Yasemin Boran: Sahip olmak






Yasemin BORAN
Haberin Devamı

Sahip olma duygusunun yönettiği öğrenciler bir dersi şöyle dinlerler;

Bir taraftan anlatılan şeyleri dinleyip, onlar arasındaki mantıklı bağları yakalayarak, anlamı kavramaya çalışırlarken, öte yandan da bütün anlatılanları defterlerine not ederek gelecek sınavda başarılı olmayı amaçlarlar. Ama bu arada anlatılan şeylerin içeriği üzerine pek düşünmez, ora karşı bir tavır almazlar.

* * *

Böylelikle öğrendikleri şeyler, onların düşünce dünyasının bir parçası haline gelmediği için, kişisel gelişme ve evrimlerine hiçbir katkıda bulunamazlar.

Bu öğrencilerin yaptıkları, duydukları ve hafızalarında sakladıkları teorileri, yeri gelince eksiksiz ve katkısız olarak yinelemekten ibarettir. Konunun içeriği ile öğrenci birbirlerine yabancıdırlar. Öğrenci başkaları tarafından varılan (ya ınların kendi vardıkları veya başkalarından alıntı yaptıkları) bazı sonuçların mülkiyetini eline geçirmiş, bu düşüncelere sahip olmuşlardır.

Bu sözler Erich Fromm'un 'Sahip olmak ya da olmamak' adlı kitabın içinden bir bölüm. Çağımız medeniyetinin üstüne kurulu olduğu sistemi, felsefeyi çok açık biçimde sergiliyor.

* * *

Öğrenilmiş olanı saklayıp tutabilmekten başka bir düşüncesi olmayan bir toplumu okul sıralarından itibaren yaratmış oluyoruz. Yani düşünmüyor. Birilerinin düşüncesini tekrarlıyor. Kendine ait bir fikri yok. Zaten olması da gerekmiyor. Çünkü, yeni bir şey yaratmalarının hiç gereği de yoktur. Sahip olmak yeterlidir. Eh... sonuçlarını da hep birlikte görüyoruz, Yasemin'ce...

Yazarın Tüm Yazıları