Yapılan hatalar biriken riskler

SON olarak bir rating kuruluşunun Türkiye’yi gelişmekte olan ülkeler arasında en riskli ülke sayması, Hükümetin tepkisini çekti.

Halbuki “sadece cari açıkla bu söylenmez” diye tepki veren Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de çok iyi biliyor ki; sadece cari açığa bakarak bile bir ülkeyi riskli ülke ilan edebilirsiniz. Cari açık dediğiniz ödeme riskiniz demektir. IMF’yle stand-by anlaşması yapan tüm ülkelerin birinci nedeni de cari açık problemi yani dış dünyaya borcunuzu ödeyememe ihtimalinin artmasıdır.
Kaldı ki; Türkiye’nin sorunu sadece cari açık değil. Cari açık uygulanan ekonomik politikaların yanlışlığı anlamına gelir. Üretim yapınız müsait değilse, ekonomi politikaları cari açığı milli gelirin yüzde 10’una kadar büyütmeden önler. Gerekirse büyümeyi frenler, dış açık ihtiyacınızı azaltır problemi çözersiniz. İç talebi kısmak gerekiyorsa da kısarsınız. İç talebi kısmanın yolları da bellidir bunları yapmanız, örneğin faizi artırmanız lazım ki kısılabilsin.
Siz iç talebi canlı tutarak yüksek büyümeyi tercih edip, hem para politikasını buna göre dizayn edeceksiniz, sonra da buna bağlı artan cari açığı eleştirenleri haksız bulacaksınız, olabilir mi?
Ocak ayı rakamları, bu yıl da cari açık sorununun çözülemeyeceğini ortaya koydu. İki Bakan da iyi biliyor ki; bu yıl iç talebin dengelenmesi lazımdı ama Başbakan bunu istemediği için, büyüme de cari açık da yüksek kalmaya devam edecek, kırılganlık da doğal olarak artacak. Bu nedenle “sadece cari açığa bakılmamalı” diyorlar, çünkü indiremeyecekleri ortaya çıktı.
Biliyor musunuz ki; küresel kriz sürecinde en belirgin gelişmelerden biri enflasyonun tüm ülkelerde düşmesi idi. İstisnasız tüm ülkelerde düşen enflasyon bizde yükselmeye başladı. Nedeni; yine aşırı büyüme politikaları, cari açık ve yanlış para politikaları. Bugün açıklanacak enflasyon rakamları trendin biraz yumuşadığını gösterse de çift hanede kalacağız.
Yapılan siyasi tercihler sonucu riskler birikiyor. Sadece makro politikalarda değil, şimdi üzerinde durulmayan ama ileride riskleri çok büyütecek, mikro olarak görülen hatalar da artmaya başladı. Son olarak yap-işlet-devret modeliyle yapılacak altyapı yatırımları için KDV’nin sıfırlanacağı, yatırımların finansmanı için Hazine garantisi verileceği haberlerini duyuyoruz. Kamuya, belediyelere kullandıkları krediler için Hazine garantisi vermek demek, 2000 yılı öncesi yaşanan döneme geri dönmek demek. Hazine’nin yükünün arttığı, ülke riskinin büyüdüğü, borçlanmanın ve borç rasyolarının yükseldiği döneme geri dönmek demek. Şimdiki kuşak hatırlamaz; bu anlayış görev zararlarına geri dönme, kamu bankalarını kullanma, borçları büyütme, mali disiplini bozmaktan çekinmeyip, sürekli seçim ekonomisi uygulama anlayışına geri dönme anlayışını gösteriyor...
TL’NİN SİMGESİNE KİM KARAR VERDİ
Bu anlayış aynı zamanda Merkez Bankası bağımsızlığı başta olmak üzere, bağımsız kurumları gereksiz sayan anlayış. Son TL’nin simge açıklamasında gördünüz; Merkez Bankası bağımsız olmayınca nasıl yanlış kararlar alınıyor.
Merkez Bankası’nın TL’nin yeni simgesini açıklayacağını duyurup sonra ertelemesi, Başbakan’ın rahatsızlığı nedeniyle dinlenme dönemine denk gelince, piyasadaki oyuncular gibi biz de şüphelendik. Ucuz bir gerekçe ileri sürülüyordu ama belli ki Başbakanın Ankara’ya dönmesi ve onayının alınması beklenecekti. Başbakanın bir hafta ertelenen simge açıklama toplantısına katılıp, burada TÜSİAD’a çatan siyasi konuşma yapması da zaten işi açığa çıkardı. Herkesin kafasında bu simgeyi Merkez Bankası mı seçti, Başbakan mı seçti, Başbakan Merkez’in tercihini değiştirdi mi soruları oluştu. Hafta sonunda simge yarışmasında ikinci olan bir kişi Vatan gazetesine açıklama yapıp, “Merkez benim simgemi seçmişti, haber de verildi ama sonradan Başbakan başka simgeyi seçmiş o açıklandı” dedi.
Doğrudur ya da yanlıştır bilenmez ama bir simgeyi açıklama sürecinin bile iyi yönetilemediği ortada değil midir? Merkez’in dün bu açıklamayı yalanlamasına sizce piyasalar inanır mı? Merkez Bankası’nın bağımsızlığını yitirdiğini, büyük risk olduğunu ratingciler görmüyor mu?
Yazarın Tüm Yazıları