Paylaş
Erdoğan, AİHM’nin terörle ilgili olarak Türkiye’den giden her kararı onayladığını söylüyor. Kararın hukuki değil siyasi olduğunu belirtip “Türkiye aleyhine hareket ediyorlar. Kendi adamlarını koruyorlar” diyor. Ardından ekliyor:
“Bu karar bizi bağlamaz.”
Cumhurbaşkanı dünkü grup toplantısında AİHM’nin Demirtaş kararını ayrı bir gündem maddesi yaptı.
AİHM’nin kararına iki açıdan itiraz etti.
1- Usul yönünden.
“AİHM, bu kararı iç hukuk yolları tüketilmeden alarak, istisnai bir uygulama yapmıştır. Kaldı ki biz bireysel başvuru adımını attığımız zaman Türkiye’de Anayasa Mahkemesi’ni, bir defa bütün yolları tüketme unsuru olarak gördük. Ondan sonra AİHM devreye girebilir, bu şekilde bu adım atıldı. Ama şimdi görüyoruz ki burada bütün yollar tüketilmeden AİHM, bu tür kararları alma yoluna tevessül etmiştir.”
2- Esas yönünden.
AİHM’NİN BATASUNA KARARI
AİHM, İspanya’nın terör örgütü ETA ile bağlantısı nedeniyle Herri Batasuna Partisi’nin kapatılma kararını onaylamış ve “Bir siyasal partinin terörist saldırıları kınamaktan kaçınması, bazı durumlarda terörizmi zımnen desteklemesi anlamına gelir” demişti.
AİHM’NİN ÇELİŞKİSİ
Erdoğan konuşmasında AİHM’nin iki kararı arasındaki “terör” çelişkisine dikkat çekti. “Aynı mahkemenin mesela İspanya’daki Batasuna Partisi kararındaki gerekçelerle açıkça çelişmektedir. Mahkeme, Batasuna davası kararında, bırakınız şiddet eylemlerini teşvik etmeyi, şiddet eylemlerini açıkça kınamamanın dahi cezaya konu suç sayılabileceğine hükmetmiştir. Terör örgütünün şiddet eylemini kınamamayı teröre destek olarak kabul eden bir mahkemenin, 6-8 Ekim 2014’te 39 vatandaşımızın hunharca katledilmesiyle sonuçlanan bir eylemin baş sorumlusunun tahliyesini istemiş olması, resmen çifte standarttır hatta ikiyüzlülüktür.
AİHM Türkiye nezdinde saygı görmek istiyorsa, önce dönüp kendi çelişkilerini sorgulamalıdır” diye konuştu.
SİYASİ DEĞERLENDİRMESİ
Erdoğan siyasi değerlendirmesini ise sona bıraktı. “Kobani’nin katili budur. Diyarbakır’daki 53 gencin, yavrumuzun katili budur. Oradaki Kürt kardeşlerimizi sokağa döken, ondan sonra da bu kardeşlerimizin ölümüne neden olan odur” dedi.
SİYASETTE DEMİRTAŞ HAMLESİ
Selahattin Demirtaş’ın tutukluğu siyaseti germeye devam edecek gibi. 2023 seçimleri için HDP’ye umut bağlayan millet ittifakı da Demirtaş’ı muhalefetlerinin
merkezine almış durumda. Bu noktada Bahçeli’nin, Demirtaş’la ilgili yargılama sürecinin neden bir türlü sonlandırılamadığı yönündeki uyarısı önemli. Yargılama bitsin,
neyin ne olduğu ortaya çıksın.
BAM BAM BAM
BÜTÇE görüşmelerinin ardından yapılan ilk grup toplantısı olduğu için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ne diyeceği önemliydi. Erdoğan, CHP’yi hedef aldı ve Kılıçdaroğlu’nu sert bir dille eleştirdi.
CİNSEL TACİZ
Kılıçdaroğlu’nun kararlı tavır koymaması nedeniyle cinsel taciz işi CHP’ye yapıştı. CHP’de çok onurlu insanlar var. Atatürk’ün partisinin birkaç ahlak yoksununun yaptığı işle anılıyor olmasından rahatsızlar. 14 Aralık tarihli MYK toplantısında CHP yöneticilerinden, “Zamanında tavır konulmadığı için partimizin, cinsel taciz iddialarıyla anılması bizi rahatsız ediyor. Konya olayında olduğu gibi hemen harekete geçilmeli. Genel başkan düzeyinde müdahale edilmeli” dediler.
CHP’DE HESAPLAŞMA ARACINA DÖNÜŞTÜ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önce “CHP’deki cinsel taciz iddialarını gündemde tutmak lazım” demişti. AK Parti’nin bunun için özel bir çaba
sarf etmesine gerek yok. Zaten CHP’liler bu işi bir türlü gündemden düşürmüyor. Çünkü cinsel taciz iddiaları artık CHP’de bazı milletvekilleri, belediye başkanları ve il başkanları arasında bir hesaplaşma aracına dönüştü.
ERDOĞAN BU İŞİN PEŞİNİ BIRAKMAYACAK
Belli ki Erdoğan, CHP’deki cinsel taciz iddialarının peşini bırakmayacak. “CHP’nin eğer azıcık ar, hayâ duygusu varsa tüm bu taciz, tecavüz, hırsızlık iddialarından temizlenmeden milletin karşısına çıkmaması lazımdır. Gün geçmiyor ki bir taciz, tecavüz, hırsızlık olayı duymayalım” dedi.
TÜRKÇE MEVLİT-TÜRKÇE KURAN
SAF bir tarafım var. Belki anlamını tam bilmiyorlardır diye düşünmüştüm. CHP’li belediye olarak Şeb-i Arus’ta Mevlid-i Şerif okutmuş olalım diye düşünmüş
olabilir demiştim. Ama Ekrem İmamoğlu’nun resmi Twitter hesabında görünce, eleştiriler üzerine Murat Ongun’un açıklamasını takip edince, Türkçe mevlit ve Türkçe Kuran okunmasının sehven yapılmadığı kanaatine vardım.
SİYASETEN BÜYÜK YANLIŞ
1- CHP’nin geçmişte Türkçe Kuran ve Türkçe ezan gibi bir sicili var. 1946 seçimlerinden sonra yapılan CHP kurultaylarının ana gündem maddelerinden birini bu tartışma oluşturuyor. CHP ileri gelenleri, “Türkçe ezan ve Türkçe Kuran’dan dolayı halk bizi dinsiz sanıyor, oy vermiyor” diyor. Ekrem İmamoğlu 1946’dan sonra bu işi hatırlatmış oldu ki, siyaseten yanlış.
SEÇİMDEN ÖNCE ARAPÇA YASİN, SEÇİMDEN SONRA TÜRKÇE KURAN
2- Ekrem İmamoğlu, seçim öncesinde Eyüp Sultan’da Arapça Yasin-i Şerif okudu. Şimdi Türkçe mevlit ve Türkçe Kuran okutulması ise çelişkiye yol açtı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifade ettiği gibi, seçimlerden önce Arapça Yasin, seçimlerden sonra Türkçe Kuran. İmamoğlu’nun samimiyeti sorgulandı.
TEŞEKKÜR EDERİM
6. Anadolu Medya Ödülleri kapsamında yılın yazarı ödülüne şahsımı layık gören Anadolu Yayıncılar Derneği’ne teşekkür ediyorum. Meslektaşlarımın beni ödüle layık görmesi ise ayrı bir onur kaynağı. Başkan Sinan Burhan’a ayrı bir teşekkürüm olacak. O da bu yıl vefat eden gazeteciler Ahmet Kekeç, Ferhat Koç, Markar Esayan ve İbrahim Toru adına özel ödül düzenledikleri için. Beni en çok sevindiren bu oldu. Yeni Çağ yazarı Burhan Ayeri’yi de rahmetle yâd ediyorum.
Ödüller, alkışlar güzel ama hepsi geçici. Topraktan geldik, toprağa döneceğiz...
Paylaş