Erdoğan, ‘Keşke Esed Özbekistan’a gelse, görüşürdüm’

Şanghay toplantısı için Özbekistan’da bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün Rusya Devlet Başkanı Putin’le bir araya gelecek.

Haberin Devamı

Bu 40 gün içinde iki liderin ikinci görüşmesi olacak. Erdoğan, 5 Ağustos’ta Soçi’de görüştüğü Putin’in, Suriye’ye yönelik operasyonu gündeme geldiğinde, “Mümkün olduğunca bunları, rejimle birlikte çözme yolunu tercih ederseniz çok daha isabetli olur gibi bir yaklaşımı var” demişti.

Erdoğan’ın bu açıklamasından sonra “Erdoğan ile Esed görüşecekler mi?” diye bir tartışma başlamıştı. İran Haber Ajansı Tasnim, Putin’in Esed’i Şanghay toplantısına davet ettiğini belirterek, Erdoğan ile Esed’in Semerkant’ta görüşeceği haberi geçti. Böylece gözler Şanghay toplantısının yapılacağı Semerkant’a çevrildi.

ESED DAVET EDİLMEDİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Şanghay ziyareti, hafta başında yapılan AK Parti MKYK toplantısında da gündem oluyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Semerkant’ta Esed’le görüşeceğine dair haberler olduğu hatırlatılarak, “Erdoğan ile Esed görüşecek mi?” diye soruyorlar. Çavuşoğlu, “Esad Şanghay beşlisine gelmiyor. Böyle bir davet de yok” diyor.

Haberin Devamı

Tabii Esed gelmiyorsa o zaman görüşme de olmayacak demektir. Zaten zirve başladı, Esed yok. Böyle bir görüşme de yapılmayacak.

ERDOĞAN’IN ‘GÖRÜŞÜRÜM’ AÇIKLAMASI

Ancak Mevlüt Çavuşoğlu’nun bu yanıtından sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan sözü alıyor ve şu tarihi açıklamayı yapıyor, “Keşke Esed Özbekistan’a gelseydi, görüşürdüm” diyor. İşte Erdoğan böyle bir lider. Onu büyük bir lider yapan da bu özelliği. Demirel, “Barışmayı bilmiyorsan savaşmayacaksın” derdi. Biz Suriye ile savaşmadık. Suriye’deki terör örgütleriyle mücadele ediyoruz. Ama Esed’le de dost değiliz.

Erdoğan savaşmak gerekirse savaşan, barışmak gerekirse barışmayı bilen bir lider. Büyük liderlerin özellikleri budur. Yunan’ı denize döken Atatürk, Venizelos’la dostluk kurmadı mı?

Avrupa Birliği’ni kuran ülkeler, Almanya, Fransa, İngiltere Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında birbirlerine karşı savaşmadı mı?

KEŞKE ESED GELSEYDİ

Tekrar MKYK toplantısına dönmek istiyorum. Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Esed’le ilgili değerlendirmeleri sürüyor. Suriye içsavaşının başladığı günden bu yana Erdoğan’ın Esed konusunda yaptığı en çarpıcı değerlendirme diyebilirsiniz. Aynen aktarıyorum.

Haberin Devamı

“Keşke Esed Özbekistan’a gelseydi, görüşürdüm. Ama o oralara gelemez. Onun yüzünden, onun tutumundan dolayı Suriye bölünmek üzere. O kendi iktidarını korumak için muhaliflerle savaşa tutuştu. Kendi iktidarını korumayı tercih etti. Kendi kontrol ettiği alanları korumayı düşündü. Ama büyük toprakları koruyamadı” diyor. Erdoğan ikinci kez, “Keşke Özbekistan’a gelseydi, görüşürdüm” dedikten sonra şöyle devam ediyor, “Keşke Özbekistan’a gelseydi, görüşürdüm. Bunları yüzüne karşı söylerdim. Biz o zaman kendisine ‘Bak, böyle yaparsanız Suriye bölünür’ dedik. O muhalifler için bunlar kalabalık ama silahları yok diye düşündü. Bizim uyarılarımızı dikkate almadı. Ama oraya Amerika’nın, Rusya’nın gireceğini düşünmedi. Kendi iktidar alanını korumayı tercih etti ama Suriye’nin büyük topraklarını koruyamadı” diye konuşuyor.

Haberin Devamı

SURİYE BÖLÜNECEK Mİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu sözlerinden bazı üyeleri Suriye bölünecek sonucunu çıkarıyor. Türkiye, her defasında Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunan ülke. Ama zaten Suriye Rusya, ABD ve İran arasında fiilen bölünmüş bir ülke değil mi? PKK-YPG’nin, DEAŞ’ın belli bölgeleri kontrol ettiği bir ülke konumunda değil mi? Terörle mücadele amacıyla biz de varız. Esed Şam, Halep ve Humus dışında nereyi kontrol edebiliyor? Suriye’nin dışına dahi Rusya’nın izniyle çıkabiliyor.

ERDOĞAN, ESED’İ UYARMIŞTI

İçsavaşın başladığı 2011 yılından önce Türkiye ile Suriye ortak bakanlar kurulu toplantısı yapacak kadar yakınlaşmış, sınırlardaki mayınların kaldırılması kararı alınmış, Esed ailesi tatilini Türkiye’de yapacak kadar dostluk kurulmuştu. Fenerbahçe, Suriye’de El İttihat Takımı ile dostluk maçı yapmıştı.

Haberin Devamı

Arap baharının fırtına gibi estiği, Suriye’de ayaklanmaların başladığı bir dönemdi. Davutoğlu Dışişleri Bakanı’yken sıcağı sıcağına kendisinden dinlemiştim. Erdoğan ikili görüşmesinde Esed’i, “Demokrasiye geçişe öncülük edin. Gördüğüm kadarıyla halk sizi seviyor. Sizin seçim kampanyanıza biz de destek veririz. Siz seçilirsiniz” diye teklifte bulunmuştu. Davutoğlu son görüşmede Kürtlere kimlik kartı verilmesi, muhaliflere af çıkarılması gibi bir dizi teklif sunmuştu. Ama Esed, babasının bildiği yöntemleri tercih etti. Savaşla bastıracağını düşündü. Sonuç ortada.

İçsavaş en fazla iki ülkeye zarar verdi. Erdoğan’ın “Kardeşim” diye hitap ettiği Esed, “Katil Esed” oldu.

Haberin Devamı

SOÇİ DÖNÜM NOKTASI

Ancak ülkeler arasında ebedi dostluklar olmadığı gibi ebedi düşmanlıklar da yoktur. 5 Ağustos’ta Soçi’de Erdoğan ile Putin görüşmesinden sonra Türkiye’nin Esed politikasında bir değişim olduğu gözleniyor.

Yeni bir döneme girildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Bizim Esed’i yenmek, yenmemek gibi bir derdimiz yok” sözleri de yeni bir döneme girildiğini gösteriyor. Ayrıca Erdoğan’ın, “Keşke Esed Özbekistan’a gelseydi, görüşürdüm” sözünün bir hesaplaşma değil tam aksine ilişkilerin yeniden kurulması açısından bir başlangıç yapmak amacıyla söylendiğini düşünüyorum. Çünkü MKYK üyelerine sordum. Erdoğan, olumsuz bir tonlamada konuşmamış. Tam aksine “Biz zamanında gereken uyarıları yaptık ama dinlemedi. Bunu yüzüne karşı söylemekten çekinmezdim ama görüşürdüm” bağlamında kullanmış.

SÜREÇ HIZLANIR MI

Soçi Zirvesi’nden sonra Esed’le doğrudan temas kurulması gündeme gelmişti. Şanghay toplantısından sonra bu sürecin daha da hızlanacağını düşünüyorum. Çünkü Putin, Ukrayna Savaşı’ndan önce Türkiye’nin Esed’le doğrudan ilişki kurmasını istemiyordu. Ancak Ukrayna’dan sonra rejimle doğrudan temas kurmayı kendisi önerecek hale geldi. Diplomaside konjonktür önemlidir. Putin bu fırsatı sununca Erdoğan elinin tersiyle itmiyor. Tam aksine yeni süreci değerlendirmeyi tercih ediyor.

ABD VE İRAN FAKTÖRÜ

ABD ve İran’ın bu süreci sabote etmek için her türlü çabayı göstereceğinden eminim. O nedenle kimse kolay bir süreç beklemesin. Ama belli ki süreç başladı. MİT Başkanı Hakan Fidan’ın Şam trafiğinin hızlandığı anlaşılıyor. Artık, Suriyeli mültecilerin güvenli dönüşünün müzakere edildiği söyleniyor. Bu adım Dışişleri Bakanları seviyesindeki temasla güçlendirilir. Bir de bakmışsınız ki Erdoğan ile Esed masaya oturmuş.

Yazarın Tüm Yazıları