Paylaş
Sanki sanık sandalyesinde darbeci generaller değil, 15 Temmuz oturtulmaya çalışılıyor.
Yargılananlar 249 kişinin şehit olduğu 2195 kişinin yaralandığı kanlı darbe girişiminin sanıkları değil, 15 Temmuz’un kontrollü darbe olduğu algısını yaratmaya çalışan kişiler olarak ön plana çıkıyor.
Darbenin aydınlatılması ve gerçeklerin ortaya çıkması için adil bir yargılama olmalı. Ama darbecilerin organize bir şekilde yapmaya çalıştığı algı operasyonuna da izin verilmemeli.
Genelkurmay çatı davası demek, 15 Temmuz’un beyin takımının yargılandığı en kritik dava demek. Buradan çıkacak karar, 15 Temmuz’un çökmesine de neden olabilir, darbecilerin hak ettikleri cezalara çarptırılmalarını da sağlayabilir.
Orada darbecilerin, 15 Temmuz’u sanık sandalyesine oturtma çabalarına karşı dikkatli olmak gerekiyor.
Bundan sonra daha büyük bir ciddiyetle takip edeceğim bu davayı.
Bir de MİT’e gelerek darbeyi ihbar eden binbaşı O.K. ile ilgili gelişmeleri.
Çünkü burnuma, 27 Mayıs’tan önceki ‘9 Subay’ olayına benzer korkular geliyor.
27 Mayıs’tan önce Samet Kuşçu isimli bir binbaşı, içinde yer aldığı cuntanın darbe yapacağı ihbarında bulunmuş, Faruk Güventürk’ün lideri olduğu cunta kısa süre içerisinde yakalanmıştı. Sonuç ne oldu? Askeri mahkeme darbeyi ihbar eden Samet Kuşçu’yu cezaya çarptırırken, darbeciler beraat etti. Beraat ettiler de ne oldu? 27 Mayıs’ta darbeyi gerçekleştiren beyin takımında yer aldılar.
Dilerim bu kez darbeyi ihbar eden O.K. cezalandırılıp, darbeciler serbest bırakılmaz.
Bu kez başarılamamış bir darbenin yargılaması yapılıyor. Elbette ki darbeci de olsa sanıkların kendilerini savunma hakkı var. Ama darbe sanıkları işledikleri iddia edilen fiillerin hesabını vermek yerine organize bir şekilde ilginç bir taktik izliyor.
1- 15 Temmuz’un kontrollü bir darbe olduğu algısını oluşturmaya çalışıyorlar.
2- Bazı boşluklarından yararlanarak darbecilerin değil, darbeye karşı çıkanların yargılanması için çaba gösteriyorlar.
Biri Genelkurmay Başkanı’nın alması gereken önlemleri sıralıyor. Bunları yapsa darbe olmazdı diyor. Zaten Genelkurmay Başkanı’nın aldığı önlemler yeterli olsa darbe olmazdı. Ama bu ona darbe yapma hakkı vermez ki...
Eski Genelkurmay Başkanlığı General/Amiral Şube Müdürü Albay Cemil Turhan ifadesinde darbe sıkıyönetim direktifini Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler’in emri üzerine çektiğini söyledi. Cemil Turhan’ın ifadesinin ayrıntısına baktığımızda ise başka bir şey dikkati çekiyor. Cemil Turhan, 15 Temmuz akşamı Binbaşı Mehmet Akkurt’un bir CD getirerek, 2. Başkan’ın emri doğrultusunda mesaj çekilmesini istediğini söylüyor.
“CD’ye bakma imkânım olmadı” diyor. Mehmet Partigöç’ü aradığını, “Komutanın emrini yerine getirin” demesi üzerine mesajın çekildiğini söylüyor.
Cemil Turhan’ın,CD’yi getirdiğini söylediği Mehmet Akkurt, Yaşar Güler’i ilk anda derdest eden yaveri. Genelkurmay karargâhında çatışmaya girip öldürülen ilk darbeci. Cemil Turhan’ın sordum dediğiMehmet Partigöç ise darbenin başlaması talimatını verecek kadar etkili bir isim. Yaşar Güler ise darbenin en büyük mağdurlarından. Helikoptere dizlerinin üzerine sürüklenerek götürülen, Akıncı Üssü’nde elleri, ayakları ve gözleri bağlı olarak tutulan birisi.
Hulusi Akar’ın darbe gecesi Genelkurmay karargâhında , “Ürkütücü yüz ifadesi ile karşıma çıkan asker şahıs” diye tarif ettiği Fırat Alakuş da ifadesinde, Zekai Aksakallı için, FETÖ’cü suçlamasında bulundu. Aksakallı’nın emri üzerine darbeye iştirak ettiğini savundu. Fırat Alakuş 06.02.2017 tarihindeki görüşmede eşi, “Aksakallı falan” deyince,“Ona da bir geçirivereyim şeyde. Onu da içeri alsınlar” diyor.
İlk andaki şaşkınlığı üzerinden atan darbeciler, yeni bir oyun oynamaya başladılar. İktidarın FETÖ’nün Batı dünyasında elini güçlendirmekten başka bir işe yaramayan gazetecilerle, çaycıyla, çorbacıyla uğraşmak yerine, Genelkurmay ana çatı davasına dikkat etmesinde yarar var. Çünkü FETÖ’cüler yeni bir oyun içinde.
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR
Paylaş