Paylaş
Sürecin önünü tıkayan olmayacağım, diye açık çek veriyor. En son Halk TV’de Suat Toktaş’ın programında cumhurbaşkanı adaylığı tartışmalarının aksını değiştirecek bir açıklama yaptı. ”Ben cumhurbaşkanı adayı değilim. Ben başbakanlığa adayım” dedi.
Akşener’in hamlesiyle birlikte, Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adaylığı konusunda yeni bir durum ortaya çıktı.
6 Ağustos tarihli, ”Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı adayı, Akşener başbakan adayı” başlıklı yazıda bu formülü gündeme taşımıştım. Akşener beni yanıltmadı. Yanlış anlaşılmasın, haberimin kaynağı İYİ Parti değildi. Hatta onlar, “Bizim liderimiz ortak cumhurbaşkanı adayı olmalı” diye bana sitem etmişlerdi. Ama ben o günkü yazımdan da anlaşılacağı üzerine bunu Millet İttifakı’nın 2023 stratejisine dönük olarak yazmıştım. Kılıçdaroğlu ile Akşener arasındaki görev dağılımı olarak yansıtmıştım.
Akşener’in 12 Temmuz’da Tunceli’de yaptığı, “Sayın Kılıçdaroğlu’nun adaylığına saygı duyarım, en doğal hakkıdır” şeklindeki açıklama CHP’de, Kılıçdaroğlu’nun ortak adaylığına bir yeşil ışık olarak yorumlanmıştı.
Kılıçdaroğlu 2 yıl içinde parlamenter sisteme geçişe öncülük edecek, Akşener ise parlamenter sistemin başbakanlığını üstlenecek, denilmişti.
O model işlemeye başladı mı?
AKŞENER, O ÇIKIŞI NEDEN YAPTI
Bir anlamda öyle bakılabilir. Ama madalyonun bir de öteki yüzü var. Meral Akşener, her türlü fedakârlığı yapan lider rolünü üstleniyor. 2023 seçimlerinde bir başarısızlık yaşandığı takdirde kimse Akşener’e hesap soramayacak. Bu durumda, eğer Kılıçdaroğlu aday olup kaybederse 2023 seçimlerinin faturası ona kesilecek. Siyasi ihtirasları uğruna seçimi kaybeden lider damgasını yiyecek.
Akşener bu çıkışı yaparken Kılıçdaroğlu ile istişare etmediğini açıkladı. CHP kaynaklarını yokladım. Doğru. Zaten ben de o kulisi CHP’lilerin beklentisi olarak yazmıştım.
CHP’liler şimdi şu sorunun yanıtını arıyorlar. “Acaba Akşener, 2023 seçimlerini Erdoğan’ın kazanacağını mı düşünüyor? Olası bir başarısızlığın faturasını Kılıçdaroğlu’na kesmek için mi bu hamleyi yaptı?” diye düşünüyorlar.
Siyasette her hamlenin bir hedefi vardır. Acaba Akşener’in hedefi ne?
KILIÇDAROĞLU’NA KANDİL’İN YANITI NE OLDU
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, ”Kürt sorununu HDP ile çözebiliriz” açıklaması ‘PKK-HDP-Kandil-İmralı-Demirtaş’ hattında güç mücadelesini ortaya çıkardı.
Kılıçdaroğlu, HDP sözünden çark edip Meclis’te çözüm söylemine döndü ama bir defa ok yaydan çıktı. HDP’nin bir önceki Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, “Asıl muhatap İmralı’dır” çıkışını yaptı. İmralı ile rekabet halinde olan Demirtaş ise Kılıçdaroğlu’na destek verdi. HDP’nin muhatap olduğunu söyledi. Daha bütüncül bir yaklaşım ortaya koymasına rağmen Mithat Sancar da çözüm için Meclis’i adres gösterdi. Ama Öcalan’ın avukatlarının da aralarında yer aldığı, Asrın Hukuk Bürosu ise “En önemli muhatap Öcalan” diye güçlü bir tavır ortaya koydu. Kandil’in de İmralı’nın da Kılıçdaroğlu’nun kendilerini yeniden denkleme sokmasından dolayı memnun oldukları anlaşılıyor. HDP’nin ise ağzı kulaklarında. Kapanma davası öncesinde onlara hayat öpücüğü oldu.
İMRALI’NIN TALEPLERİ
Kandil, Öcalan üzerinden PKK’nın yayın organının manşetinden Kılıçdaroğlu’na yanıt verdi. PKK’nın yayın organında manşetten verilen haberde, “CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun sözleriyle başlayan ve bulanıklaştırılmak istenen, ’Muhataplık’ tartışması sürüyor. Oysa PKK lideri Öcalan 2013-2015 görüşmelerinde Meclis’in inisiyatif alarak müzakereleri ve sonuçları yasallaştırmasını en önemli konu olarak ele almış ve altını çizmişti” denildi.
Terör örgütünün yayın organının manşeti Kandil tarafından belirleniyor. Hele çözüm süreci gibi bir konuda Kandil, bir süre sessiz kaldıktan sonra Kılıçdaroğlu’na yanıtını Öcalan’ın çözüm sürecindeki önerileri üzerinden vermeyi tercih etti.
Haberde, Öcalan’ın, Meclis’in inisiyatifini almasını istediği belirtiliyor. Ama bu Kılıçdaroğlu’nun, Kürt sorununun çözümü için Meclis’i adres göstermesinden farklı bir yaklaşım.
İMRALI’NIN MECLİS’TEN ONAY ŞARTI
1- Öcalan, “Bu işin stratejik tarafı benim” diyor.
2- Meclis’in bir karar almasını istiyor. Önerilerini sıralıyor, “Bu bir tezkere mi olur, karar mı olur onu bilemem. Komisyonların kurulması gerekir” diye konuşuyor. PKK’nın yayın organı bunu, “Yasal güvenceye dikkat çekmişti” diye paylaşıyor.
3- Öcalan, PKK’nın geri çekilmesiyle ilgili de bir şart koşuyor. “Tek taraflı bir çekilme olmayacak. Çekilme parlamento kararıyla olacak. Başbakan’ın, ‘Çekilsin, kendilerine karışmayız’ demesiyle olmaz. TBMM onaylayacak” diyor. PKK’nın yayın organı bu cümleyi aktardıktan sonra Öcalan’ın yasallık vurgusu yaptığına dikkat çekiyor.
ÖCALAN NE DEMİŞTİ?
İmralı görüşmelerinden oluşturulan notlarda ise Öcalan, “Cemil bazı şeylere dikkat etsin. ‘Müzakere başlar, biter’ cümlelerini ben söyleyebilirim. Duran da (Kalkan), Cemil de (Bayık) bunları kullanmamalıdır” demişti. Bu mutlak gücün İmralı olduğu anlamına gelmemeli. Kandil işine geldiği zaman İmralı kartını ileri sürüyor. Süreçleri sabote etmek istediği zaman kendisi inisiyatif kullanıyor. Zaten Öcalan da, ”Kandil yazılarında bana çok bağlı görünüyor ama pratikte öyle davranmıyor” diyor. Burada Kandil mi, Öcalan mı, HDP mi, Demirtaş mı son söz sahibi tartışmasını açma niyetinde değilim. Sadece Kandil’in Kılıçdaroğlu’na verdiği yanıtı paylaşmak istedim. Kandil’in tavrı üzerine Kılıçdaroğlu’na şu soruyu sormak istiyorum.
KILIÇDAROĞLU’NA SORU
Sayın Kılıçdaroğlu, Kandil’in, Öcalan üzerinden verdiği Meclis’ten tezkere çıkarılması ya da karar alınması önerisi karşısında ne diyorsunuz? Tavrınız ne olacak?
KILIÇDAROĞLU’NUN HDP STRATEJİSİ
Kılıçdaroğlu’nun bu hamlesinin iki yönü var. Biri, parti içindeki cumhurbaşkanlığı yarışına yönelik, diğeri ise 2023 seçimlerine ilişkin.
1- Kılıçdaroğlu, ‘HDP, Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığını destekliyor. Kılıçdaroğlu aday olursa HDP’den beklendiği ölçüde destek alamaz’ tezini çürütmek için bu hamleyi yaptı. Kılıçdaroğlu bir süredir yaptığı hamlelerle, en ciddi rakip olarak gördüğü Ekrem İmamoğlu’nun elindeki kartları almayı hedefliyor.
2- Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda kararlı olan Kılıçdaroğlu, yüzde 10’luk HDP oylarını yanına çekmek için çiçek atıyor.
HDP-PKK cephesi ise Erdoğan karşısındaki adayı destekleme konusunda istekli. Ancak Cumhurbaşkanı adayının belirlendiği süreçte söz sahibi olmak istiyor. Çözüm sürecinin bize öğrettiği gerçeklerden biri de HDP’nin her defasında yeni bir şartla gelmesi olmuştu. Daha bunlar iyi günleri, eğer iş ciddiye binerse PKK-HDP hattının, Kılıçdaroğlu’na şartları sürer.
Paylaş