Yasemin'ce







Yasemin BORAN
Haberin Devamı

Ayna nöronlar

Genleri çözdük ama, insan beyni hala büyük bir muamma. Fakat, geçen gün gazetede müthiş bir haber vardı. ‘‘Akıldan geçenleri okuyan hücreler’’den sözediyordu.

Düşünebiliyor musunuz, beyninizdeki bazı hücreler harekete geçip karşınızdaki kişinin beyin hücreleriyle bağlantı kuruyor ve siz de onun ne düşündüğünü şıp diye biliyorsunuz.

Ne müthiş bir buluş!

Telepati denilen düşünceyi okuma eylemi üzerinde yıllardır çalışmalar yapılıyordu. Hatta ABD telepati deneylerini ileri götürüp bir denizaltıyı içinde altı yavru tavşanla birlikte denizin derinliklerine indirdi. Yukarda ise, anne tavşanın kafasına elektrotları bağlayıp önceden belirlenmemiş saatlerde yavru tavşanları teker teker öldürüp anne tavşanın beyin dalgalarını ölçtü. Sonuç şaşırtıcıydı.

Anne tavşan tam isabetle bebeklerinin öldüğünü dakikasına kadar bilmişti. EEG cihazı, anne tavşanın denizaltındaki her bebeğin öldürülüşünde, beyin dalgalarının çıldırmış şekilde harekete geçtiğini saptadı.

Evet, telepati diye bir şey vardı. Hem de zaman ve mekanın dışında meydana gelebiliyordu. Deniz dibinde veya kilometrelerce uzakta olunmasının beyinler arası kurulan iletişimde hiçbir önemi yoktu. Fakat, bunun nasıl olduğu konusunda kimsenin bir fikri yoktu.

Birbirini seven kişilerin arasında sempatik bir bağ olduğu görüşü ileri sürüldü. Ama birbirleriyle aralarında pek fazla ilişki olmayan kişiler arasında da telepatinin oluşabildiği tesbit edildi. Bu arada insanların dikkati uzak doğuya çevrildi. Uzak doğu, düşüncelerin aktarılması konusunda çok fantastik hikayelerle doluydu. Hatta bir telepatlar örgütünden söz ediliyordu. Böyle bir şey olabilir miydi?

Bilim insanları çalışmaya başladılar. Yüzlerce, binlerce deney sonucunda telepati diye bir şeyin olduğundan emin oldular ama, nasıl olduğunu yine de çözemediler. Taa ki, 2001 yılına gelinceye kadar.

İtalyan sinirbilimciler çok ilginç bir buluş yapmışlar. Parma Üniversitesi'nden Vittorio Gallase, Giacomo Rizzolatti ve meslektaşları, düşünceleri okuma konusunda yürüttükleri çalışmalar sonucunda yepyeni bir nöron sınıfı tesbit etmişler.

Sinirbilimciler bu nöronların başkalarının niyetlerini anlama konusunda çok belirleyici bir rol oynadığını düşünüyorlar. Çünkü, bu nöronların harekete geçmesi için kişinin çok özel bir işi yapıyor olması gerekiyormuş. Ayrıca çok ilginç bir başka yönleri var, bu nöronların. Sizin yapıyor olduğunuz işi bir başkası da yapıyorsa, yine harekete geçiyor. Bu özelliğinden dolayı bilim insanları bunlara ‘‘ayna nöronlar’’ adını vermişler.

Doğrusu işin bu noktası beni çok cezbetti. Zihnimin içinde birden bire mistiklerin sözünü ettiği ‘‘yansımalar evreni’’ canlandı. Sonra birbirine ‘‘ayna olan’’ dervişler aklıma geldi.

Mesela Şems ile Mevlana... Hatta bir keresinde Şems ile derin dostluğunu anlamayanlara Mevlana'nın, Şems'in kendisine ayna olduğunu söyleyen açıklamasını hatırladım.

Sonra, Cumhuriyet'in Bilim Teknik ilavesinde yayınlanan ‘‘Aklımdan geçenleri oku’’ başlıklı yazısında California Üniversitesi'nden Vilayanur Ramachandran'ın sözleri dikkatimi çekti;

‘‘DNA'lar biyoloji için ne anlama geliyorsa, ayna nöronlar da psikoloji için aynı anlama geliyor. Bunlar birleştirici bir çerçeve oluşturmakla kalmıyor, aynı zamanda bugüne dek bilinmezliğini korumuş olan pek çok zihinsel yeteneği açıklamaya yarıyor.’’

Bu müthiş bir tesbit. Yıllardır bu buluşun yapılmasını beklemişim gibi bir duyguya kapılıyorum. Böylece mistiklerin çok özel bir işe, uzun saatler konsantre olmalarını, hatta günlerce aylarca bıkıp usanmadan belli bir işin üzerinde neden çalıştıklarını, ayna nöronlar bize açıklıyor. Bunun sonucunda yaşadıkları farklı mistik hallerin, zihnin fonksiyonlarıyla bağlantısı bulunduğunu böylece anlamış bulunuyorum, Yasemin'ce...

Yazarın Tüm Yazıları