Menbiç konusunda biz kararımızı verdiğimiz gibi uygulama aşamasındayız” dedi. Zaten PKK-YPG’nin büyük bir şok yaşamasının nedeni de bu. Sırtlarını Amerika’ya dayadıkları için Türkiye’nin ABD’den izinsiz bir harekât başlatamayacağını düşünüyorlardı. Türkiye’nin kararlılığı oyunu bozdu.
Ama bu sahada oyunların bittiği anlamına gelmesin. Tam aksine arttı. Yaşadığı hayal kırıklığı ile PKK’nın Rusya ve rejimle anlaşmaya çalıştığı söyleniyor. Erdoğan, “Şu anda birçok dedikodu var. Kobani’de Rusya’nın da olumlu yaklaşımıyla sıkıntı olmayacağa benziyor” diyerek bunu doğrulamadı.
The Daily Telegraph gazetesi ise bu durumu “Bu anlaşma, Kürtlerin Suriye’nin kuzeydoğusunda kendilerine ait yarı devletlerinde özerkliği koruma hayallerine öldürücü darbeyi indirmiş gibi görünüyor” diye verdi. PKK’nın Şam’la anlaşması, kantonlara veda anlamını taşıyor.
Ancak rejimle PKK arasında her zaman ilişki oldu. PKK-YPG sınırımızda kontrol ettiği bölgeleri tek bir silah atmadan aldı. DEAŞ’ı çektiler, YPG’yi soktular. Daha önce Haseke ve Şam’da rejimle masaya oturan PKK’nın rejimle Lazkiye’de de masaya oturduğu söyleniyor.
HAREKÂTA SINIR KONULMUYOR
Sahada ise çok önemli gelişmeler yaşanıyor. Türkiye, Barış Pınarı harekâtına bir derinlik verdi. Sınırımızdan 30 kilometre içeriye inileceği açıklandı. Ama operasyonun çerçevesi Resulayn ve Tel Abyad’la sınırlı tutulmadı. Tel Abyad’da kontrolün sağlanmasından sonra sahada yaşanan hareketliliğin nedeni de bu. “Şimdi Türkiye’nin hedefi neresi” sorusu değer kazandı. İlk hedefin Menbiç olduğu anlaşıldı. Ama bu, sırada Kobani’nin olduğu gerçeğini göz ardı etmemize neden olmamalı.
Peki, kontrol sağlanan Resulayn ve Tel Abyad’da ne oluyor? Bomba imha ekipleri tarafından terör örgütünün yaptığı tuzaklamalar etkisiz hale getiriliyor. Tünellerin ve evlerin içine yerleştirdikleri bubi tuzakları, uzaktan kumandalı patlayıcılar imha ediliyor. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonlarında görev alan deneyimli personelden yararlanılıyor. Şehir savaşı yaşanmadığı için Resulayn ve Tel Abyad’da düzenin kurulmasının daha kolay olduğu ifade ediliyor.
PKK, DEAŞ KARTINI OYNUYOR
Bu arada terör örgütü, Tel Abyad’ı kaybettiği günden itibaren DEAŞ kartını kullanmaya başladı. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, “Bölgemizde bir tek DEAŞ hapishanesi vardı, onun da gittiğimiz zaman YPG’liler tarafından boşaltıldığını, oradaki DEAŞ’lıların kaçırıldığını gördük. Bunları da fotoğraflarla, filmlerle tespit ettik” dedi. DEAŞ, Batı kamuoyu açısından hassas bir konu. Harekâttan önce Erdoğan-Trump görüşmesinde DEAŞ konusu ele alınmıştı. Trump, “DEAŞ üyelerinin artık Türkiye’nin sorumluluğunda olduğunu” duyurmuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise bu sorumluluğun harekât sahamızla sınırlı olduğunu ifade etmişti.
Terör örgütünün Tel Abyad’ın merkezinde DEAŞ’lıların tutulduğu hapishaneyi boşalttıkları tespit edildi. Terör örgütü böylece Batı kamuoyunu “DEAŞ’lıları bırakırım” diye korkutmayı hedefliyor. Trump, bu hamleyi doğru okudu. “Bizi olaya dahil etmek için DEAŞ’lıları serbest bırakabilirler” dedi. Kamışlı’da 1, Derik’te 2, El Hol’da 1, Ayn İsa’da 1 ve Rakka’da 1 olmak üzere DEAŞ’lıların tutulduğu 6 cezaevinden söz ediliyor.
‘OPERASYON HIZLI GİDİYOR’ BİLGİSİ
Milli Savunma Bakanı Akar, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaret ederek harekâta ilişkin bilgilendirdi. Akar’ın “Harekât planlanan takvimden daha önde gidiyor” dediği ifade ediliyor. Bakan Akar’ın iki liderle görüşmesinde operasyonun ne zaman sona ereceği konusunda özellikle bir tarih verilmemiş. Bu ucu açık bir operasyon. Operasyonun nihai hedefinin terör koridorunu ortadan kaldırmak olduğunu söylemiş.
EKONOMİK YAPTIRIM OLACAK MI?
Barış Pınarı harekâtı ile son dönemlerin en sert mücadelesi başladı. Sahada PKK-YPG ve DEAŞ’la mücadele ediyoruz. Aynı zamanda sosyal medyada da... Bu mücadelenin bir ucunda ise ekonomi yer alıyor. Trump’ın açıklamalarına rağmen ekonomi sağlam bir duruş sergiledi. Belli ki piyasalar, Trump’ı iyi analiz etmiş. Piyasalarda bir stres yaşanıyor ama olağanüstü bir tepki vermediler. Trump’ın dünkü “Ağır yaptırımlar geliyor” şeklindeki tweet’lerinden sonra ekonomi çevrelerinin nabzını tutmaya çalıştım. Süreci dikkatli bir şekilde izliyorlar. Ama bir kaygı söz konusu değil. Trump’ın tweet’lerini iç kamuoyunu yatıştırmaya yönelik bir manevra olarak değerlendiriyorlar. Trump’ın Türkiye’ye ağır yaptırımlar uygulamasından ziyade, eğer yaptırım kararı alınırsa veto etmesini bekliyorlar. Hem de bu güçlü bir beklenti.
Paylaş