Paylaş
Daha önce anayasa çalışmalarını hızlandıran AK Parti, buna göre eylül ayında referanduma gidilmesini öngörüyordu.
Nisan-mayıs ayında yeni anayasa yazılacak, haziran-temmuz aylarında Meclis’e sunulup, aynı zamanda kamuoyunun tartışmasına açılacaktı.
Yeni anayasa için hızlandırılmış bir takvim öngörülüyordu. Bu strateji değişti. Tam aksine, acele edilmemesi ve zamana yayılması kararı alındı.
OLGUNLAŞMAYA BIRAKILACAK
Bu karar Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu tarafından alındı. “Yeni anayasa olgunlaşma sürecine bırakılacak.”
Anayasanın olgunlaşmaya bırakılması kararının altında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu’nun ortak iradesi yatıyor.
Hükümetin yeni anayasa ve başkanlık sistemi konusundaki iradesinde en ufak bir sapma yok. Hem Cumhurbaşkanlığı hem AK Parti yeni anayasa konusunda çok net ve kararlı. Ancak Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında yapılan değerlendirmelerde süreci hızlandırmak yerine olgunlaşma sürecine bırakma kararı alındı.
Yeni anayasa ile AK Parti, bir yandan 12 Eylül darbe anayasasını tasfiye edecek sivil anayasa iddiasını taşıyor. Diğer taraftan geniş toplum kesimleri tarafından benimsenmesi gerekiyor.
AK Parti, 12 Eylül darbe anayasasını tasfiye edecek olan yeni anayasayı milletle beraber yapmayı amaçlıyor. Bunun için de her bölümün hukukçular, aydınlar, sanatçılar, STK’lar ve kamuoyu tarafından yoğun bir şekilde tartışılmasını amaçlıyor. Bu maksatla Başbakan Davutoğlu, akademisyenlerle, aydınlarla, sanatçılarla, STK’larla bir araya gelecek. Zaten şu ana kadar farklı bakış açılarına sahip 5 ayrı hukukçu grubuyla bir araya geldi.
NİYE ACELE EDİYORUZ?
Amaç geniş halk kesimlerinin işte benim anayasam diyebileceği sivil bir anayasa olunca, “Niye acele ediyoruz” sorusu gündeme geldi.
Yeni anayasayı zamana yayma kararının alınmasında birkaç nokta önemli oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan en son Afrika gezisi sırasında, Meclis’te uzlaşmayla bir anayasanın çıkmayacağının görüldüğünü belirterek, AK Parti’nin kendi anayasa teklifini Meclis’e sunabileceğini söylemişti. Bunun üzerine, “Hükümet de böyle düşünüyor?” diye araya girmiştim. Cumhurbaşkanı, “Ben de onu söylüyorum. Doğru olan da bu” demişti. Hükümet, anayasa çalışmalarını hızlandırdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, millet ikna edilmeden Meclis’e sunulacak bir anayasa teklifine sıcak bakmadı. Şimdiye kadar her zorluğu milletin desteği ile aşan Erdoğan, anayasanın milletle beraber yapılmasını ve milletin içine sinecek bir anayasanın ortaya çıkarılmasını istedi. Milletin içine sinmeyen bir anayasa istemediğini belirtti.
BİR DE MATEMATİĞİ VAR
Milletin desteğine sahip bir anayasa yapmak önemli. Ama bu işin bir de matematiği var.
1-) AK Parti’nin sayısı tek başına anayasa yapmaya yetmediği için Meclis’ten en az 14 milletvekilinin desteğini daha sağlaması gerekiyor.
2-) Anayasa referanduma gittiği takdirde sandıktan yüzde 50 artı 1 evet oyu çıkmalı.
O nedenle hem Meclis hem de referandum sürecinin iyi yönetilmesi gerekiyor. Anayasa taslağı ortaya çıktıktan sonra kamuoyunun desteğini artıran bir strateji izlenmeli. Başka bir deyişle, “Tünelin ucundaki ışığın görülmesi” gerekiyor. Tüm bu değerlendirmeler yapıldıktan sonra anayasanın olgunlaşmaya bırakılması kararı alındı. Çayın demlenmeye bırakılması gibi bir şey bu.
RUHU VERECEK İNCE AYARLAR
Yeni anayasanın yazımına henüz başlanmadı. Daha önce 11 madde halinde özetlediğim ‘Nasıl bir anayasa’ sorusuna ışık tutacak ilkeler henüz netleşmiş değil. Anayasanın başlangıç kısmı, değiştirilemez maddeleri, yüksek yargının milli iradeyi temsil edip etmeyeceği gibi hususlar var. Ayrıca din ve etnisiteyi temsil ile “checks and balances” sisteminin nasıl sağlanacağı, başkanın kararname çıkarma yetkisi, karşılıklı fesih gibi siyasi iradenin tercihini gerektiren kritik konular var. Olgunlaşma sürecinde anayasaya ruhunu verecek olan ince ayarlar yapılacak.
Paylaş