Yasemin'ce

Yasemin BORAN
Haberin Devamı

Mesajlar ve kehanetler(2)

Eski Mezopotamyalılar, doğada ve insan hayatında görülen alışılmışın dışında, garip ya da beklenmedik her türlü olayı bir tür kehanet olarak değerlendirmişler. Dinsel anlayışları doğrultusunda doğadaki işaretleri, kişinin içinde bulunduğu duruma göre mutlu ya da mutsuz yorumlar yaparak geleceğe yönelik kehanet biçiminde açıklamaya çalışmışlar.

Aslında, tarihin ilk dönemlerinde doğayla içiçe yaşayan bu insanların, çevrelerinde bulunan her şeyden bir anlam çıkartarak yaşadıkları bilinmektedir.

Mesela hayvanların hareketlerine bakarak, deprem olacağı ya da fırtına çıkacağını öngörmüşler. Bulundukları bu kehanetlerin ardından da önlem almaya çalışmış, bulutların, ağaçların, suyun kendilerine verdiği mesajları değerlendirmişler.

Bugün dahi eski geleneklerini sürdürmeye devam edenler var. Bunlar çevrelerine karşı son derece duyarlı, atalarının öğrettiklerini uygulamaya devam ediyorlar. Daha çok doğanın içinde yaşayan bu insanların, toprak, hayvanlar, gökyüzü ve bitkilerin kendilerine ilettiği mesajları anlayabiliyorlar.

Örneğin, gökyüzüne bakıp gecenin ayaz olup olmayacağı, ertesi günün yağmurlu ya da güneşli olacağına dair kehanette bulunabilen pek çok kişi var. Bu tabii ki, şimdi sizin için bir kehanet değeri taşımayabilir. Ancak, gece dışarda bulunmak zorunda olan biri için, o gecenin ayaz olup olmayacağını bilmek çok ciddi bir bilgidir. Ve, o gece mutlu ya da mutsuz olacağı bu bilgiye bağlıdır.

Dikkatinizin ve anlayışınızın yükselmesiyle birlikte geleceğe yönelik size sıkıntı veren ‘‘Ne yapacağınızı bilememek’’ durumundan çıkıp ‘‘Bilen kişi’’ olmanız mümkün.

Dikkatinizi çevrenize yönelttiğiniz zaman sizin için beliren işaretlerin farkına varmaya başlayabilirsiniz. Önünüzde beliren mesajları görebilir, kehanetleri anlayabilirsiniz.

Anlamak için, istemeniz yeterli... Tabii bu isteğin gönülden olması gerekiyor. Ve gözlerinizi, kulaklarınızı, bütün duyu organlarınızı tamamen açık tutmalı, düşüncelerinizi ise, serbest bırakmalısınız. Yani etrafınıza kayıtsız, şartsız bakmayı, gördüklerinizden heyecan duymayı öğrenmelisiniz. Sonra da bu işaretlerin sizin için ne anlama geldiğini çözmeye çalışmalısınız.

Aslında bu duruma kısaca, yaşamak diyebiliriz. Yaşamayı öğrendiğiniz zaman, mesajları da görmeyi öğreneceksiniz. Böylece, merak ettiğiniz ve içinizde sıkıntı duygusu uyandıran ‘‘Ne olacağını bilememe’’ endişesinin üstesinden ‘‘Bilerek’’ geleceksiniz diyorum, Yasemin'ce...

Yazarın Tüm Yazıları