Paylaş
Kritik süreçlerde dolar üzerinden vurulmak istendiğimiz için biz bu operasyonların ne anlama geldiğini biliyoruz. Seçime az bir zaman kala yapılan operasyona Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sessiz kalması beklenemezdi. Erdoğan sopayı gösterdi. Döviz üzerinden seçimleri dizayn etmek isteyenlere karşı “Sizin kim olduğunuzu biliyoruz” dedi, seçimlerden sonra hesabının sorulacağını söyledi. Erdoğan’ı Erdoğan yapan kendisine karşı yürütülen operasyonlara karşı mücadeleyi seçen bir lider olması.
Erdoğan mücadele etti ve kazandı.
22 Mart Cuma günü doların ani bir sıçrama ile 5.82’yi bulmasının arkasında bir hesap yatıyordu. Görünen gerekçe biliniyor. Merkez Bankası’nın döviz rezervindeki azalışı anlamının ötesine taşıyarak raporlayan JP Morgan raporundan sonra yabancı bazı büyük bankaların yüklü miktarda döviz alımına yönelmesiydi sebep. Sorun yabancı bazı büyük bankaların dolar almasının ötesinde, “dolara hücum” düğmesine basılmasıydı. Hürriyet’e bilgi veren bir bankacı, “Bir kara pazartesi yaşatılmak istendi” diye durumu özetledi. JP Morgan hakkında BDDK inceleme başlattı.
PROAKTİF MÜDAHALE
Bu süreçte Merkez Bankası’nın proaktif müdahalesi çok yerinde ve etkili oldu. Merkez Bankası önce döviz rezervindeki azalmayı piyasalar açısından ikna edici bir dille anlattı. İkinci adım olarak, Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya’nın Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklama geldi. Çetinkaya, “Temel politikamız rezervlerimizi güçlü tutmak ve güçlendirmek. Geçtiğimiz yıl finansal piyasa oynaklıklarını takiben rezervlerde bir miktar gerileme gözlenmişti. Ancak o dönemden bu yana istikrarlı bir artış trendi söz konusu. Hedefimiz bu trendi güçlü bir şekilde devam ettirmek. Bu konuda duruşumuz net. Brüt rezervlerle ilgili dönem dönem dalgalanmalar yaşanması olağandır. Sıra dışı bir durum söz konusu değil. Rezerv gelişmelerinin orta vadeli trendlerle takip edilmesi daha sağlıklı analizlere imkân tanır” dedi. Merkez Bankası eli kolu bağlı dursa ve sadece izlemekle yetinse biz bugün farklı bir dolar kurunu konuşuyor olurduk.
PİYASA YAPICILARIN GÖRÜŞLERİ
Merkez Bankası’nın müdahalesi piyasalar açısından etkisini gösterdi. Merkez Bankası’nın başarılı müdahalesiyle doların ateşi düşürüldü ama kritik süreç devam ediyor. Bu süreçte piyasa yapıcılardan edindiğim izlenim, “Son gelişmeler piyasalarda stresin devam ettiğini ve yurtiçinde firmalar ve bireylerin de bu stres karşısında döviz talep ettiklerini gösteriyor. Bu durum seçim sonrasında hızlıca güveni arttıracak adımlara ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Kısa vadede etki edebilecek ama bir yandan da orta vadede kalıcı iyileşme sağlayacak yapısal reformların bir an önce hayata geçirilmesi gerekiyor” yönünde.
1 Nisan’dan sonra gündem ekonomi olmalı. Çünkü piyasalar yapısal düzenlemeleri bekliyor. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, “Nisanda yol haritası açıklayacağız” diyerek bunun işaretini verdi. Seçim kampanyasının etkisi nedeniyle dikkatimizi çekmiyor ama ekonomide yapısal düzenlemeleri esas alan bir çalışma yürütülüyor.
Bakan Albayrak’ın işaret ettiği yol haritasının birinci önceliğinin piyasalara güven, ikinci adımının ise öngörülebilirlik olması düşünülüyor. Piyasa yapıcıların en çok ihtiyaç duyduğu şey, öngörülebilir olmak. Bunun için sadece ekonomiyle ilgili bir paketin açıklanması yetmiyor elbette ki.
Bunun için öncelikle seçimlerden siyasi istikrarı yaralayan değil, tam aksine istikrarı tahkim eden bir tablonun çıkmasına ihtiyaç var. Türkiye’nin önünde seçimsiz 4.5 yıllık bir süre olduğu için, bir de sandıktan güçlü bir istikrar çıkarsa, ekonomi açısından can suyu gibi olacak.
ERDOĞAN’IN BALKON KONUŞMASI
Seçim gecesi gözler Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın balkon konuşmasında olacak. Erdoğan’ın yeni döneme ilişkin vereceği perspektif sadece içeride değil, dışarıda da dikkatli bir şekilde takip edilecek. En çok merak edilen soru şu: Erdoğan nasıl bir vizyon ortaya koyacak? Ekonomi artık sadece ekonomiden ibaret değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın reformlara açık, demokrasi standardını yükseltmeyi hedefleyen, yerli ve yabancı sermayeye güvence veren bir perspektif ortaya koyması bekleniyor. Eğer böyle bir siyasi vizyon ortaya konulursa, sermaye kendini güvende hissedecek.
Ekonomi sadece ekonomi değil.
Ülkenin yönünün nereye baktığıyla yakından ilgili.
Paylaş