Paylaş
Anketleri inceliyorum, halkla konuşuyorum. Muhalefet cephesine bakıyorum. Verileri masaya yatırıp ciddi analizler yapmam gerekiyor ama bir şarkının büyüsünden çıkamıyorum.
Hani sesim güzel olsa gam yemeyeceğim ama Mustafa Sandal edasıyla söylemekten kendimi alamıyorum.
Mustafa Sandal gibi:
“Onun arabası var güzel mi güzel
Şoförü de var özel mi özel
Bastı mı gaza gider mi gider
Maalesef ruhu yok” diyorum.
UMUT OLAMADILAR
Ekonomik sıkıntıların yaşandığı bir dönemde 6’lı Masa bir umut olabilirdi. Kucaklayıcı bir dil kullanıp iktidarın karşısında ciddi bir alternatif oluşturabilirlerdi. Ama onlar sert bir dil kullandılar. Kucaklaşmayı değil, kavgayı tercih ettiler. Dışlayıcı oldular.
Halkta “Bunlar gelirse beni daha iyi yönetir” duygusunu oluşturamadılar. Çünkü bir çözüm üretemediler. Umut olamadılar. Toplumda heyecana yol açacak bir dalga oluşturamadılar.
Ne yaptılar? İktidarı bırakıp birbirleriyle kavga ettiler. Birbirlerine parmak sallar hale geldiler. Türkiye’ye güven veremediler. Bir umut olamadılar. Tam aksine bir koalisyon görüntüsü verdiler. Koalisyonlardan çok çekmiş olan toplumun hafızasında koalisyon yıllarının canlanmasına neden oldular.
TILSIMINI KAYBETTİ
6’lı Masa’nın en önemli projesi ortak bir cumhurbaşkanı adayı çıkarmaktı. Ama ne zaman cumhurbaşkanı adaylığı gündeme gelse aralarında krize neden oldu. Onlardan en büyük beklenti Türkiye’yi daha yönetecekleri duygusunu oluşturmalarıydı. Ama onlar öyle kötü bir sınav vermeye başladılar ki milleti ürküttüler. Milleti korkuttular. Halkta “Bunlar gelirse felaket olur” duygusunun oluşmasına neden oldular.
Muhalif kesim müthiş bir kredi açmıştı. Ama kıymetini bilemediler. Halkın açtığı krediyi har vurup harman savurdular.
Seçimlere 8 ay gibi bir süre var ama 6’lı Masa şimdiden tılsımını kaybetmeye başladı. Gizemi kalmadı. Altılı Masa’nın her şeyi var ama bir tek ruhu yok. Ruh olmayınca da olmuyor.
SİYASİ İKLİM DEĞİŞİYOR
HÜSEYİN Yayman, siyaset bilimi profesörü.
AK Parti Hatay Milletvekili.
TBMM Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı.
Hüseyin Yayman üç gün Meclis’teyse 4 gün seçim bölgesi olan Hatay’da. Yani sahada.
Hüseyin Yayman bir saha raporu hazırladı.
1- SAHADA HAVA DEĞİŞİYOR
Memurlara ve emeklilere yapılan maaş zammı, asgari ücrette ikinci artış, 3600 ek göstergenin çözülmesi, tarımda verilen taban fiyatlar, ekonomiden, zamlardan, hayat pahalılığından şikâyet eden vatandaşta, sorunlarımı çözerse Erdoğan çözer algısının oluşmasına neden oldu. Kararsızların tekrar AK Parti’ye dönmesi sürecini başlattı. Vatandaş şimdi ocak ayında asgari ücrete, memur ve emekli maaşlarına yapılacak artışı bekliyor. Ocak ayından sonra hava iyice değişecek.
2- ERDOĞAN DÜNYA MARKASI
Rusya ile Ukrayna arasındaki aktif arabuluculuk rolü, tahıl koridorunu açan lider olması, esir değişimini gerçekleştirmesi, Şanghay toplantısından verdiği fotoğraf, NATO toplantısında ilgi odağı olması, ABD’de Central Park’ta gördüğü ilgi ve son olarak Prag’daki Avrupa Birliği toplantısında duruşu Türk halkının gözünden kaçmadı. Erdoğan bir Türkiye markasıydı ama artık bir dünya markası oldu kanaatinin oluşmasına neden oldu.
3- 6’LI MASA’NIN DAĞINIKLIĞI
Halkımız 6’lı Masa’da koalisyon hükümetlerinin fotoğrafını gördü. Bir cumhurbaşkanı adayı belirleyememeleri ve HDP konusunda CHP ile İYİ Parti arasında yaşanan tartışma, halkımızda ülke bunlara teslim edilemez izleniminin oluşmasına neden oldu. Halkımız geçmiş dönemlerde koalisyonlardan çok çekti. O nedenle dağınık bir yönetim değil, güçlü hükümet ister.
4- KILIÇDAROĞLU’NUN ADAYLIĞI
Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığının ön plana çıkması 6’lı Masa’ya olan ilgiyi azalttı.
ERDOĞAN, PUTİN VE ZELENSKİ’Yİ MASAYA OTURTABİLECEK Mİ?
SAVAŞIN ilk günlerinde Rusya ile Ukrayna heyetlerinin Antalya ve İstanbul’da bir araya gelmesi barış umudunu doğurmuştu. Savaş büyümeden biter duygusunu oluşturmuştu ama olmadı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na barışın neden sağlanamadığını sormuştuk. Çavuşoğlu, “ABD engelledi” demişti. “ABD barışı istemedi” diye eklemişti.
Kremlin’den Ukrayna görüşmesi Türkiye’de olabilir açıklaması gelince hem umutlandım hem kaygılandım.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hem Putin’le hem Zelenski ile görüşebilen tek lider olması nedeniyle umutlandım.
Hem Putin’in hem Zelenski’nin Erdoğan’a güven duyması nedeniyle umudum arttı.
Erdoğan’ın tahıl koridorunu kurmayı başarmış, esir takasını gerçekleştirmiş lider olduğu aklıma gelince umudum iyice arttı.
Ama Mevlüt Çavuşoğlu’nun, “ABD barışı istemedi. Engelledi” tespitini düşününce umudum kırıldı.
Hele hele Zelenski’nin Biden’dan habersiz adım atmadığını hatırlayınca canım sıkıldı.
Ama buna rağmen Erdoğan iki lideri bir araya getirirse önemli bir adım atmış olur.
NOBEL ÖDÜLÜ VERMEZLER
Değil Putin’le Zelenski’yi aynı masaya oturtması, Erdoğan savaşı dahi durdursa Nobel Ödülü verilmeyeceğinden eminim. Nobel’i, savaşı çıkaran Biden’a verirler ama Erdoğan insanlık için büyük bir iş başarmış olur.
DEMİRTAŞ’A DESTEK
PKK’nın Mersin saldırısı üzerine Selahattin Demirtaş, cılız, öznesi belli olmayan, PKK terörü diyemeyen ama saldırıyı kınayan bir açıklama yaptı.
Tam Selahattin Demirtaş’a bu saldırıyı kim yaptı, niye PKK diyemiyorsun, PKK’yı kınıyorum de, o zaman lider olursun diye tepki gösterecektim.
Tam o sırada Duran Kalkan, Demirtaş’ı, “Ukalalık yapma” diye azarladı.
Selahattin Demirtaş’a tam, bak 7 Haziran seçimlerinden sonra PKK çözüm sürecini bitirip savaş sürecini başlattığında sesini çıkarmadın. Ne savaşı, “Bu millet bizi yüzde 13 oyla, 80 milletvekili ile Meclis’e soktu. Bu tablo karşısında savaş ilan edilir mi? Artık savaşın yeri yok” demediği için eleştirip “Hadi bu sefer sesini çıkar” diyecektim.
Bu kez de Kandil’den, “Yaptığın münafıklık” çıkışı geldi.
SUSMASAYDI
Hadi Selahattin Demirtaş konuş. Şimdi konuşma zamanı. Teröre karşı dik durma vakti. Dik durursan lider olursun diyeceğim ama Selahattin Demirtaş’ta o kumaş yoktur. Kandil konuştu, Demirtaş sustu.
Ama buna rağmen cılız olsa da.. PKK demese de... Kandil karşısında dilini de yutsa Demirtaş’ın çıkışı yerindeydi. Keşke susmasaydı.
Paylaş